Fehmi KORU
İnsanlık tarihinde derin kırılmaların yaşandığı anlar vardır.
Birinci Dünya Savaşı böyle bir andı. Yaşandı ve ardından imparatorluklar teker teker tarihe karıştı.
İkinci Dünya Savaşı da bir diğer kırılma anıydı; onun ardından da Birleşmiş Milletler başta olmak üzere pek çok örgüt ile çoğu bugün de geçerliliğini koruyan kurallar ortaya çıktı.
O kurumlar ve kurallar iki büyük savaş benzeri bir kapışmanın bir daha olmaması için getirilmişti; nitekim o gün bugündür toplam 60 milyon insanın hayatına mal olan o savaşlar cesametinde kapışmalar yaşanmıyor.
Yine de henüz ucu görünen bazı gelişmelere bakarak “Acaba öylesine derin bir başka kırılma anına tanıklık mı ediyoruz?” diye düşünmeden edemiyorum.
Büyük bir savaş olmadı, ancak kırılmalar ille savaş sonrasında gerçekleşecek değil. Yukarıda belirttim, ikinci savaştan sonra benzeri bir kıyamı ortadan kaldıracak tedbirler alındı zaten.
Günümüzde virüs aynı işi görüyor. Dünya genelinde üç milyon civarında insan Korona yüzünden hayatını kaybetti. Bir büyük savaş yaşanmış gibi.
Korona bir kırılmanın başlangıcı olabilir mi?
Öyleyse, ilk vukuatı ABD’de Donald Trump’ın seçimi kaybetmesiyle vermiş oldu.
Beyaz Saray’da Joe Biden’in oturduğu ABD dünyada neredeyse yerleşik bir hal almış sanılan dengeleri kökünden değiştireceği görüntüsünü veriyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde (Filipinler’den Macaristan’a, Polonya’ya kadar) yönetimlere gelmiş popülist liderler için alarm zillerinin çaldığını hisseder gibiyim.
Taçlar veya taçlı başlarda değişiklikler olabilir.
İçinden çatlama sesleri gelen İngiliz Kraliyet Ailesi en önemli denge unsuru olan Kraliçe’nin eşi 99 yaşındaki Prens Philip’i kaybetti; 94 yaşındaki Kraliçe Elizabeth tahtını 70’li yaşlarını sürdüren oğlu Charles’a veya torunu William’a bırakabilir.
Ürdün’de tuhaf şeyler oluyor
Kral 2. Abdullah bazısı Saray erkânından olan çok yakınlarını tutuklattı. Baba bir anne ayrı kardeşi Prens Hamza halen saray hapsinde. Kral Hüseyin’den sonra tahta kardeşi veliaht Prens Hasan’ın geçmesi bekleniyordu; ancak hem onu, hem de babasının en sevdiği oğlu Hamza’yı sollayarak tahta geçmeyi başaran Kral 2. Abdullah kendisine karşı bir darbe girişiminde bulunulduğu iddiasında.
‘Darbe’ sözcüğü siyaset literatüründe hiç şimdiki kadar yaygınlık kazanmamıştı.
Tutuklananların aileleri ve ailelerin bağlı olduğu aşiretler homurdanıyorlar.
Saray’da gözaltında tutulduğu ilk gün, ülkenin kötü yönetildiğini, yolsuzluklar yapıldığını, babasının açtığı yoldan dönüldüğünü sosyal medya üzerinden paylaşan Prens Hamza amcasının araya girmesiyle tövbekar olduğu hissini veren davranışlar sergiliyor.
İçin için kaynıyor Ürdün.
Avrupa ve özellikle İtalya ile Rusya
Geçmişleri karanlık, kimisi köle taciri, kimisi kitle kıyımı yapmış ancak ülkeleri tarihinde ‘kahraman’ olarak yer alan isimlere karşı bir hareket başladı Batı’da. Heykelleri indirilen, isimleri okullardan ve meydanlardan silinen pek çok ‘eski kahraman’ var. İngiltere’de iş Winston Churchill’in sorgulanmasına kadar geldi dayandı.
Kafalar karışık.
Bizde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Diktatör” dediği için lafı ağzına tıkılan İtalyan başbakanının daha büyük bir dert başını ağrıtıyor. Nazi dönemi yüzünden başı eğik Almanlar ile eş zamanlı dünyaya faşizm örneği vermiş İtalyanlar “Bizin faşistlerimiz farklıydı, kitle kıyımı yapmadılar” iddiasındaydılar.
Aralarında İtalyanlar, Hırvatlar ve Slovenlerin bulunduğu 140 kişiden oluşan bir grup akademisyen ve tarihçi, İtalya’nın Mussolini döneminde Orta Avrupa’da yaptıklarını hesaba çeken bir girişim başlattı. Bugünkü Slovenya’nın Lyubljana kentinde İtalyan faşistlerin rehin aldıkları bin kişiyi kurşuna dizdikleri, 8.000 Sloveni öldürdükleri, 35 bin kişiyi de toplama kamplarına tıktıkları biliniyor.
140 akademisyen ve tarihçi İtalya’nın Almanya gibi bir sorgulamadan geçip hatalarını kabul etmesi benzeri bir süreç yaşamamasına sebep olarak, bunu yapabilecek dış güçlerin, ülkede taraftarı çok komünist partisinin varlığı yüzünden İtalya’yı buna zorlamadıklarını ileri sürüyor.
İtalya cumhurbaşkanı, başbakanı ve senatörler ile milletvekillerine iletilen mektuplarla 1941 Nisan ayı sonrasında işlenen kıyımları kınayan açıklama yapılması talep ediliyor.
Daha önce Ukrayna’nın parçası olan Kırım’ı kopartan Rusya’ya sözlü kınama dışında bir mukabelede bulunulmamış iken, şimdilerde yine Ukrayna’nın Dombas bölgesi sınırına asker yığdığında Putin tehdit edildi ve ABD ile NATO Karadeniz’e donanma gönderme kararı aldı.
Galiba Moskova ‘kırılma anı’ dediğim değişim belirtilerini benim gibi görüp değerlendirmiyor.
Ya Türkiye, farkında mıyız?
Bu gelişmelere bakınca aklıma ilk gelen düşüncenin “Acaba Türkiye yeni durumun farkında mı?” olması yadırganmamalı.
Osmanlı’yı yönetenler Büyük Savaş’ın (1914-1918) bir kırılma anına öncülük ettiğinin farkında değillerdi. Geçen yüzyılın o ilk ciddi değişim döneminden en büyük zararı bu topraklar gördü. İmparatorluk yıkıldı, Türkiye Cumhuriyeti ancak bir İstiklal Savaşı verilerek kurulabildi.
İkinci Büyük Savaş (1939-1945) döneminde Türkiye’yi yönetenler, ilk yıkılışı ve ardından yaşananları içeriden gözlemlemiş oldukları için daha tedbirli davrandılar; değişimden yana tavır aldılar da başa gelebilecek büyük kötülüklerden korunulabildi.
Sebebi Korona mıdır, ABD’deki yönetim değişikliği midir, yoksa bunlar daha ciddi (mesela tarafları ABD’nin öncülük ettiği NATO ile Rusya olan bölgesel bir savaş) ve çatışmacı bir gelişmenin öncüleri midir, bilmiyorum; ancak şu sıralarda dünyada bir şeyler döndüğünü görebiliyorum.
Yeni bir kırılma anı ile dünya baş başa kalacaksa onun oluşturacağı girdap pek çok ülke gibi Türkiye’yi de içine çekebilir.
Kırılma anlarının farkında olan ülkeler o dönemlerden yararlanarak da çıkabiliyorlar.
Sonraki günlerin uluslararası arenada Türkiye isminin bolca telaffuz edildiği bir dönem olabileceği beklentisi içerisindeyim. Önümüzde ABD-Türkiye ilişkilerini gerebilecek 24 Nisan Ermeni tasarısı dönemeci var sözgelimi. Joe Biden’in, Beyaz Saray’a taşınmasından bu yana 100 günden fazla süre geçtiği halde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmemesi hayra alamet değil.
Mayıs ayı ABD ve Avrupa’da Türkiye ile ilgili gündem maddeleriyle dolu.
Böyle süreçler yüreklerin toplu attığı ortamlar gerektirir. Bizde ise iktidar-muhalefet çekişmeleri yüzünden toplumun ortasından ikiye bölünmüşlüğü söz konusu.
Umarım, kırılma anı erkenden fark edilmiştir ve gereken önlemler alınmaktadır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025