Erol KATIRCIOĞLU
Hayır kampanyasının yüzde 48.6 gibi bir sonuç almış olması bu kampanyaya destek vermiş hemen herkesi umutlandırdı. Üstelik gerçek sonucun bundan daha da yüksek olma olasılığı az değil. En azından YSK’nın yarı mahcup yarı meydan okuyan ve akla bir “suçluluk” duygusu getiren üslubundan da anlaşıldığı kadarıyla bu olasılık oldukça fazla.
Umutlanmak tabii ki hemen her gün neredeyse bütün medya kanallarından toplumun üzerine faş edilen kutuplaştırıcı iktidar dilinin sona erdirilebilmesiyle ilgili. “Umutlanmak”, hukukun yeniden tesisi, özgürlüklerin eskisinden de fazla tam olarak yaşanabilir olmasıyla ilgili. Kısacası “umutlanmak”, ülke yönetim ve anlayışının daha demokratik bir yerden kurulabilmesiyle ilgili…
Nitekim son günlerde “hayır” cephesinde 2019 seçimleri perspektifinde tartışmalar başladı. Tartışmaların bir ayağında CHP var. Her ne kadar CHP yöneticileri yüzde 48.6’nın kendilerine ait olmadığını seslendiriyor olsalar da yıllardır hiçbir seçimi kazanamamış bir partinin 2019’da başarılı olabileceği olasılığı bu kadroları heyecanlandırıyor. O nedenle de CHP içinde hem parti içi liderlik ve hem de 2019’da Cumhurbaşkanı adayı olma meseleleri birbirine karışmış bir biçimde alttan alta tartışılıyor. Ya da tartışmaların altında bu meseleler var.
CHP dışındaki partilerden HDP ve MHP’de ise daha yapısal sorunlar var. MHP resmi olarak değilse bile fiili anlamda bölünmüş bir parti görünümünde. Meral Akşener’in nasıl bir yola koyulacağı ise henüz kesin değil. Yeni bir parti mi kuracak yoksa genel kurulu mu bekleyecek bilmiyoruz.
HDP de ise referandumda alınan sonuçtan genel bir memnuniyet duyulduğu açık. Çok ciddi bir oy kaybı olmadığı kanaati oldukça hakim. Özellikle, partiye ve Kürt illerindeki halka yapılanlardan sonra alınan sonuçların tatmin edici olduğuna inanılıyor. Tabii HDP’nin en büyük sorunu genel başkan Selahattin Demirtaş’ın hala tutuklu oluşu. Bunun yanı sıra parlamentoyu meydana getiren partilerden hiç birinin parlamentoya sahip çıkmıyor olmasını da eklemek gerek. Tabii bu duruma ne kadar kızgın laf söylesek bence uygundur ama burada bunları ancak içimden söylemek durumundayım. Ülkede siyasi kadroların ahlaksızlıkları zaten “dandik” olan demokrasimizi daha da dandik hale getirmiş olduğunu HDP’ye yapılanlardan anlamak mümkün.
Gelelim kitlelere…
Doğrusu ben zaten “hayır”ın başarısını bu kesimlerin varoluşlarına bağlayanlardan olduğumdan 2019 için asıl umudun bu kesimlerin ne yapacaklarına çok bağlı olduğunu düşünüyorum. Kim bu kesimler diye sorduğumuzda onları tek bir terim, kavram ya da kelimeyle özetleyebilmek pek mümkün değil. Ama birkaç kelimeyle denersek, sanırım bu insanlar “seküler ya da özgürlükçü laik, cumhuriyetin modernleşme projesinin etkisi altında yetişmiş, daha Batılı ” insanlar. Tabii aklınıza başka özellikleri olanlar da gelebilir ama sanırım yine de benimkisi daha kısa ve kapsayıcı.
Her neyse asıl bu kesimlerin 2019 ile ilgili ne yapacakları önemli. Bugünlerde bu cephede de çeşitli toplantılar yapılıyor ve ne yapılması gerektiği tartışılıyor. Bu çevrelerin sayılarıyla ilgili tam bir fikre sahip değilim ama oldukça çok sayıda olduklarını duyuyorum.
Dolayısıyla diyebiliriz ki 2019 için çok sayıda siyasi odak çalışmaya başlamış ya da yakında başlayacak. Ama şimdiden söylemeliyim ki başarının yolu ilkesiz ittifaklardan değil, onun yerine Türkiye toplumunun önüne yeni bir vizyon ve yeni bir tahayyül koyabilmekten geçecek. Referandumda hayır demiş kitlelerin içinde böyle bir vizyon üretebilecek potansiyelin olduğu çok açık. Bu potansiyeli mutlak bir başarıya götürebilecek liderliğin olduğu da… Sanırım yapılması gereken bu yola çıkmış kesimlerin önlerini kesmemek, herkesle her konuyu konuşabilmek ve asıl önemlisi yukarıdan vazeden değil, alçak gönüllü olabilen bir dil üretebilmek.
Buna çok ihtiyacımız var…
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025