Fehmi KORU
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri: Düşünce üretememek.. Bunun sıkıntısı siyasette de hissediliyor…
Hemen her alanda başka coğrafyadaki benzerleriyle -şöyle ya da böyle- mukayese edilebilecek isimlere sahibiz; buna karşılık tek bir alanda ciddi bir boşluk kendini belli ediyor.
Filozofumuz yok.
Şu yakınlarda merak sardığım bir konuda değişik görüşten Batı’dan yazarların eserlerini okumam gerekiyor, bu arada onlarla ilgili çıkan yazılara da göz atıyorum; bir çoğundan ‘filozof’ diye söz edildiğini fark ediyorum.
Bu konuda tarihte ve günümüzde en fazla ‘filozof’ çıkarmış görünen ülke Fransa… İnternet ansiklopedisine baktığımda, ‘21. Yüzyıl Fransız Filozofları’ başlığı altında tam 54 ismin yer aldığını gördüm.
Listede en verimlilerden kendisinden kısaca ‘BHL’ diye de söz edilen pop-filozof Bernard-Henri Lévy yok; yani bayağı ciddi bir liste bu.
Geçmişi filozof bakımından daha da zengin bir ülke Fransa…
‘Filozof’ dediğimde, belli konular üzerinde yoğunlaşmış ve kendine özel -ya da özgün- fikirlere sahip hale gelmiş, bunları bir disiplin içerisinde ifade eden kişiyi kast etmiş oluyorum. Bir ‘aydın’ doğal olarak ‘filozof’ denmeyi hak eden kişi, ama ondan öte ‘aydınlatıcı’ bir düşünce sahibi de…
Benim tarifim böyle.
Yukarıdaki tanımlamaya uyan kim var ülkemizde?
Düşününce, tanıma uyabilecek pek bir isim aklıma gelmiyor. [Tanıma en yaklaşan kişi Dücane Cündioğlu…]
Sizlerin aklınıza gelen bir isim varsa lütfen bildirin.
Tarihimizde ‘filozof’ lakaplı biri var: Rıza Tevfik Bölükbaşı (1869-1949). Ona da bu sıfatın, tartışma ortamına özgün görüşlerle katkıda bulunduğu için değil, felsefeyle ilgilendiği için verildiğini düşünmemiz için pek çok sebep bulunuyor.
Filozof ve düşünür olmayınca olan
“Nereden çıktı bu konu şimdi?” diye merak edeniniz varsa, onlara, şu sıralarda gündemimizde olan konularda sıkıştığımız dar alanın sebebinin özgün ve özgür düşünce üretimimizin kısırlığı olduğunu hatırlatmak isterim. Her kafadan bir ses çıkıyor ülkemizde, ancak o sesleri çıkaranlar içerisinde kendisine kulak verilmeden yapamayacağımız birileri bulunmuyor.
Öyle olunca da herkes kendisini haklı sayıyor.
‘Filozof’ tanımına uygun birilerini aramaktan vazgeçeli çok oldu, ama okuduğumda disiplinli ve kırılmamış bir çizgiyi temsil eden bir bakış açısıyla konulara yaklaşan ‘düşünür’ sıfatını hak edecek fazla isim bulmakta da zorlanıyorum.
Elbette görüş açıklayan çok değerli insanlara sahibiz, çok şükür sahibiz, ancak günümüz tartışma ortamına yaklaşımlarda, hemen herkes gibi onlar da, belli bir takımla birlikte hareket etme ihtiyacı hissediyorlar.
Sürüye katılmayan ve ‘doğruya doğru, eğriye eğri’ demekte ısrar edenlerin sayısı pek az.
Saygı yoksunuyuz ve tarafgiriz
Konu üzerinde düşünürken iki nokta kendiliğinden ön plana çıktı.
İlki, saygı konusu…
Fransa’da veya herhangi bir Batı ülkesinde düşünce üreten ve onları her ortamda açıklayan insanlar, görüşleri ne kadar yadırgatıcı olursa olsun, toplumdan saygı görüyorlar. Fikir tartışmalarında karşı saflarda yer alanlar birbirlerine saygılı bir dille hitap ediyorlar. “Benim görüşümde değilsen kahrol” yaklaşımı o ülkelerde revaç bulmadığı gibi, o yola sapanlara iyi gözle de bakılmıyor.
Bizde durumu uzun uzadıya belirtmeme gerek yok sanıyorum.
Farklı görüşlere sahip olanların -yani sürüden ayrılanların- o görüşlerini kendilerine saklaması isteniyor, ufacık da olsa fark belirtisi en hafifi ‘ihanet’ olan sözcüklerle karşılanıyor.
Eh, tabii böyle bir ortamdan ‘filozof’ çıkması beklenmemeli.
İkinci nokta da, düşünce meşheri durumundaki gazeteler, dergiler ve televizyon kanallarının, neredeyse bütünüyle, siyasetin güdümünde saf tutması. ‘Düşünce’denildiğinde akla ilk gelen üretim yerleri oralar ve oralarda yer tutanlar da siyaseten tercih edildikleri için oradalar…
O yüzden de düşüncenin etkileme gücü ihmal edilecek kadar sınırlı bizim ülkemizde.
Emin olun, yazılarıma yorum eklemek ihtiyacı duyanlar arasında profesyonel görüşlerle mukayese edildiğinde çok daha üstün görünenler var.
Benim gözümde kesinlikle üstünler…
Ülkemizin ilk sıra sorunlarından biri de işte bu kısır düşünce ortamı. Ne yapıp edip bu durumdan kurtulmamız gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025