Hasan CEMAL
Bu yazımı yazmadan önce Tayyip Erdoğan’ın dün öğleden sonra geç vakte sarkan Diyarbakır konuşmasını bekledim.
Ama kalabalık ve coşkulu geçen bu mitingi beklemeden de yazabilirdim bu yazıyı. Çünkü, Ak Parti liderinin ne söyleyeceğini kestirmek o kadar güç değildi.
BDP’ye veryansın edecekti.
PKK’ya, Apo’ya yıldırımlar yağdıracaktı.
CHP’yi, Kılıçdaroğlu’nu ağır dille eleştirecekti.
MHP’yi hedef yapacaktı.
Bunların hepsini yaptı Erdoğan.
Üstelik son derece ağır, keskin bir dille yaptı. Ak Parti liderinin İstasyon Meydanı konuşmasında seçtiği dil, pek öyle barışın dili değildi.
Evet, bazı doğruları söyledi, bazı gerçeklere işaret etti. Hükümetinin Kürt sorunu ile ilgili olarak 2000’li yıllarda attığı isabetli adımların altını da çizdi.
Ancak, Başbakan Erdoğan’ın arada bir sergilediği dil ve söylemin Kürt meselesinde ‘barış yolu’nu açabileceğini öne sürmek kolay değildi.
Bununla demek istiyorum ki:
BDP’ye bu kadar hücum etmek, Öcalan ve PKK’ya yönelik böylesine sivri, ağır bir üslup kullanmak barış yolunu açmaz Güneydoğu’da, Kürt sorununun şiddetle bağını da koparamaz.
Ya da Kılıçdaroğlu CHP’si ile tüm köprüleri dinamitleyecek bir üslupla Kürt sorunu çözüm rayına oturmaz!
Veyahut Kürt kimliği meselesini bazı ince ayar kurnazlıklarla geçiştirerek, hizmet meselesini öne çıkarmak tek başına barış da, 2009 yerel seçimlerinde olduğu gibi Ak Parti’ye fazla oy da getirmez.
İşte bütün bunları Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasını dinlemeden de yazabilirdim.
Kısacası yeni bir şey söylemedi.
Diyarbakır’da şaşırtmadı Erdoğan.
Bunu zaten beklemiyordum.
Daha önceki Diyarbakır konuşmalarına göre daha ‘geri’ çizgiler taşıyordu konuşması.
Ayrıca, konuşmanın din vurgusu fazlasıyla ağırlıklıydı. Erdoğan, anlaşılan, Güneydoğu’nun aşırı muhafazakâr seçmenlerini de sandığa çekmek istiyordu...
Geçiyorum hepsini, ben 12 Haziran sonrasına bakıyorum.
Bu bakımdan, İstasyon Meydanı konuşmasında Erdoğan’ın bir sözünün altını çizdim. Yeni anayasa vaadini belirtirken şöyle dedi:
“Yeni anayasayı hep birlikte ve uzlaşma ile yapacağız.”
Uzlaşma!
İşte sihirli sözcük bu.
Eğer yeni anayasa yapılacaksa, Erdoğan ve Ak Parti bunu kendi başına yapamaz. ‘Uzlaşma’dan başka çaresi yoktur.
CHP ile uzlaşma...
BDP ile uzlaşma...
Yeni anayasa yapılacaksa, Tayyip Erdoğan bu partilerle diyalog ve uzlaşma kapısını açacaktır.
Erdoğan bunun gibi Kürt meselesinde de şiddet ve silah devrini kapatmak istiyorsa yine başka çaresi yoktur.
Türkiye’de barış yolunun açılabilmesi için Tayyip Erdoğan’la Kemal Kılıçdaroğlu ve Ahmet Türk arasında bir diyalog ve uzlaşma zemininin oluşması lazım 12 Haziran sonrası...
Seçim döneminde yaşananlar, seçim sonrasına taşınamaz.
Ak Parti’yle CHP ya da BDP seçim zamanı iktidar için en sert biçimde yarışırlar, bazen en olmadık sözleri birbirlerine söyleyebilirler, ama düşmanlaşamazlar.
Çünkü diyalog olmadan, uzlaşma olmadan ne demokrasi olur, ne de istikrar.
Şu günlerde seçim meydanlarında esen kâbus gibi havanın, olağanüstü gerginliğin ve yüksek tansiyonun 12 Haziran sonrasında da siyaset meydanına hâkim olacağına ihtimal vermiyorum, veremiyorum.
Ya da böyle bir akılsızlığı düşünmek bile istemiyorum.
Liderlerin bu kadar sağduyudan yoksun olacaklarını da düşünemiyorum.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024