Hasan CEMAL
Bir yanda, AB’nin Türkiye’ye ilişkin vizyonsuzluğu... Öbür yanda, Türkiye’nin özellikle son yıllarda AB’yi boşlamaya başlayan tavrı... İkisi de yanlış. Doğru olan,Avrupa’nın stratejik miyopluktan kurtulması, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmesidir.
Avrupa’nın gündeminde Türkiye... Hâlâ var mı?
Yoksa düştü mü?
Türkiye’nin gündeminde Avrupa...
Hâlâ var mı?
Yoksa düştü mü?
Bu sorular önem taşıyor.
Her iki taraf açısından öyle.
Ben bu konuda ne yazık ki eski heyecanımı yitirdim. Ne olup bittiğini elbette izlemeye çalışıyorum. Avrupa’yla Türkiye’nin birbirleri için taşıdığı önemin de farkındayım.
Ama özellikle 2000’li yılların ilk yarısındaki o heyecan dalgası artık esmiyor. Hem Türkiye’de hem Avrupa’da öyle.
“Nasıl olsa Avrupa Birliği bizi içine almaz!” görüşü Türkiye kamuoyunda olağanüstü yaygınlaşmış durumda.
Bunun Avrupa’yla bizden kaynaklanan ve Paris’e, Berlin’e, Ankara’ya, daha doğrusu Ak Parti’ye kadar uzanan nedenleri var.
Ayrıca, Avrupa kendi derdinde.
Euro krizi halen AB’yi temellerinden sarsmaya devam ediyor.
Kısacası:
Türkiye’yi görecek hali yok AB’nin.
Şu sorulabilir:
İlişkilerde varılmış olan istasyona bakarak, iki taraf da birbirinin üstüne çarpı koyabilir mi?
İki taraf da birbirine “Neşen bilir!” veya daha amiyane deyişle “Cehenneme kadar yolu var!” diyebilir mi?
Sanmıyorum.
Haydi eyvallah, haydi güle güle demek, iki tarafın da çıkarına değildir.
Bugün gelinmiş olan noktaya takılıp kalmamız doğru olmaz. İleriye bakmakta fayda var diye düşünüyorum.
Bu yakınlarda okuduğum bir kitap benim bu düşüncemi güçlendirdi diyebilirim.
Kitabın adı, Stratejik Vizyon.
Alt başlığı da var:
Amerika ve Küresel Güç Buhranı.
Timaş’tan çıkan kitabın yazarına gelince, Amerikalı siyaset bilimci ve ünlü stratejist Zbigniew Brzezinski.
Dünyada yükselen Çin gerçeğinin Amerika ve Batı tarafından nasıl dengelenebileceğini anlattığı kitabında Brzezinski, Amerika’yı ve Avrupa’yı eleştirirken, Türkiye’nin taşıdığı önemin altını defalarca çiziyor.
Örneğin şu satırlar:
“Bazı AB üyelerinin -özellikle Almanya ve Fransa- son dönemdeki tereddütlerine rağmen Türkiye’nin AB üyeliği jeopolitik bir realitedir, zira kendine özgü Batı tarzı bir Türk demokrasisi, eğer sadece NATO’ya değil Batı’ya da sağlam bir şekilde bağlanırsa, Avrupa’yı istikrarsızOrtadoğu’dan koruyan bir kalkan haline gelebilir.” (Sayfa 157)
Ya da şu satırlar:
“Amerika’yla birlikte jeopolitik olarak daha aktif bir Avrupa, uzun vadeli ortak bir hedef olan daha geniş ve daha canlı bir Batı toplumuna ulaşma hedefine kilitlenseydi, Türkiye ve Rusya için de ciddi manada güçlü bir dönüştürücü etki yapabilirdi.
Ne var ki bu, uzun vadeli bir vizyonu ve bu vizyonu uygulayabilecek uzun vadeli bir stratejiyi gerektiriyor. Fakat bugünün Avrupa’sı -Amerika’yla birlikte- ikisinden de yoksun.” (Sayfa 156)
Türkiye’nin Avrupa’dan kopması ihtimaline işaret eden şu satırlar da ilginç:
“Türkiye’nin umut verici modern ve seküler bir devlete doğru artarak devam eden dönüşümü -basın özgürlüğü, eğitim ve insani gelişim gibi bazı sosyal alanlarda devam eden bazı engellere rağmen- vatandaşlarına vatanseverce bir özgüven veriyor ki bu özgüven, eğer Türkiye kendisinin Avrupa tarafından sürekli reddedildiğini hissederse, Batı karşıtı bir eğilime dönüşebilir.
(...)
Avrupa’dan düşmanlığa dönüşebilecek bir ayrılık (bir kopuş) siyasi bir gerilemeyle birlikte Türkiye’nin modernleşmesini durduracak köktenci bir yenilenmeyi beraberinde getirebilir. En kötü durumda, İran Şahı’nın 1978’de düşmesinin sonuçlarını hatırlatacak şekilde, bu tarz bir ayrılık Atatürk’ün çarpıcı mirasını dahi baltalayabilir.” (Sayfa 166-167)
Bir pazar günü sözü uzatmak yersiz.
Bir yanda, AB’nin bazı bakımlardan Türkiye’yle ilgili vizyonsuzluğu...
Öbür yanda, Türkiye’nin özellikle son yıllarda AB’yi boşlamaya başlayan tavırları...
İkisi de yanlış.
Bugünün halleri ne olursa olsun, Avrupa’yla Türkiye’nin birbirlerini kendi gündemlerinden düşürmeye kalkışmaları iki tarafın da çıkarına aykırıdır.
Doğru olan, Avrupa’nın stratejik miyopluktan kurtulması, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk çıtasını bir an önce yükseltmesidir.
İyi pazarlar!
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024