• Anasayfa
  • Yazarlar
  • Videolu Haberler
  • Günün Haberleri
  • Haberler
    • Gündem
    • Kültür Sanat
    • Marmara Kütüphanesi
    • Her Taraf
    • Ekonomi
    • Sözlü Tarih
    • Siyaset
    • Dünyadan
    • Spor
    • Çevre - Ekoloji
    • Sağlık
    • 3. Sayfa
    • Eğitim
    • Röportajlar
    • Turizm
    • Teknoloji
    • Medya
    • Vefat Edenler
  • Bölgesel
    • Düzce
    • Bolu
    • Zonguldak
    • Kocaeli & İzmit
    • Sakarya
    • Yalova
    • Bursa
  • Partiler
    • AK Parti
    • CHP
    • MHP
    • İyi Parti
    • Deva Partisi
    • Gelecek Partisi
    • HDP
  • Servisler
    • Ulusal Gazeteler
    • Okuyucu Yorumları
    • Arşiv
  • Kurumsal
    • Reklam
    • Künye
    • İletişim
  • Sosyal Medyada Biz
    • Facebook
  • Bilgilendirme
    • Kullanım Sözleşmesi
    • Mobil Uygulama Gizlilik Bildirimi
    • Gizlilik Politikası
© Copyright 2025. Marmara Yerel Haber
Tüm hakları saklıdır.
Yazılım: Kod8 | Haber8 Sistemi Versiyon 1.12.17

MarmaraYerelHaber

Halil BERKTAY

Halil BERKTAY
Halil BERKTAY
Serbestiyet.com Tüm Yazıları
Sosyal bilimlerde “Türkiye” problemi
6.02.2023
411
Bir zamanlar bir komünist fıkrası vardı. Kim hatırlar bilemem. Eski Tüfekçiler neslinden kalma. Babamdan dinlemiştim (dört gün sonra öleli 47 yıl olacak, 9 Şubat’ta). Nazizm yenilirken, Müttefik liderleri Yalta’da toplanıyor (4-11 Şubat 1945; o da 78 yıl önce dün başladı, haftaya son bulacak). Ünlü Churchill anekdotuna göre paylaşıyorlar Avrupa’yı: batısı Batının, doğusu Sovyetlerin, arada Yunanistan da fifty-fifty. Yalnız Türkiye’ye dokunmayacaklar. Bir kenarda dursun -- tuhaf, benzersiz, görü

[4-5 Şubat 2023] İlk dinlediğimde pek anlamadığımı, hattâ içten içe tepki duyduğumu da itiraf etmeliyim, gençliğimin dogmatizmi ve arrogansıyla. Bir kere, ne demekti, herhangi bir toplumun tarihsel materyalizmin genel kanuniyetleri dışında sayılması? Böyle bir garabet olur muydu? Sosyal sınıflar yok muydu Türkiye’de? İşçi sınıfı yok muydu? Burjuvazi yok muydu? Tamam, Türkiye gelişmiş kapitalist değil geri kalmış (geri bıraktırılmış) yarı-sömürge, yarı-feodal bir ülkeydi; ama işbirlikçi burjuvazisi ve toprak ağaları da mı yoktu alt tarafı? Esasen bu nedenle, er geç devrim (tabii Millî Demokratik Devrim) olmayacak mıydı?

İkincisi, doğru muydu yani, gerçek miydi, Churchill’in küçük bir kağıda bunları yazıp Stalin’e verdiği, Stalin’in de üzerine bir tik atıp geri verdiği, her şeyin iki dakikada olup bittiği, ülkelerin bağımsız iradesi yokmuşçasına böyle bir Büyük Devlet oyunu oynandığı? Henüz Maocu değildim, Sovyetlere toz kondurmamaya fazlasıyla yatkındım (daha sonra Çin’e toz kondurmayacağım gibi). Dolayısıyla biraz hayretle bakıyordum, babamın Stalin’in soğuk amansızlığına nasıl gülebildiğine. Başka bir vesileyle susup, karamsarlaşıp, evet, gizli diplomasi diye bir şey gerçekten var galiba diye hayıflandığını da hatırlıyorum. Bugün bütün bunlar bana sosyalizm tarihinden trajik sayfalar sunuyor; çok karmaşık, çok acılı şeyler imâ ediyor, o nesillerin (belki sadece en iyilerinin) nasıl bir iç dünyası olduğu; hem neleri görüp bildiği, hem de nasıl ideolojiye ve parti çizgisine sadık kalabildiği hakkında.

Bir yanda, çok şey yaşamış bir adamın vakur, bastırılmış kederi. Diğer yanda, henüz hayatı ve dünyayı tanımayan ukalâ bir çocuğun duygusuz Doğrucu Davutluğu. Hiç açığa vurmadım gerçi. Ama yarım yamalak düşünmüş olmam da yeter. İçimi hüzün kaplıyor, hoyratlığımı (hoyratlıklarımı) anımsadıkça.

Ve üstelik, son yıllarda gitgide daha fazla hissediyorum, bu fıkradaki gerçek payını. Türkiye çok anlaşılır bir ülke mi, eninde sonunda? Bari ben de bir espri yapayım. Fazla uzağa gitmeye gerek yok; işte Süleyman Soylu, bütün bir tuhaflıklar yumağını somutluyor. Bir düzeyde, bir kişilik sorunu (gibi). Gelgelelim, bir seçen/ler var. Nasıl seçiliyor? Nasıl bir “doğal seleksiyon”dan geçerek öne çıkıyor? Üst düzeyde bir siyasetçi, bir bakan, İçişleri Bakanı. Kamu görevlisi. Güvenlikten, kanun ve nizamdan, öncelikle şiddeti önlemekten sorumlu. Toplumun (ve dünyanın) meşru siyasî bileşenlerine karşı az çok eşit mesafede durması lâzım. Pratik pek öyle değil. Son derece sert, öfkeli. İktidar kanadında olmayan herkesi, kendisinden farklı değil, muhalif değil, düşman sayıyor. Benzersiz bir dil kullanıyor. Son derece ideolojik. Nefret ve tehdit dolu. Bağırıp çağırıyor, horluyor, aşağılıyor. Yakın zamanda bir diğer siyasetçiyle, Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ ile karşılıklı hakaret yağdırdılar. Kabadayılık gösterilerinde bulundular. Gel dövüşelim demeye getirdiler. İkisinin de davranış kültürünü hayret ve dehşetle izledik. İkide bir, emniyetin muazzam başarılarına imza atıyor. Kâh bir casusluk şebekesi, kâh başka bir suç örgütü açığa çıkarılıyor. Çok sayıda insan tutuklanıyor. Benzersiz bir iş yaptık, bellerini kırdık diyor. Derken hepsi birer birer serbest bırakılıyor. Susuyor, hiçbir yorumda bulunmuyor. Belki hiç aldırmıyor. Belki unutulacağını umuyor.

Öte yandan, bazı çıkışları daha da büyük. Katastrofik denebilir. Hemen bütün kötülüklerden hep dış güçleri sorumlu tutuyor. Denebilir ki, bu zaten iktidarın genel çizgisi. Fakat Soylu, bütün diplomatik kuralları da yok sayıp, işi doğrudan ABD’yi suçlamaya kadar vardırıyor. 13 Kasım Pazar günü Taksim’de, İstiklâl Caddesinde meydana gelen bombalı saldırıyı salt PKK’ya değil, özel bir vurgu (iltisak?) ekleyip “Amerika’ya bağlı PYD/PKK terör örgütü”ne izafe etti. İsveç’teki Kuran yakma eyleminin ardından, El Kaide, IŞİD veya Taliban gibi örgütlerin karşı-teröre başvurabileceğinden endişelenen bazı ülkeler, Türkiye’deki konsolosluklarını geçici olarak kapattı. İktidar bunu Türkiye karşıtı bir tavır olarak gördü. Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu eleştirdi. Olabilir. Ama gene Süleyman Soylu çok daha ileri gitti. 3 Şubat’ta Antalya’da yaptığı konuşmada, bir, ABD’nin Türkiye’de sürekli darbe peşinde koştuğunu öne sürdü: “Türkiye’nin şöyle bir talihsizliği var, Türkiye’ye gelen her Amerikan büyükelçisi, ‘Ben Türkiye’de nasıl darbe yaparım, yaptırırım’ telaşı içerisindedir. Bu, Türkiye’nin temel bir talihsizliğidir. Her Amerikan büyükelçisinin ‘Türkiye’de acaba ben ne yaparım, ne yaptırırım ve Türkiye’ye nasıl zarar veririm, babalarıma nasıl yaranırım’ dertleri budur. Türkiye’nin yıllardan beri en önemli talihsizliklerinden bir tanesi budur, hep de bu olmuştur.” Bununla da kalmadı; iki, doğrudan ve benzersiz sözcüklerle ABD elçisine saldırdı: “Amerikan Büyükelçisi’ne buradan söylüyorum, hangi gazetecilere yazı yazdırdığını biliyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek, çok net söylüyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye’yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum. O pis ellerinizi, o maskeli, sırıtan yüzlerinizi Türkiye’nin üzerinden çekiniz. Bu kadar açık.”

İşte sırf bunun için diyebilirim ki o eski komünist fıkrasında Türkiye’ye yakıştırılan laboratuvar rolünde, herhalde var bir gerçeklik payı. Çünkü böyle bir üslûbun, bu hitap tarzının diplomaside, uluslararası ilişkilerde hiçbir yeri yok. O kadar yok ki, rasyonel açıklama çabalarına zerrece sığmıyor. Hakikaten, başlı başına bir inceleme ve araştırma konusu olmaya lâyık. Kimileri gene daha kişisel sebep-sonuç ilişkilerine başvuruyor. Sağda solda deniyor ki, Sinan Ateş cinayeti sonrasında İçişleri Bakanı çok zor durumda kaldı. Emri altındaki polis teşkilâtına, özellikle de özel harekâtçılara MHP veya Ülkücü sızmasının ürkütücü boyutları gözler önüne serildi. O yüzden haftalardır susuyor. Düşük profil veriyor. Sadece, bu örnekte olduğu gibi, dış korkusu ve Batı düşmanlığı fırsatlarının üzerine atlıyor. Amerika’ya karşı sözlü kahramanlık demarşlarında bulunarak, “anti-emperyalist” kimliği ve konumunu sağlamlaştırmaya çalışıyor.

Olabilir. Kısa vâdede mantıklı da geliyor. Ama geriye, bütün bir çerçeve ve arkaplan sorusu kalıyor. Bu kadar ölçüsüzlüğün, bu kadar kuralsızlığın, herhangi bir ülkede, herhangi bir toplumda, herhangi bir kültürde nasıl mümkün olabileceği sorusu kalıyor.

Madalyonun diğer yüzünde, tümüyle bilinemezci değilim kuşkusuz. Var bir izahı. Fakat çok zor. Çok karmaşık. Payitaht Abdülhamit’te sultanın (güya) İngiliz sefirine tokat atmasını seyredip özeniyor diyebiliriz, kestirmeden. Ama o zaman da Payitaht Abdülhamit’i açıklamak lâzım. Daha doğrusu, II. Abdülhamit’in nasıl böyle kendisine çok aykırı bir rol modeli haline gelebildiğini. Getirildiğini.


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarın Diğer Yazıları

  • PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
    10.03.2025
  • Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
    8.03.2025
  • PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
    8.03.2025
  • PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
    6.03.2025
  • Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
    10.02.2025
  • Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
    29.01.2025
  • Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
    25.01.2025
  • Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
    16.01.2025
  • “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
    24.12.2024
  • Kültür Bakanına birkaç soru
    20.11.2024
Halil BERKTAY Tüm Yazıları

Yazarlar

  • Yıldıray OĞUR
    Yıldıray OĞUR
    Sessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mümtazer TÜRKÖNE
    Mümtazer TÜRKÖNE
    Dış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
  • Fehmi KORU
    Fehmi KORU
    Saldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
  • İsmet Berkan
    İsmet Berkan
    Fatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
  • İbrahim Kahveci
    İbrahim Kahveci
    Her şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
  • Alper GÖRMÜŞ
    Alper GÖRMÜŞ
    Doğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet Y. Yılmaz
    Mehmet Y. Yılmaz
    Fıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mustafa Karaalioğlu
    Mustafa Karaalioğlu
    Yeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • İlker DEMİR
    İlker DEMİR
    İDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Cihan AKTAŞ
    Cihan AKTAŞ
    Tahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Ali BULAÇ
    Ali BULAÇ
    Savaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet TIRAŞ
    Mehmet TIRAŞ
    UCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Fehim TAŞTEKİN
    Fehim TAŞTEKİN
    İran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Akdoğan Özkan
    Akdoğan Özkan
    Washington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet Ali ALÇINKAYA
    Mehmet Ali ALÇINKAYA
    "Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
  • Hakan AKSAY
    Hakan AKSAY
    Rusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
  • Ali BAYRAMOĞLU
    Ali BAYRAMOĞLU
    Kürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
  • Hasan Bülent KAHRAMAN
    Hasan Bülent KAHRAMAN
    Türkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet ALTAN
    Mehmet ALTAN
    Basın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
  • Çiğdem TOKER
    Çiğdem TOKER
    Zeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
  • Figen Çalıkuşu
    Figen Çalıkuşu
    Öcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
  • Cafer Solgun
    Cafer Solgun
    Devlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
  • Akif BEKİ
    Akif BEKİ
    Bahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
  • Erol KATIRCIOĞLU
    Erol KATIRCIOĞLU
    Yeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mensur Akgün
    Mensur Akgün
    Oyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
  • Ümit Akçay
    Ümit Akçay
    Sıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
  • Elif ÇAKIR
    Elif ÇAKIR
    Nihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
  • Cansu Çamlıbel
    Cansu Çamlıbel
    CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
  • Gökhan BACIK
    Gökhan BACIK
    Türkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
  • Aydın Selcen
    Aydın Selcen
    Demokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mücahit BİLİCİ
    Mücahit BİLİCİ
    Modern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
  • Bekir AĞIRDIR
    Bekir AĞIRDIR
    MHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
  • Murat BELGE
    Murat BELGE
    Daha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mesut YEĞEN
    Mesut YEĞEN
    Baas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
  • Vahap COŞKUN
    Vahap COŞKUN
    Özgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
  • Eser KARAKAŞ
    Eser KARAKAŞ
    Siyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
  • Ali Türer
    Ali Türer
    BOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
  • Taha Akyol
    Taha Akyol
    Her 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
  • Ahmet TAŞGETİREN
    Ahmet TAŞGETİREN
    AKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mahfi Egilmez
    Mahfi Egilmez
    İnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
  • İlhami IŞIK
    İlhami IŞIK
    Barış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
  • Ümit KARDAŞ
    Ümit KARDAŞ
    Bir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
  • Murat Sevinç
    Murat Sevinç
    Eşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet Ocaktan
    Mehmet Ocaktan
    Yerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
  • Tanıl Bora
    Tanıl Bora
    Sokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
  • İbrahim Kiras
    İbrahim Kiras
    Erken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
  • Taner AKÇAM
    Taner AKÇAM
    Ruşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
  • Kemal CAN
    Kemal CAN
    Siyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
  • Umur TALU
    Umur TALU
    Sizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
  • Berat ÖZİPEK
    Berat ÖZİPEK
    Yolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
  • Hakan TAHMAZ
    Hakan TAHMAZ
    12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
  • Hikmet MUTİ
    Hikmet MUTİ
    Asoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet AKAY
    Mehmet AKAY
    Otoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
  • Metin Karabaşoğlu
    Metin Karabaşoğlu
    ‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
  • Ahmet ÖZTÜRK
    Ahmet ÖZTÜRK
    Çetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
  • Gökçer Tahincioğlu
    Gökçer Tahincioğlu
    Bilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
  • Sezin ÖNEY
    Sezin ÖNEY
    Kopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
  • Baskın ORAN
    Baskın ORAN
    Rahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
  • Yüksel TAŞKIN
    Yüksel TAŞKIN
    İktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
  • Ayhan ONGUN
    Ayhan ONGUN
    DEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
  • Nuray MERT
    Nuray MERT
    Veda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
  • Hasan CEMAL
    Hasan CEMAL
    Terörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
  • Gülçin AVŞAR
    Gülçin AVŞAR
    Şizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
  • Zeki ALPTEKİN
    Zeki ALPTEKİN
    Trump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
  • Pelin CENGİZ
    Pelin CENGİZ
    Trump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
  • Mehveş EVİN
    Mehveş EVİN
    Boykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
  • Cennet USLU
    Cennet USLU
    İktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
  • Hayko BAĞDAT
    Hayko BAĞDAT
    Sokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
  • Nevzat CİNGİRT
    Nevzat CİNGİRT
    Coğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
  • Selva Demiralp
    Selva Demiralp
    İmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
  • Selami GÜREL
    Selami GÜREL
    “Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
  • Halil BERKTAY
    Halil BERKTAY
    PKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
  • Etyen MAHÇUPYAN
    Etyen MAHÇUPYAN
    Kürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
  • Haluk Yurtsever
    Haluk Yurtsever
    Kaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
  • Abdullah Kıran
    Abdullah Kıran
    Yeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
  • Arzu YILMAZ
    Arzu YILMAZ
    Hodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
  • DOĞAN ÖZGÜDEN
    DOĞAN ÖZGÜDEN
    Öcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
  • Berrin Sönmez
    Berrin Sönmez
    Cumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
  • Doğan AKIN
    Doğan AKIN
    Ahmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
  • Aydın Ünal
    Aydın Ünal
    Parti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
  • Murat YETKİN
    Murat YETKİN
    CHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
  • Ümit KIVANÇ
    Ümit KIVANÇ
    İç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
  • Ahmet İNSEL
    Ahmet İNSEL
    Otoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
  • KEMAL GÖKTAŞ
    KEMAL GÖKTAŞ
    Pınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
  • İhsan DAĞI
    İhsan DAĞI
    İmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet Ata UÇUM
    Mehmet Ata UÇUM
    DEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
  • Şeyhmus DİKEN
    Şeyhmus DİKEN
    “Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
  • Kemal ÖZTÜRK
    Kemal ÖZTÜRK
    Kürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
  • Cemile Bayraktar
    Cemile Bayraktar
    Kürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
  • Mehmet TEZKAN
    Mehmet TEZKAN
    Erdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
  • Seyfettin Gürsel
    Seyfettin Gürsel
    Ekonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
© Copyright 2025. Marmara Yerel Haber
Yazılım: Kod8 | Haber8 Sistemi Versiyon 1.12.17