Fehmi KORU
Dananın kuyruğunun kopmasına pek az kaldı.
İki ay süren yoğun bir propaganda sağanağı ardından sandık başına gidilecek. “Saçım ak mı kara mı?” diye soran müşterisine “Merak etme, biraz sonra önüne düştüğünde öğrenirsin”diyen aynasız berberin dediği olacak.
Merakımız giderilecek.
Sevinenler olduğu gibi, aklına koyduğu hedef gerçekleşmediği için üzülenler de çıkacak.
Genellikle üzülenler sevinenlerden çok olur seçimlerde; gelinecek yerler az, adayların sayısı ise fazla olduğu için…
Her eğilimden insanların beklentisi yüksek, halkın o beklentilere uygun cevaplar sağlaması neredeyse imkansız olduğu için…
Kampanya süreçleri o süreçlere katılanların daha önce kendini belli etmemiş en sorunlu hislerini ortaya çıkarır; bu sebeple karşı tarafı acıtacak pek çok ifade, meydanlarda, gazete sütunlarında, ekranlarda rakip bilinenlerin üzerine bocalandığı ve insanlar üzerinde izler bıraktığı için…
Bu defa da öyle olacaktır.
Üzüntüler bereket kalıcı olmaz; demokratik ülkelerde siyasi hayatta ‘ilânihayelik’ söz konusu değildir çünkü. Sandıklar açıldığında bu kez sevinenler bir sonraki seçimde üzülen, üzülenler de sevinen haline gelebiliyor.
Bazıları seçime ‘küçük kıyamet’ değeri yüklüyor; yanlış yapıyor.
Herkes sabırla sıranın kendisine gelmesini beklemeyi bilmeli.
Propaganda savaşları karşısındakileri incitecek bir üslupla yapılıyor bizde. Vaktiyle idam cezası uygulanan alanlara ‘siyaset meydanı’ denilirdi; geçmişimizde idam cezaları genellikle siyasete karışanlara uygulandığı için olmalı.
Şimdilerde idam cezası yok, ancak insanların şeref ve haysiyetlerinin katledildiği alanlar bulunuyor. Kimse siyaset yüzünden çoktandır -çok şükür- kellesini kaybetmiyor, cellatlık mesleği de tarihe karıştı; ancak şeref ve haysiyet celladı denilebilecek konumda olanların varlığı devam ediyor.
Buna sevineceğimi bu satırları yazana kadar düşünemezdim, ama gerçek şu: Bereket herkes birbirine sağır bizim ülkemizde; insanlar hangi eğilimdeyseler karşı tarafın gazetelerini okumuyor, tek taraflı yayınlara kulak vermiyor, görebildiğim kadarıyla sohbet masalarına -ne olmaz ne olur diye- siyaseti taşımıyor…
Yerin kulağı var diye evlerinde bile siyaset konuşmayan, konuşturmayanların varlığından haberdarım. Telefonlarda şifreli konuşmalar yapılıyor.
Münakaşalar tahammül sınırlarını aşacak bir düzlemde götürülmüyorsa sebebi budur. Münakaşa edilmiyor…
Eskiden, öyle tarihin derinliklerinde değil ama, dengeli olmak, hak ve adaletten ayrılmamak, tuttuğu tarafı yukarıya çıkarsa bile karşı tarafı yerin dibine batırmamak gibi insani ilkeler vardı.
Televizyonlara konuk çağırırken, en taraflı kanallar bile, karşı tarafın fikrini savunacak bir figürü çağırmayı da ihmal etmezler, gazetelerin yayın yönetmenleri okurlar arasında bulunabilecek farklı görüşten insanları incitmemek için aşırılıkları sayfalarından uzak tutarlardı.
Zaten seçimlere fiilen katılanlar da asgari nezaketi ellerinden bırakmamaya çalışırlardı.
Karşı tarafın ‘düşman’ olarak görülmediği dönemlerden söz ediyorum.
Geçti o günler.
Umarım, o günler yeniden geri gelir.
Yarın sandık başına gittiğimizde, öyle sanıyorum ki, ülkemizi kim/ler/in yöneteceğinden çok kim/ler/in yönetmemesi gerektiğine önem veren bir tercihte bulunacağız. Taraflar öyle oluştu, kararlar da o yönde olacak.
Bu da bir şey. Oyumuzun değerini artıran bir özellik de.
Gözlemciler katılımın her zamankinden daha da yüksek olabileceği öngörüsünde bulunuyorlar; benim gözlemim de o yönde, umudum da öyle.
Herkes herkesi sandığa gitmeye teşvik etsin derim.
Tembelliğin, kaytarmanın zamanı değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025