Fehmi KORU
Geçen gün, iki tahliye ve bir beraat haberi ardından medyada başgösteren yakışıksız tartışmalar üzerine bir “Biz eskiden böyle değildik” yazısı yazmıştım; galiba o tür yazılar bir seriye dönüşecek. Bunu bana düşündüren ‘arsenik’ konusu oldu.
‘Arsenik’ elementler listesinde 33 numarayla yer alan kimyasal bir maddedir. Önemi, hayatta hemen her alanda bulunmasına rağmen öldürücü bir madde olmasından gelir.
Benim ‘arsenik’ konusuna merakımın temelinde, o maddenin uzun yıllar kolayca teşhis edilemeyen bir özelliğe sahip bulunduğu için polisiye romanlarda en geçerli silah olarak kullanılan bir zehir olması yatar.
Bir roman enstrümanı olarak arsenik
‘Polisiye romanlar kraliçesi’ olarak tanınan Agatha Christie (Murder is Easy – Cinayet Kolaydır) başta olmak üzere bu alanın en önemli yazarları sayılan Dorothy L. Sayers (Strong Poison – Güçlü Zehir) ve Dashiel Hammett (Fly Paper – Sineklik) en beğenilen romanlarında cinayet silahı olarak arseniği kullanmışlardır.
Özel film arşivimde ön sıralarda yer alan Cary Grant’ın başrolünü paylaştığı ‘Arsenic and Old Lace’ (‘Arsenik ve İhtiyarlar’ diye çevrilebilir), dışarıdan bakıldığında dünya sevimlisi görünen iki kız kardeş ile onlardan uzakta yaşarken yanlarına gelmiş erkek kardeş ve kendisinin bu tiplerle aynı anne-babanın çocuğu olduğunu sanan Cary Grant’ın canlandırdığı dördüncü bir tip arasında geçer.
Kız kardeşler evlerine geçici kiracı olarak aldıkları insanları arsenik kullanarak öldürmektedir. Daha henüz yaygın kullanıma girmemiş deyimle birer ‘seri katil’dirler…
Cinayetlerin komedi unsuru olarak kullanıldığı özgün bir senaryoya sahiptir film ve önceleri sahnelensin diye yazıldığı ve oynandığında muazzam bir ilgi gördüğü için yıllarca tiyatro izleyicilerinin beğenisine muhatap olmuş, bu yüzden de beyaz perdeye aktarıldığında, tiyatroyu gölgelemesin diye, filmin gösterime girmesi dört yıl ertelenmiştir.
Zehirin polisiye romanlarda cinayet silahı olarak kullanılmasının tarihsel arka planı da vardır. Avrupa’da ülkeleri yöneten krallar ve yardakçıları, rakiplerini ortadan kaldırmak için, kullanımı kolay ve ölüm sebebini tespit etmek neredeyse imkansız olduğu için, 16. yüzyıldan başlayarak, arseniği kullanmışlardır.
Zaten İstanbul’da yaşayan dört kardeşin kendilerini öldürmek için ‘arsenik’ kullanımıma başvurmasının en rahatsız edici yönü de, hep başkalarının hayatına son vermek için tercih edilmiş zehirin, bir intihar yöntemine dönüşmesidir.
Değişik alanlarda işe yaradığı için yaygın kullanıma sahip bu kimyasal maddenin, öldürücü özelliği yüzünden bir cinayet silahı olarak polisiye romanlarda kalması gerekirken, günümüzde ve ülkemizde başka amaçla gündeme gelmesini hayretle karşılıyorum.
Hayretle ve üzüntüyle.
Ciddiye alınmalı
Üzüntümün sebebi, okuduğum polisiye romanlardaki gizemi zedelediği için değil elbette; insanların diğer sevdikleriyle birlikte kendilerini öldürme yoluna başvurur hale gelmeleri…
İntihar bireysel bir çılgınlık sonucudur; birlikte yapılacak bir eylem değildir.
Son yaşanan olay bu bakımdan yetkililer tarafından ciddiyetle üzerinde durulmayı hak ediyor.
‘Olay’ diyorum, ama İstanbul’da dört kardeşin içinde yer aldığı olayı Antalya’da bu defa iki küçük çocuklu bir ailenin intiharı izlediği ve onda da ‘arsenik’ kullanıldığından kuşkulanıldığı için belki de ‘olaylar’ demek gerekiyor.
İster arsenikle ister başka bir yöntemle olsun insanların hayatlarını kendi elleriyle sona erdirmesi bütün toplumu ilgilendiren rahatsız edici bir gelişmedir.
Bu vesileyle, daha doğrusu, Türkiye Psikiyatri Derneği’nin konuya ilişkin açıklamasından dünyanın ve ülkemizin intihar bilançosunun ağır olduğunu öğreniyoruz. Açıklamaya göre, dünyada 800 binden fazla insan, ülkemizde 3 binin üzerinde insan her yıl intihar etmekte.
Neden?
Her olayın kendine özel sebepleri bulunsa bile İstanbul ve Antalya’daki toplu ölümlerin günümüze dönük birer yüzü olduğu muhakkak.
İstanbul’daki olaydan sonra ölenlerin komşuları onların geçim sıkıntılarını vurgulamaktalar; iyi güzel de, madem bu denli göz önünde maddi zorluklar yaşanıyordu, neden aynı komşular o insanların sıkıntılarını azaltmak için devreye girmediler?
Komşuluk bunu gerektirmiyor mu?
Psikiyatristler haklı olarak medyanın konuyu sunuş biçiminden duydukları kaygıyı da açıklamalarına taşımışlar. Konunun en vahim yönü, medyanın özendirici bir dille bu tür vakaları ele alışıdır. Bundan kaçınmak lazım.
Ülkemizi insanlarının canlarından bezdikleri ve kolay çıkış yolları aramaya başladıkları bir ülke olmaktan çıkarmayla işe başlamayı deneyebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025