Fehmi KORU
Beni sürekli okuma zahmetine katlananların bunu dert edineceklerini sanmasam da, yine de içlerinden bazılarının bir başka ülkede yapılan seçime bu denli önem vermemi ve iki gün üst üste yazılarımı o konuya ayırmamı yadırgayabileceğini sanıyorum.
ABD seçimleri bizi neden ilgilendiriyor?
Neredeyse hemen her konuda -dış politikadan ulusal güvenliğe ve ekonomiye kadar- ABD’nin tavrı bizi de etkiliyor da ondan. Birlikte devriye hizmeti gördüğümüz Suriye’de YPG/PYD adını alan PKK ile içli dışlı oluşundan rahatsızlık duyuyoruz. Yine de IŞİD’e karşı ortak mücadele verdiğimiz ülke ABD. PKK’nın lider düzeyindeki üç isminin yakalanmasına yarayacak bilgiler vereceklere ödül vaadi de ABD’den geldi. Misyonerlik için ülkemize yerleşmiş bir ABD vatandaşı hapiste tutulduğu sırada başgösteren sıkıntılar yüzünden, milli paramız, Dolar karşısında yarı yarıya değer kaybetti.
Hani her ülkenin ABD ile ilgilenmesi doğal da, bizim durumumuz sanki bu konuda diğer ülkelerden daha da ileride.
Salı günü ABD’de bir seçim yaşandı. Kongre’nin iki bölümünden Temsilciler Meclisi’nin bütün üyelerinin, Senato’nun ise üçte birinin yenilendiği bir seçimdi bu. Tabii, bazı eyaletlerin valileri ile seçimle iş başına gelen savcıların da katıldığı bir seçim olması bakımından da önemliydi.
Tabloya baktığımızda
Ortaya çıkan tablo fazla şaşırtmadı.
Dün, henüz sandık sonuçları belli olmadan burada şunu yazmıştım:
’’Seçim öncesinde yapılan sandık tahminleri, bütün üyeleri yeniden seçilecek Temsilciler Meclisi’nde Demokrat Parti’nin çoğunluğu ele geçireceği, üyelerinin üçte biri yenilenecek Senato’da ise az farkla Cumhuriyetçi hakimiyetinin devam edeceği yolundaydı.’’
Tahminler doğru çıktı ve Donald Trump’ın partisi (Cumhuriyetçi Parti) Senato’daki sayı üstünlüğünü korurken Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğunu Demokratlara kaybetti.
Amerikan halkı, anayasa gereği başkanları hesap verilebilir tutmada daha önemli bir konumda bulunan Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu muhalif partiye vererek denetlemeyi güçlendirmeyi amaçlarken, politika uygulamalarında daha fazla önem taşıyan Senato’nun iktidarın elinde kalmasını sağlayarak dengeyi de kurmuş oldu.
Trump’a da ciddi bir ders vermeyi hedefleyerek…
Seçim sonrası düzenlediği basın toplantısını baştan sona dikkatle izledim. Oradaki performansına bakılırsa, Trump, halkın kendisine verdiği dersi almak niyetinde görünmedi. Seçim sonucunu ‘zafer’ havasında sundu. Hiçbir şey olmamış gibi yola devam mesajını verdi. Muhaliflerine tehditler savurdu. Toplantısına katılan basın mensuplarını aşağıladığı yetmezmiş gibi, bazılarıyla ağız dalaşına da girdi.
Ardından da, tepesinde Damokles’in kılıcı gibi asılı duran hukuki soruşturmalarda kendisini yeterince savunmadığına inandığı adalet bakanını istifaya zorlayarak elindeki yetkileri sonuna kadar kullanacağı mesajını vermeyi ihmal etmedi.
Ya Türkiye?
Ülkemizin adı uzun süren basın toplantısında iki kez gündeme geldi.
İlginç olan şu: Bir Lübnanlı gazetecinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ismini de anarak sorduğu İran’a karşı ilan edilen yaptırımlarla ilgili ve bir başka gazetecinin Cemal Kaşıkçı’yla ilgili sorularını, Trump, yuvarlayarak cevaplamayı tercih etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile veya Türkiye ile ilgili sıcak bir söz söylemekten kaçındı.
Bunu nasıl yorumlamak gerekir, bilemiyorum.
Oysa bu hafta sonunda Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle ilgili olarak Paris’te yapılacak uluslararası etkinlikte Trump-Erdoğan yüz yüze görüşmesi gerçekleşecek.
Trump, önceki gün yapılan seçimden sonra her ne kadar ‘zafer’ çığlıkları atıyor olsa da, sandığın mesajından başkanlıkta kalacağı sürenin bir dönemle sınırlı kalabileceğini anlamış olmalı. Bu da, onu, önümüzdeki iki yıl içerisinde, ülkesinin bütün imkanlarını kullanarak, bütün hayallerini gerçekleştirme çılgınlığına itebilir.
Evanjelik ve İsrail yanlısı çılgınlıklara…
ABD ülkemizden neredeyse 10 bin kilometre uzakta bir ülke, ancak kolları uzun ve başka ülkeleri etkileme gücü büyük. Bu açıdan, orada gerçekleşen ve üzerinde hiçbir rolümüz bulunmayan seçimin sonuçları, kendi ülkemizin yöneticilerini seçiyormuşuzcasına bizim için de önem taşıyor.
Önemli olan, bu gelişmeden bizim hangi sonucu çıkarıp bundan sonraki tavırlarımızı nasıl belirleyeceğimiz…
Evet, böyle bir muhasebeyi yapmamız ve bazı kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025