Fehmi KORU
Bugün 15 Temmuz; siyasi tarihimizin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden uğursuz olayın üçüncü yıldönümü. 251 insanımızın hayatına mal olan hain darbe girişiminin olumsuz etkilerini her geçen gün biraz daha artan dozda hissediyoruz. Bugün karşımıza çıkan pek çok sorunun altında, üç yıl önce yaşanan darbe girişiminin yattığını da güçlü biçimde hissediyoruz.
15 Temmuz olayına, daha önce söylenenleri tekrarlayarak, -hatta bazılarının kolayına kaçarak yaptığı gibi- bir veya iki yıl önce yazılanları hiç değiştirmeden kullanarak yaklaşmak pekala mümkün. İçinde bol miktarda ‘destan’ sözcüğü geçen ve halkın ölümü de göze alarak tanklar üzerine yürüyüşünü ön planda tutan yazılarla bugün bolca karşılaşacaksınız.
Acaba konuya bir başka açıdan yaklaşmak mümkün müdür?
Tarihimiz cuntalar ve darbeler tarihidir de
Konunun iki önemli yönü var: Ülkemizdeki cuntacılık ve darbecilik geleneği ile göründüğü gibi olmayan kişiler ve örgütler yönü…
Sultan Abdülaziz’in basit bir ayak oyunuyla devrildiği olay ülkemizin ilk askeri darbesi olarak değerlendiriliyor. Ancak o habis olayın öncesinde de askerlerin her zaman sahnenin bir yerinde bulunduğu pek çok darbeyle sultanların devrildiğini tarihlerimiz yazıyor.
[1876’da Sultan Abdülaziz’in birkaç sergerde tarafından sarayında derdest edilip intihar süsü verilen bir oldu bittiyle hayatına kast edilmesini Yılmaz Öztuna ‘Bir Darbenin Anatomisi’ kitabında ayrıntılarıyla anlatır. Osmanlı tarihindeki pek çok padişaha karşı girişilmiş çoğu başarılı olmuş kalkışmaları derli toplu okuyabilmek için ise geçen yılı ve Burak Onaran’ın Fransa’da yaptığı doktora çalışmasının ‘Padişahı Devirmek’ adıyla Türkçe yayınlanmasını beklememiz gerekti. Her iki kitap da mutlaka okunmayı hak ediyor.]
Kendisine güçlü olduğunu hissettiren mevkilerde bulunan birkaç kişi, kafalarındaki programın önünde engel gördükleri iktidar sahibini yerinden etmek için derhal bir gizli komite kurar bizde ve bunun gereğini yerine getirmek üzere fırsat kollar. Sivil cuntacılar planlarını kolayca yerine getiremeyeceklerini anlayınca kendi frekanslarında asker aramaya kalkışır, medya tahriklere başlar ve bir de bakmışsınız ülkenin on yıllarına mal olacak yeni bir macerayla yüz yüze kalıvermişsinizdir.
Cumhuriyet’in başarıya ulaşmış ilk askeri darbesinin (27 Mayıs 1960) sucuk-pastırma partilerinde planlandığını, ikincisinin (12 Mart 1971) Devrim gazetesinde yuvalanmış bir grubun teşvikiyle sahneye konulacak bir girişime karşı-darbe olarak gerçekleştirildiğini, üçüncüsünün (12 Eylül 1980) medyada daha fazla yer alacak kanlı olaylar beklentisiyle bir yıl kadar geciktirilerek hayata geçirildiğini içinde yer alanların sonradan yazdıklarından biliyoruz.
[Başarısız iki darbe girişiminde de (22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963) Hürriyet gazetesinin o zamanki patronunun hala tam aydınlatılamamış bir rolü olduğunu o günlerdeki en yakınlarının tanıklığıyla hayatı hakkındaki İrem Barutçu’nun ‘Babıali Tanrıları: Simavi Ailesi’ kitabında okumak mümkün.]
Gerçekleşmiş veya başarısız olmuş bu ve sonraki darbe girişimlerinin hepsinde, içerideki maceracıları çoğu zaman hissettirmeden kukla gibi kullanan bir yabancı elin varlığı hep söz konusu olmuştur.
[27 Mayısçı Sami Küçük ‘Rumeli’den 27 Mayıs’a’ adını verdiği anılarında, MBK üyeleri olarak kendi kendilerine “İhtilalde ABD parmağı varmış, olabilir mi?” diye sorduklarını ve bir süre ABD büyükelçiliğindeki davetlere katılmaktan çekindiklerini anlatır.]
Aradan geçen yüzyıllara ve yakın dönemlerde yaşanmış bütün olumsuz örneklere rağmen, günümüzde bile, zaman zaman, ‘darbe’ niyetinin varlığından söz edilir.
Söz edilir, çünkü bu bizde yüzyıllar öncesine dayanan bir gelenektir.
Hizmet nasıl darbeyle yer değiştirdiyse…
15 Temmuz’un (2016) öncekilerden farkı, olayın içinde, kendisine dini alanda ve özellikle eğitim konusunda yaptığı çalışmalar sebebiyle ‘hizmet hareketi’ gözüyle bakılan bir örgütün bulunmasıdır.
Aslında Onaran’ın kitabını okuyanlar saray darbelerinde de ‘din’ unsurunu kullanan kişi ve kesimin rol oynadığını göreceklerdir.
Tarihte olanla şimdi yaşanan arasındaki en ciddi fark, 15 Temmuz’da rol aldığı ortaya çıkan örgütün, kendisi son girişimi tetikleyene kadar, ‘darbeler karşıtı’ bir görüntü vermesidir. Darbelere karşı görünüp kendisine başka alanlardaki çalışmaları yüzünden ilgi duymuş, destek çıkmış insanlara kötü gözle bakılmasını getirecek bir darbeyle anılması, sonradan ‘FETÖ’ adı takılan örgütü, bize özgü ‘darbeler tarihi’ içerisinde, en dikkat çekici yere oturtuyor.
Örgüt, 15 Temmuz sonrasında başlatılan ve onbinlerce insanın cezaevlerine girmesini getiren ‘temizlik harekatı’nın da dolaylı müsebbibidir.
Geniş bir mağdurlar kitlesinin de…
Darbe girişimi sonrasında örgüt için ‘piramit’ benzetmesinde bulunulmasına ve esas suçluların en zirvede yer alan sayısı az bir grup olduğu belirtilmesine rağmen, adlarının bir ‘darbe’ ile anılmasına asla razı olmayacak kişiler de mağduriyetler yaşadı, yaşıyor.
Ülkemizdeki tarihin hayli uzak dönemlerine kadar dayanan darbeci geleneği ve Cumhuriyet döneminde yaşanan moderni ve post-moderniyle başarılı-başarısız darbe girişimlerini göz önünde tutarak, 15 Temmuz sonrasında daha az yanlış yapılması gerekirdi diye düşünüyorum.
Hiç değilse önümüzdeki dördüncü yıl, üç yıldır yapılanları gözden geçirip yanlışları ayıklamaya ayrılmalı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025