Halil BERKTAY
Ayhan Aktar (yazının kalanında AA diyeceğim), Sarkis Torosyan diye birinden ve kitabından, ilk defaTaraf’taki İlginç Zamanlar köşesinde, 22 Mart 2010’da söz etti (Yüzbaşı Torosyan’ın hikâyesi). 1914-21’de başına tuhaf ve korkunç şeyler gelmiş. O yıllarda bir Osmanlı Ermenisi olarak Harbiye’ye girebilmiş ve topçu subayı çıkabilmiş. Çanakkale’de kahramanca savaşmış, iki bataryaya kumanda etmiş, 19 Şubat ve 18 Mart 1915 deniz muharebelerinde birkaç düşman zırhlısını batırmış. Bunlar olurken Ermeni tehciri ve katliamlarından; Kayseri’nin Everek köyündeki ailesinin trajedisinden habersizmiş. Çok sonra, 1917’de Suriye cephesine gittiğinde öğrenmiş. Osmanlı üniformasını (tâ 1918’de) atıp Arap milliyetçi-ihtilâlcilerinin safına geçmiş. Bir süvari birliğinin komutanı olmuş (AA’nın ilk yazısında belirtilmiyordu ama meğer bu, 6000 kişilik koca bir kolorduymuş ve Torosyan bu kolordunun başında Şam’a girmiş yani Şam’ı Osmanlılardan Torosyan almış). Ankara hükümeti ile Fransa arasında (13 Ekim) 1921’de barış yapılmasının ardından, rahat rahat gelip köyünü, Everek’i son defa ziyaret etmiş. Sonra da Amerika’ya göçmüş. From Dardanelles to Palestine kitabı (AA başlığını bu kadar veriyordu) 1947’de yayınlanmış.
22 Mart 2010 yazısında AA, Torosyan’dan tarihimizin resmî ideoloji tarafından örtbas edilen gerçekleri bağlamında söz ediyor; hem orduda bu kadar yüksek mevkilerde gayrimüslim (üstelik de Ermeni) subayların olmasının yeni bir bulgu olarak altını çiziyor, hem de bu kahramanın ve trajik öyküsünün bütün izlerini silen zihniyetten hesap soruyordu.
Bunları daha ilk okuduğumda, benim gönlüm de AA’nın duygu ve düşünceleriyle aynı yöne kaysa bile, içimde bazı tereddütler uyanmadı değil. En önemlisi, doğrudan doğruya temel kurgu insana yer yer “yok artık” dedirtiyordu. Orduların kendine özgü, formel ve informel, dolambaçlı, karmaşık haberleşme ağları vardır. Osmanlı ordusunun (orta ve güney Anadolu’da konuşlandırılmış) önemli bir kısmı çok kanlı ve karanlık işlere batacak da diğer, batıdaki birlikler bunu hiç duymayacak mümkün müydü bu? Trakya dahil Osmanlı topraklarının her köşesinden, toplam bir milyonu aşkın Ermeninin zorla götürüldüğü ve İç Anadolu’ya girdikleri andan itibaren birilerinin bu konvoylara saldırmasıyla yüz binlerce insanın öldürüldüğü, daha olaylar cereyan ederken dışarıya, Avrupa ve Amerika’ya sızan bir gerçekti; öyle ki, 1916’ya gelindiğinde, bırakın Osmanlı ordusunu, dünya âlem durumu az çok biliyordu. Torosyan muvazzaf subay (önce teğmen, sonra yüzbaşı) ve cephede batarya kumandanı olacak, iki-üç yıl Gelibolu’da savaşacak da, kendi köyü ve ailesi dahil, bugün soykırım dediğimiz bu depremden hiç haberi olmayıp, fecaatle ancak 1917’de yüz yüze gelecek olacak şey miydi? Ya da Güney cephesinde Araplar ve sonra Fransız birlikleriyle (ki bu, Ermeni Lejyonu da demekti) Osmanlı’ya karşı savaşmış bir Ermeni, sırf barış yapıldı diye 1921’de nasıl elini kolunu sallaya sallaya Everek’e gelip dönerdi ? Açıkçası hepsi, bir yere kadar devlete sadık kalmışlık ile karşılığında zulüm görmüşlük arasındaki tezadı koyulaştırmak için başvurulmuş bir dramatizasyon tekniği gibi gözüküyordu.
Dahası, Torosyan’ın gittiği her cephede ve savaşın hem bu, hem öteki tarafında gösterdiği o inanılmaz (hattâ fantastik) yararlıklar, diyelim ki Osmanlı-Türk makamlarınca sansürlenmişti; İngiliz ve Fransız harp tarihlerinde neden yer almıyordu? Birinci Dünya Savaşı’na ve/ya Ermeni sorununa ilişkin bilimsel literatürde, neden hiç geçmiyordu 1947 basımı bu kitap? AA kitabın ve yazarının bilimsel açıdan güvenilirlik şeceresini yeterince incelemiş miydi acaba?
Bütün bu soru ve kuşkularımla birlikte, bir temel handikapım da vardı o tarihte: kitabın kendisini daha önce hiç duymuş veya görmüş değildim. Onun için evhamlı düşüncelerimin büyük kısmını içime atıp, 10 Nisan 2010 tarihli Torosyan ve Çanakkale yazımda sadece, yıllardır oldukça iyi bildiğim ve üzerinde çalıştığım Çanakkale deniz ve kara savaşlarına ilişkin birkaç itirazla yetindim. Ne kadar kendimi Torosyan’ın “mübalağa” ediyor olabileceğiyle sınırladıysam da, AA’dan 3 Mayıs’ta (gelecek hafta üzerinden gideceğim) hayli kaba ve hoyrat bir cevap aldım. O zaman da söylenecek şeyler vardı kuşkusuz; ama kendi kendime, boşver dedim, hiçbir şey kaçmıyor; hele şu kitabın aslını bir görelim.
Ve işte zamanı geldi; bu yıl önce Türkçesi çıktı İletişim Yayınları’ndan: Çanakkale’den Filistin Cephesi’ne (yay. haz. Ayhan Aktar, çev. Gizem Şakar). İlk başta, bilir bilmez birkaç “ay ne hoş” yazısı yayınlandı. Agos dergisi AA ile bir röportaja yer verdi. Derken, bâriz bir kofluğun tabii üzerine atlayan milliyetçi saldırılar başladı. Bunun üzerine Agos, 14 Eylül’de bu sefer tarihçi Hakan Erdem’le tam sayfa ve çok eleştirel bir röportaj yaptı: Sarkis Torosyan’ın anlattıkları tarihsel gerçeklere uymuyor. Ondan da sonra, 6 Ekim’de Cemil Koçak, Mehmet Alkan ve Hakan Erdem, Eski Defterler programına AA’yı konuk ettiler.
Ve işin gerçek boyutları, eski deyimle “tevil kaldırmaz, mübayeneti telif edilemez” biçimde ortaya çıktı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024