Fehmi KORU
Arkasında daha önce hiçbir siyasetçiye daha önce nasip olmamış medya gücü bulunan bir adayın, partisi rakiplerle ekranda karşı karşıya gelmeme prensip kararına sahipken ve bugüne kadar 17 yıl boyunca bu prensibi hassasiyetle uygulamışken, birdenbire “Ben varım” diye ortaya atılması ve önce en aykırı olanı, onun kabul etmemesi üzerine yine muhalifliği tescilli bir başka televizyoncuyu ‘moderatör’ olarak teklif etmesi sizlere de garip gelmiyor mu?
Bana geliyor. Geldiği için de, programın bütün altyapısı hazırlandığı halde yapılacağından kuşku duymaktaydım.
Kuşkumun bir gerekçesi de şuydu: İki partinin temsilcileri arasında varılan ve “ABD’de olduğu gibi” denilerek belirlenen ilkelerden biri, her iki adaya aynı soruların sorulacak ve aynı sürede cevap vermelerinin istenecek olması…
Bu ilke AK Parti adayının aleyhine…
İki adayı kampanyalarında izleyenler, iktidar cephesi adayının, tane tane konuşması ve çoğu kez lafını nereye bağlayacağını kestirmekte zorlanmasına karşılık, rakibinin düzgün cümleler kurabilme ve mitralyöz gibi konuşma alışkanlığına sahip olduğunu biliyorlar.
Televizyon atışmalarında bu özellikler derhal kendini belli eder.
Acaba Binali Yıldırım bu durumunun farkında olmayabilir mi?
Moderatör AK Parti’nin itibar etmediği medyadan
Neyse kuşkum boşunaymış, iki rakip Pazar günü isteyen kanalın yayınlamasına izin verilecek şekilde yapılacak ekran atışmasına katılacak; bundan kaçış artık mümkün değil.
Gazetelere göz atarken şunu gördüm: Her durumda iktidarın yanlış yapmayacağına, yaptığı takdirde yanlışı da savunması gerektiğine kendilerini şartlamış, görevini de buna uygun tanımlamış olan medya mensupları ekran münazarasının bana ters gelen yönlerini yazılarında sorgulamamışlar.
Oysa kendilerinin de içerisinde yer aldıkları medya düzeninde çok sayıda televizyon kanalı ve ‘televizyoncu’ bulunurken, iktidar cephesi adayının yayın için o kanallardan birini tercih etmemesi, moderatörlük için ise muhalif bir isme başvurması ve bunlarda ısrarcı olması yadırganacak bir durum.
Adam yerine konulmamaktan birlikte görüntü vermenin kaybettireceği düşüncesine kadar akla gelebilecek bütün gerekçeler iktidar partisinin itibar ettiğini düşündüğümüz medyada yer alanlar için hoş değil. İktidar cephesinin adayı pekala kendi aralarından birinin ismini “Onu istiyorum” diye ortaya atabilir ve görüşünde ısrar ederek sonucu öyle belirleyebilirdi.
Tam tersini yapması, çok sayıda destekçi medya mensubunu rahatsız etmiş olmalı. Etmediyse, etmesi gerekir.
Konuya ilişkin yazılarda akılcı değerlendirmeler yerine “Vardır bunda bir keramet” yaklaşımı seziliyor.
Bu gelişmeden hiç memnun olmayan ve bunu belli etme ihtiyacı hisseden biri var yine de: MHP lideri Devlet Bahçeli… Ekran atışmasına da, programın emanet edildiği kişiye de, hatta Binali Yıldırım‘ın seçimi kazanmak amacıyla benimsediği söyleme de itirazları var MHP liderinin ve onları sosyal medya üzerinden takipçileriyle de paylaştı.
Seçim cirminden büyük boyutlar kazanıyor
Dün burada henüz kesinleşmemiş program konusunu işlerken, İstanbul’a belediye başkanı seçmek için yapılan seçimin propagandasının Ekrem İmamoğlu tarafından Karadeniz’e ve Binali Yıldırım tarafından da Güneydoğu ve Doğu illerine taşınmasının, 23 Haziran’dan sonra şimdi pek fark edilmeyen ciddi sonuçlara yol açabileceğini yazdım.
‘Amerikanvari’ televizyon atışması konusunun bile yürütülen kampanyalarda İstanbul sınırlarını aşan bir tarafı var.
Yazımın ardından “Ne gibi sonuçlar?” sorusuyla karşılaştım.
Seçimi ister İmamoğlu ister Yıldırım kazansın, her iki halde de, ortaya çıkacak sonuç kartların yeniden karıştırılmasını getirecektir. Hükümet politikaları değişebilecek, Cumhur İttifakı bu durumdan olumsuz etkilenebilecek, erken seçim beklentileri hız kazanabilecektir.
Hiç değilse benim beklentim bu.
Ortağı olduğu hükümette varlığını sürdürürken, genel seçime henüz 1,5 yıl olduğu halde, Devlet Bahçeli, ortaklarına da danışmadan, “3 Kasım’da erken seçime gidilmeli”açıklamasını yapmıştı 2002 yılında.
AK Parti’yi iktidara taşıyan seçimdir 3 Kasım 2002’de onun dayatmasıyla yapılan… [Kendisinin zorlamasıyla gidilen o seçimde Devlet Bahçeli’nin partisi MHP yüzde 10 barajına takılmış, Meclis’e hiç milletvekili sokamamıştı.]
Son bir not: Epey zaman önce, bir dostumun “Yeniden kaybedileceği kendisini bir biçimde belli ederse, seçimin bir kez daha iptali, hatta hiç yapılmaması bile gündeme gelebilir”dediğini sizlerle paylaşmıştım.
Dün aynı dostumla son durumu müzakere ederken, baktım, her cümlesinden sonra “Tabii seçim yapılacak olursa” ihtiyat cümlesini kurma ihtiyacını hala duyuyor.
Artık bu saatten sonra seçim mi engellenebilir? Olacak şey değil.
Ancak yine de bilin istedim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025