Hasan CEMAL
Erdoğan iktidarının kararına göre, gazetecilerin emniyet müdürlüğü binalarına girişi yasaklanmış, emniyetteki basın odaları kapatılmış… Klasik deyiştir: Gazeteci korkusu hayra alamet değildir. ‘Gazeteci milleti’ne karşı düşmanlık, bir ülkede otoriterlik tırmanışıyla ilgili en önemli göstergelerden biridir…
Sessiz sedasız bir adım daha atıldı; yargıda başlatılan soruşturmayla ilgili olarak artık vali ve emniyet müdürü de bilgilendirilecek. Bu,‘yargı bağımsızlığı’nın da, ‘kuvvetler ayrılığı’nın da canına okuyan bir adımdır. Peki, medya ve yargıda böylesine biat arzulayan Erdoğan niçin tek adam olmak istiyor?
Polis muhabirliği...
Bizim mesleğin, gazeteciliğin temel direklerinden biri.
O da yok edilmek mi isteniyor?
Galiba öyle.
Erdoğan iktidarının yeni kararına göre, gazetecilerin artık emniyet müdürlüğü binalarına girişi yasaklanmış, emniyetteki basın odaları da kapatılmış...
Klasik deyiştir ama gerçeği yansıtır:
Gazeteci korkusu hayra alamet değildir.
‘Gazeteci korkusu’yla demokrasi korkusu hep iç içe olmuştur.
Gazeteciyi sevmeyenler, demokrasiyi de sevmez.
Ve ‘gazeteci milleti’ne karşı düşmanlık, bir ülkede otoriterlik tırmanışıyla ilgili en önemli göstergelerden biridir.
Gerçek gazeteciliği sansürlemeye, sindirmeye çalışırsan, gazetecileri hapse tıkarsan, demokrasi ve özgürlükleri budamış olursun çünkü...
Bu yolda çok mesafe aldı Türkiye.
Çünkü Erdoğan, tek adam olmayı kafasına koymuş durumda.
Bu nedenle, sadece kendi sesini dinleyen, sadece kendisine biat eden medya ve gazeteciler olsun istiyor.
Bu nedenle, demokrasileri demokrasi yapan ‘kuvvetler ayrılığı’ndan hiç hoşlanmıyor.
Medya gibi yargıyı da tümüyle kendisine tabi kılmak istiyor.
Bu açıdan bir adım daha attı.
Sessiz sedasız bir adım...
Yargının canına okuyan adım
Adalet Bakanlığı, bir yönetmelik değişikliğiyle, vali ve emniyet müdürlerine yeni yetkiler verdi.
Buna göre, yargıda savcının düğmeye basmasıyla polis tarafından başlatılan bir soruşturmayla ilgili olarak vali ve emniyet müdürü de bilgilendirilecek, önceden haber verilecek onlara da...
Bu ne mi demek?
Basite indirgeyerek şu örnek verilebilir:
Diyelim, İçişleri Bakanı’nın oğlu ile ilgili bir soruşturma başlatılıyor; savcının emrindeki polis harekete geçerken, “Amirim yoldayız, Sayın Bakan’ımızın oğlunun evine baskın yapmaya gidiyoruz!” diyecek...
Son yönetmelik değişikliğinin özü budur.
Ve bu değişiklik, ‘yargı bağımsızlığı’nın da, demokrasileri demokrasi yapan ‘kuvvetler ayrılığı’nın da canına okuyan bir adımdır.
Sözü uzatmak gerekmiyor.
Eski Türkiye-Yeni Türkiye kavgası
Erdoğan niçin tek adam olmak istiyor?
Birçok yanıtı var.
Kaç zamandır ben de yazıp duruyorum.
Şahin Alpay bu konuyu geçen gün çok iyi özetlemişti:
“Bana göre yaşanan şu:
Türkiye’nin 21. yüzyılda tanık olduğu tüm mücadeleler, en temelde Kemalizm’in tanımladığıotoriter modernleşmeden, kabaca AB kriterleri ile tanımlanabilecek liberal modernleşmeye geçiş sürecinin sancıları.
Bir yanda tek–parti yönetimi olarak başlayıp askerî vesayete dönüşen rejimi, otoriter laikliği ve topluma dayatılan tek kimlik politikaları ile Eski Türkiye var.
Öte yanda demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini ve azınlıklara saygıyı yerleştirmeye çalışan Yeni Türkiye.
Yirmi birinci yüzyılın kabaca ilk on yılında Başbakan Erdoğan’ın başında olduğu AKP hükümeti, AB’ye katılımı programının merkezine koyarak Yeni Türkiye’nin öncülüğünü üstlendi, çok da yol almasını sağladı.
Başta Eski Türkiye’nin mağdurları olmak üzere çok farklı (siyasi, iktisadi, kültürel) güçler, her biri kendi özellikleri ve beklentileriyle Erdoğan ve partisinin mücadelesine destek verdiler.
Yeni Türkiye ittifakı, en geniş ifadesini 2010 referandumunda buldu (% 58 evet).
Bu ittifak, AKP’nin dindarlığından değil ama ekonominin liberalleşmesinden hoşnut sermaye gruplarından, siyasi rolünün ne ülkeye, ne de askere yaradığı bilincine varan askerlere kadar uzandı.
Yirmi birinci yüzyılın ikinci on yılında, bütünüyle AKP’nin değil ama Başbakan Erdoğan’ın gündemi Yeni Türkiye olmaktan çıktı.
Erdoğan, 2011 seçimlerinde % 50’ye yakın oy almasının, darbe girişimlerini savuşturmuş, askerî vesayetin fiilen bitirilmiş olduğu varsayımıyla, kendi gündemini uygulamaya koyuldu:
2023 yılında Türkiye’yi dünyanın en büyük on ekonomisinden biri yapmak için bütün iktidarı kendi elinde toplamalı, Putin kadar güçlü olmalıydı.
Kuvvetler ayrılığının ayağına dolanmayacağı Türk usulü başkanlık sistemi bu arayışın en veciz ifadesiydi.
Artık II. Abdülhamit ve Atatürk geleneğinde otoriter reformcu olabileceğini düşünmeye,demokrasi seçimden ibarettir demeye başladı.
Medyada eleştirel sesleri susturma çabasına girdi.
Eski Türkiye ile bağlarını tamire girişti.
Kürt sorununu çözüyormuş gibi yapmaya başladı.
Bir yüzüyle İslami Kemalist görünümü alırken, öteki yüzüyle Milli Görüşçü Erdoğan imajını diriltti; İslami popülizmin dozunu artırdı.
Erdoğan’ın Başbakanlık’ta üçüncü dönemi, giderek Lord Acton’ın ‘İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır…’ sözünü andırır oldu.
İş sonunda, iktidarlarının sınırsız olduğuna inanan yakınlarının, son skandalla ortaya çıktığı gibi, gırtlaklarına kadar yolsuzluğa batmasına kadar vardı.
Erdoğan’ın performansı, hemen her kesimde bölünme ve toplumda kutuplaşmaya yol açtı.
Kendi partisi dahi birliğini koruyamaz oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile gittikçe açığa çıkan görüş ayrılıkları, partisinden istifalar ve yükselen itirazlar bunun işaretleri.
Yeni Türkiye özleminin Erdoğan’a teslim olmayacağının ilk büyük işareti geçen yazın Gezi Parkı gösterileriydi.
İkinci büyük sinyali ise, görevlerine bağlı savcı ve polislerin başlattıkları şimdiki büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturması.
Bu gelişmeler Eski ve Yeni Türkiye ittifaklarının yeniden mevzilenmelerine ve ikisi arasındaki mücadelenin keskinleşmesine yol açıyor.
Yani olan biten, Eski–Yeni Türkiye kavgası.” (Şahin Alpay, Zaman, 21 Aralık 2013)
Twitter: @HSNCML
http://t24.com.tr/yazi/tayyip-erdoganin-tek-adamligi-ya-da-eski-yeni-turkiye-kavgasi/8117
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024