Fehmi KORU
İnsanoğlunun zihni bir semboller meşheridir; hemen her konu ilk depo edilişinde hangi sembolle belleğe yerleşmiş ise, yine aynı sembolün dürtmesiyle uyanır bellek... Van Depremi için o semboller, Yunus’tur, Azra bebektir, Ölmez soyadlı müteahhittir, çadır kuyruğu ve kamyon yağmasıdır...
Van Depremi herkesin belleğine bu sembollerle kazınacak... Tabii bir de, iki televizyoncunun dillerine yerleşen ‘ırkçı’ söylemle...
Keşke depremden başka kareler kalsaydı belleğimizde; kardeşliği pekiştiren, hamiyet duygularını okşayan, titizlik timsali görüntüler... Depremin sarstığı ilk andan başlayarak Van’ın dört bir tarafında kimbilir ne ‘olumlu’ gelişmeler yaşandı, ancak onların hiçbirinden haberdar değiliz; bu yüzden de belleğimiz hep kayıplarımızı, âcizliğimizi, hep yanlış sözleri öne çıkartacak...
1999 Marmara Depremi de böyleydi. Ben ve ailem birer depremzedeyiz; bu sebeple belleğim kendi gözümün kaydettiği tabloları zihnime taşıyor öncelikle... Sonrasında ise Bülent Ecevit’in artık iyice belli olmaya başlayan hastalığını, o sebeple sergilenen acziyet manzaralarını... Yabancı ekiplerin koşuşturmasını... “Nerede devlet” bağırtılarını... Veli Küçük’ü...
Oysa daha gün bitmeden yanına bakanlarının yarısını alarak Van’a yetişti Başbakan Tayyip Erdoğan; sorumluluk üstlenenler doğru tespit edilmiş öncelik sırasıyla sorunların üstesinden gelme çabasına girdiler; arama kurtarma ekipleri en kısa sürede çalışmalarına başlayabildi; bütün kamuoyu ayaklandı ve muhteşem bir yardım kampanyası gerçekleştirildi...
Bunlar maalesef zihinlerde kalıcı değer kazanamayacak...
Kızmak ve üzerine gitmek için suçlu arandığında parmaklar tek bir adres üzerinde birleşecektir: Medya... Zihinlerimize kazınanların hepsi, medya mensuplarının makinalarıyla ve kameralarıyla tespit ettiği görüntüler... Yunus da, Azra bebek de, villasının bahçesindeki Kızılay çadırının önünde sırıtarak görüntülenen inşa ettiği binalar çökmüş müteahhit de, çadır kuyruğu da, yağmalanan kamyonlar da...
Çünkü bir medya (veya PR) politikası yok, varsa bile yanlış... “Hep güzeli, doğruyu, olumluyu yansıtın” talimatıyla, birlik-beraberliği artıracak haber ve görüntü temennisiyle, ya da kızarak, öfkelenerek sonuç almak mümkün değil medya söz konusu olduğunda...
İşin ilginç tarafı, medya içerisinde yer alanların da zihinlerimizin çalışma tarzından habersiz olduğunun anlaşılmasıdır... Ülkenin bütününün sarsıntıyı derinden yüreğinde hissettiği bir doğal âfet karşısında içlerindeki ilkel dürtüleri ekrandan kusan tipler yaptıklarının vahametini idrak edemediler; sadece ilk günün telâşında olsa neyse, hâlâ...
Hayrettir, ama gerçek şu: Algı yönetimi konusunda sınıfta kalan bir medyamız var...
Dudaklardan dökülen sözlerin uyandırdığı rahatsızlığı gidermenin yolunu eskiler “Her ne kadar sürç-ü lisan ettiysek, affola” formülüne bağlamışlar... Sürç-ü lisan affolur da... Ancak dilin acısını savunmak, “Ben haklıydım” ısrarı, ya da “Spikerimiz, programcımız yanlış anlaşıldı” şaşkınlığı, hatayı tekil olmaktan çıkarır, kurumsallaştırır.
Kurumlar cendereden kurtulmak için genellikle kendi hatalarını kişilere mal ederken, medya kuruluşlarının günahı vebali üstlenmesi ancak bizde olur.
Van’da meydana gelen depremi yıllar sonra hatırlamam gerektiğinde, eminim, belleğim önce bu iki medya fotoğrafını arşivinden çıkaracak...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ABD’yi sarsan skandal Trump’ı köşeye sıkıştırdı
25.07.2025 - Lübnanlaşma.. Cezaevleri.. Ve, ABD’de Tarzan zorda…
24.07.2025 - İsrail’in ne yapmak istediğini biliyor muyuz?
23.07.2025 - ‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa…
21.07.2025 - Eski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders
19.07.2025 - ‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma…
17.07.2025 - ‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor
15.07.2025 - Silahları yakma töreni ve tarihi konuşma ardından…
13.07.2025 - Bir Körfez ülkesinden kısa gözlemler…
11.07.2025 - Anayasaya bakarak günü anlamaya çalışmak…
10.07.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
müfit günal
O dönemin tek parti İnönü zihniyeti öyle idi de, bu dönemin CHP zihniyeti çok mu farklı, ellerine fırsat geçirseler, bundan kötüsünü yaparlar.
Ad Soyad Giriniz...
Öyledir. 6-7 Eylül 1955in Başbakanı olan Menderes de daha öncekiler de Adadakiler dahil bilumum Rumların kaderini fena halde değiştirmişlerdir. Menderesi sütten çıkmış kaşık misali aklamaya boşuna uğraşıyorsunuz. Kaşıkla verip sapıyla geri almış, üstelik azınlıklara kan kusturmuştur.
Hatip Bitap
hayirli olsun yeni gazeteniz ilk yazinizin ciktigi gun guzel bir opeasyon mansetinin atilmasi sizin tarafinizi daha iyi belli etti :))