Firuz TÜRKER
Osmanlının bir dünya devleti (imparatorluk) olma başarısının altında bu yatar. Çarpıtılmış tarih bize, bunun bir askeri başarı olduğunu, diğerlerine kılıçla boyun eğdirilerek sağlandığını anlatır. Bu yanlıştır. Tam tersine, bir yönetim başarısıdır. Evet savaşlar olmuştur. Ama bu anlık başarıdır. Bunu devam ettirmek ancak adaletli yönetimle mümkündür. Bu durum sadece Osmanlı için değil, tarihteki bütün imparatorluklar için geçerlidir. Çünkü hemen hepsi de çok etnisitelidir.
Osmanlının, yönetimindeki halklar arasında sağladığı dostluk gerileme ve dağılma döneminde bozuldu. Her imparatorluk gibi Osmanlının da bir ömrü vardı. Zamanını doldurdu ve dağılma aşamasına geldi. İşte bu esnada yönetimindeki halklar, kendi, kaderlerini kendileri tayin etmek istediler. Osmanlı bunu, kendisini yok etmek isteyen emperyal devletlerin haince bir oyunu olarak, yönetimi altındaki halkları da (tebaa) onların işbirlikçisi olarak gördü. Halbuki kendisi de bir emperyal devletti. Zamanında ta ‘uzak Asya’dan’ gelerek bütün bu toprakları işgal etmiş, buralarda yaşayan halkları yönetimi altında ‘birleştirmişti’ (kimine göre egemenliği, kimine göre boyunduruğu altına almıştı; ama ben, birleştirme kelimesini tercih ettim).
Köhnemiş ve tarih dışına düşmüş Osmanlının gerilemesi öyle hızlı oldu ki birinci dünya savaşında yapılan yanlış tercih (bunu yanlış tarafta yer alma olarak anlamayın, savaşa girilmesiydi yanlış olan) sonucu son noktaya vardı. Anadolu, Osmanlının sığındığı son kale idi. Kosovalılar, Makedonlar, Türkler, Kürtler, Ermeniler, Anadolu Rumları, Çerkezler, Azeriler ve Arap halkları da son Osmanlılar...
Dikkat ederseniz bunların içinde Rumlar ve Ermeniler Hıristiyan, diğerleri Müslüman’dır.
Bu defa Osmanlı, Hıristiyan ‘tebaasını’ feda ederek bir ‘Müslüman Birliği’ sağlama yolunu seçti. Bu acılı ve acımasız bir yoldu. Bunun bedelini en ağırlıklı olarak Ermeniler ödediler; ‘Soy Kırım’.
Ermeni halkının karşı karşıya kaldığı durum ne ‘tehcir’dir, ne ‘meds yeghern’ ya da başka bir terimdir. Düpedüz soykırım (genocide) dır. Tehcir, soykırımın bir yöntemidir. Ermeniler çoluk çocuk toparlanıp Der Zor çölüne helak olmaya gönderilmişlerdir. Yolda giderken resmen yaralı bir balina gibi köpek balıkları tarafından didik didik edilmişlerdir. Bütün bu olumsuz şartlara direnenler Suriye çöllerinde, başlarına atanan en acımasız valilerce darp edilmiş, öldürülmüşlerdir. Bu uygulama, ikinci dünya savaşında Nazilerin toplama kamplarının provası olmuştur. O günlerin acısını büyüklerinden dinlemiş olan Ermeni arkadaşlarımla sohbetlerimde, gözlerindeki (hala izleri var olan) korkuyu hissetmemem mümkün değildi.
Birinci dünya savaşı sonunda iflasın eşiğine gelmiş Osmanlı bu zulmü, Ermenilerin malına mülküne el koymak için yaptı. Osmanlı demek pek de doğru değil aslında, Padişah hem savaşa girilmesine, hem de bu vahşice uygulamaya karşıydı. Bütün bu işler Enver ve Talat paşaların yönetimindeki İttihat ve Terakki tarafından planlanıp uygulandı. Sarıkamış şehitlerinin sorumlusu da onlardır. Bu ikisi bizim Hitler ve Göbels imizdir.
Osmanlının yıkıntıları üzerinde yeni bir devlet inşa ettiklerini söyleyen cumhuriyetçiler, aynı politikaları devam ettirdiler. Çünkü onlar da İttihat Terakkinin asker kanadındandırlar. Bunlar bu kez de ‘ulusçuluğu’ seçtiler. Kurtuluş Savaşı diye adlandırılan Yunan işgali ve buna karşı direniş sonrasında Anadolu, ‘Yunan işbirlikçisi’ diye tanımlanan Rumlardan büyük ölçüde arındırıldı. Daha sonrasında da mübadelelerle falan iyice ‘temizlendiler’. Ermenilerin geri dönmek isteyen ‘kovulmuş’ olanları, Cumhuriyet Türkiye’sine kabul edilmediler. Dönerlerse mal varlıklarını da talep edeceklerdi çünkü. Halbuki talan edilen bu mal ve mülkün çok büyük bölümü, devlet ihtiyaçlarında kullanılmaktan çok şahısların mülkiyetlerine geçirilmişti. Bu gaspçılar aşırı bir milliyetçilikle ‘Ermeni düşmanlığı’ yaydılar. Kürtler ise sindirildi, Kürtlüklerini unutmaya zorlandı. Çerkezler, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar gibi azınlık halklar; Türklüğe asimile olmaya boyun eğdiler.
Yine bir 24 Nisan yaklaşıyor. 1915 de o gün, ‘tehcir kararnamesi’ yayınlandı. Ermeni halkının kara günleri de böyle başladı. Bütün devlet ricalinin, onlara inanmış samimi milliyetçi yurttaşlarımın yüreği ‘aman Obama soykırım demesin’ diye hızlı hızlı atıyor. Erdoğan talihsiz bir politik manevra ile bu günün yerine başka bir olayı (Gelibolu savaşlarının başlangıcı) geçirmeye çalıştı. Fakat Başbakanın Ermenilerle ilgili açıklamaları olumludur.
Bu topraklarda yeniden barışı tesis etmek ve ülke halklarının yeni bir yükselişini ( bu artık fetihçilik değildir, çağ değişti, ekonomik yükselişten söz ediyorum) sağlamanın yolu Anadolu Halklarının dostluğunu yeniden kurmaktan geçiyor. Bunun yolu gerçekleri inkar etmek değil, gönül almaktır. Öcalan’ın deyimi ile ‘helalleşme’...
Bu düğümü çözecek olan da Hrant Dink cinayetidir. Onun aydınlanması, ilk açılan ilmektir... Sonra gerisi gelir....
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENÖcalan’a kilit rol verilince... 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSezgin Baran Korkmaz’a “zamanlaması manidar” soruşturma 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump-Netanyahu ittifakı 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUFilistin Tony Blair’e mi bırakıldı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTekstil-giyimde 316 bin kişi kovuldu 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYIKIM BAŞLADI… YA KIRILAN, YIKILAN KALPLER… 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’yi anlamak 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABARIŞTA ISRAR ETMEK 15.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokrasi, darbeler ve ekonomik eşitsizlik 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSilahsızlanmanın Hukuku, Kuralı ve Kurumu 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRKara paranın krallığı kurulmuş... Vay halimize! 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMacron emeklilik reformunun kıskacında 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDin demokrasiyle bağdaşır mı? Dindarlık otoriter olmayı gerektirir mi? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasGazze’yi şimdi güzel günler mi bekliyor? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“İlk dört maddeye dokundurtmam”cılar büyük bir tuzağa düşebilirler 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKamusal alanın İslamileştirilmesi 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSDG düğümü çözülüyor mu? Fırat hattında buzlar kırıldı mı? 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖcalan o kanalları ilk kez izledi ve… 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar çözüm konusunda neden bu kadar isteksiz? 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKant’ın problemi: Tanrı’yı akılla bilmek 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASAL İKTİDARIN HÜZÜNLÜ YOLCULUĞU… 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2018
11.08.2018
13.06.2018
3.02.2018
2.02.2018
12.05.2018
20.04.2018
14.04.2018
19.03.2018
9.02.2018