Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Demokrasi, darbeler ve ekonomik eşitsizlik
14.10.2025
84
“Kişi başına milli gelir” 2023 yılında İstanbul’da 21.741, Ankara’da 18.655 Amerikan doları iken, Diyarbakır’da ancak 5.329 dolardır. Bu rakamlar bile ülkenin siyasetinin neden bu kadar demokrasiden uzaklaşmış olduğunun da bir göstergesidir.

20. yüzyılda darbeleri askerler yapardı. Ama 21. yüzyılda bu değişti. Şimdi darbeleri seçilmiş “başkanlar” ya da “cumhurbaşkanları” yapıyor. Bu o kadar yaygınlaşmış bir durum ki Amerika’dan, Güney Amerika’ya, Afrika ve Avrupa’ya kadar örnekleri her gün çoğalmakta. Her ne kadar bu darbeler bir günde yönetime el koymak biçiminde olmuyorsa da zaman içinde “seçilmiş başkanlar”, medyaya, sosyal medyaya, yargıya, iş dünyasına, eğitime velhasıl kamusal olan her faaliyete eskinin darbe zamanlarında olduğu gibi baskı kurmaktan çekinmiyorlar.

Doğrusu bütün dünyada da görülen bu demokrasi erozyonu başladığı andan itibaren kendini çoğaltarak devam ediyor. Eskinin demokratik kurumları, kuralları ve değerleri toplumda neredeyse dalga konusu oluyor. Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesi değil, halk adına davrandığını iddia eden “krallar” ya da “padişahlar” tarafından yönetilmesi anlamı kazanmaya başlıyor.

Yapılan akademik çalışmalar demokrasinin giderek önemini kaybetmesiyle ülkedeki ekonomik eşitsizlik arasında pozitif bir ilişkinin varlığına işarete ediyor. Hatta öyle ki bir ülkede eşitsizlik yüksekse o ülkenin demokrasisinin de bozuk olduğuna, işlemediğine hüküm verebiliriz diyor.

Tabii burada hemen “ekonomik eşitsizlik” ile ilgili bir uyarıyı da yapmalıyım. Ekonomik eşitsizlik yalnızca toplumdaki bireyler arasındaki gelir çarpıklığına değil aynı zamanda, toplumdaki farklı gruplar arasında, farklı kimlikler arasındaki eşitsizliğe de işaret ediyor. Her ne kadar toplum eşitsizliği genel olarak bireyler arasındaki eşitsizlik olarak algılıyor olsa da eşitsizliğin diğer özelliği demokrasi açısından daha önemli.

Düşünsenize bir toplumda etnik kimliğinden ötürü ekonomiden bir dışlanmışlık varsa, dışlanmış kimliğin mensupları siyasi olarak nasıl davranır? Tabii ki iktidara “muhalefet” ederek davranır. Buradaki muhalefet demokrasilerde olması gereken “eşit yurttaşlar” arasında bir muhalefet değil “etnik kimlikler” arasında farklı bir muhalefet olarak gelişir. Kimliğinden ötürü dışlanmışlık demokrasinin (özellikle temsili demokrasinin) anlamını ve içeriğini bozarak güçlü olanın siyasetine kapı açar. Günümüzün demokrasilerinde “Kral” ve “Padişah”ların çıkabilmesinin arka planında bu gerçeklik vardır.

CHP, 19 Mart’da İstanbul Belediyesi’ne (Ekrem İmamoğlu’na) yapılan ve günümüze kadar devam eden süreci “Darbe” diye niteliyor. Evet bu yapılan bu yazıda benim anlattığım çerçevede bir “darbe”. Ama bu hükümetin ülkedeki demokrasiye yaptığı darbeyi daha öncelere kaydırmalıyız.  Darbe girişiminden hemen sonra çıkarılan Olağanüstü Hal Kanunu’na “kayyım” atamalarını dahil eden ek madde 1 Eylül 2016 tarihlidir. Yani özellikle HDP’nin belediyelerine atanan kayyımlarla başlayan bu darbe süreci, benim altını çizdiğim demokrasinin anlam ve önemini kaybettiği darbe sürecinin de başlangıcıdır.

Burada tekrar altını çizmemde yarar vardır ki ülkedeki “ekonomik eşitsizliğin” etnik kimlikler arasında bir çatışmaya yol açarak demokrasiyi zayıflatması her ne kadar ekonomik bir başlangıç noktası gibi bir işlev görse de, ekonomik eşitsizliğin kaynağının “kimlik” olması konunun hemen “siyasi” bir konu haline dönüşmesine neden oluyor. Unutmayın “Kişi başına milli gelir” 2023 yılında İstanbul’da 21.741, Ankara’da 18.655 Amerikan doları iken, Diyarbakır’da ancak 5.329 dolardır. Bu rakamlar bile ülkenin siyasetinin neden bu kadar demokrasiden uzaklaşmış olduğunun da bir göstergesidir.

Eğer burada yazdığım fikirlerin bir kıymeti harbiyesi varsa bence Meclis’deki Komisyon’un Kürtlerin yaşadıkları bölgelerde ve şehirlerde ekonomik eşitsizliği azaltmaya yönelik tedbirler almayı da masaya yatırmalıdır. Tabii Komisyon’un masaya getireceği konular Hükümetin de önüne gelecek midir bilemem. Ama eğer gerçekten “Türk-Kürt-Arab” kardeşliğine inanılıyorsa bence bu “kimlik temelli ekonomik eşitsizlik” meselesi bunun turnusol kağıdıdır.

Göreceğiz!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar