Hasan CEMAL
Erdoğan, geçmişte oyunu kuralına göre oynadığı için ekonomide ve siyasette "istikrar"ı yakaladığını unutuyor. Artık kendisini iyi niyetle uyaranları ya da muhalefet edenleri, "darbeci", "komplocu", "dış güçlerin işbirlikçisi", "paralel devletçi" ilan ederek çıkmazdan kurtulacağını sanıyor. Seçim sandığında yine yüzde 40’ları yakalasa da, böyle giderse, çıkmazdan kurtulmasının çok uzak ihtimal olduğunu göremiyor.
Gezi’den beri, son sekiz aydır Türk Lirası dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetmiş. Bu değer kaybının yarısı 17 Aralık sonrası yaşanmış. Oysa Erdoğan ‘Gezi direnişi’ni demokratik oyunun bir parçası olarak görebilseydi, hem hem kendisi, hem Türkiye kazanırdı. Üstelik, Olimpiyat Oyunları’nı da İstanbul kazanırdı. Olimpiyat Komitesi’nden bir kaynağın sonradan kulağıma çalınan aşağıdaki sözü ilginç...
Bir yandan yazımı yazıyorum, bir yandan Ankara’da bir parti toplantısında konuşan Tayyip Erdoğan’ı dinliyorum.
Hiç şaşırtmıyor.
İnadım inat havasında.
Üslubu, hırçınlığı, gelmiş geçmiş muhafazakâr liderlere çok benziyor.
Siyasette de, ekonomide de oyunu kuralına göre oynamaya hiç niyeti yok.
Oyunun kuralı deyince, siyasette demokrasi ve hukukun üstünlüğü, ekonomide ‘piyasa’yla küresel ekonominin gerçekleri gelir akla öncelikle.
Başbakan Erdoğan her ikisiyle zıtlaşıyor.
Özellikle Gezi’den, geçen Mayıs ayından beri beri öyle. Yaşamakta olduğu darboğazı böyle bağıra çağıra, tek adamlık yolunda adımlar atarak, piyasayla inatlaşarak geçebileceğini sanıyor.
Geçmişte oyunu kuralına göre oynadığı için ekonomide ve siyasette ‘istikrar’ı yakaladığını unutuyor. Kuralına göre oynadığı için ekonomide büyümeyi, demokraside ilerlemeyi yakaladığını unutuyor.
Bugün artık kendisini eleştirenleri, iyi niyetle uyaranları ya da kendisine muhalefet edenleri,darbeci ilan ederek, komplocu ilan ederek, dış güçlerin işbirlikçisi ilan ederek, paralel devletçi ilan ederek çıkmazdan kurtulacağını sanıyor.
Oysa çıkmazını derinleştiriyor.
Seçim sandığında yine yüzde 40’ları yakalasa da, böyle giderse, çıkmazdan kurtulmasının çok uzak ihtimal olduğunu göremiyor.
Erdoğan o kadar kendisiyle dolu ki...
Televizyon ekranına gözüm ilişiyor.
Gezi’den beri, son sekiz aydır Türk Lirası dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetmiş. Bu değer kaybının yarısı 17 Aralık sonrası yaşanmış.
Şimdi yatırımcı frene basıyor.
Tüketici frene basıyor.
Liranın bu kadar değer kaybetmesi enflasyon demek.
Hayat pahalılığı demek.
Ücretlere tırpan demek.
İşsizlik demek.
Erdoğan’daki tek adamlık yönelişleri suyun yüzüne vurdukça, aklı başında insanlar iyi niyetle uyardı.
Aman dikkat, siyasal alanda uç veren istikrarsızlık böyle giderse, ekonomik istikrar da bundan olumsuz etkilenir, dendi.
Ama Erdoğan kulak asmadı.
O kadar kendi kendisiyle dolu, meşbu haldeydi ki, eleştiri ve uyarılar, ne yazık ki, bir kulağından girdi, öbür kulağından çıktı gitti.
Oysa Gezi’ye çok daha farklı yaklaşabilirdi. Genç insanların üzerine devlet gücünü olanca acımasızlığıyla sürmek yerine, diyalog kanalları örerek onların dert ve yakınmalarına eğilebilseydi, ‘Gezi direnişi’ni demokratik oyunun bir parçası olarak görebilseydi, bundan hem hem kendisi, hem Türkiye kazanırdı.
Üstelik, Olimpiyat Oyunları’nı da Tokyo değil, İstanbul kazanırdı.
Gezi hoyratlığı olimpiyatın uçmasında rol oynadı
Bunun altını özellikle çiziyorum.
Tayyip Erdoğan’ın Gezi’de, İstanbul’un göbeğinde sergilemiş olduğu hoyratlığın, olimpiyat şansının uçup gitmesinde büyük rol oynadığı biliniyor.
Olimpiyat Komitesi’nden bir kaynağın sonradan kulağıma çalınan sözü, yaşanan gerçeği gayet güzel sergiliyordu:
“Oylamanın yapılacağı toplantıya Türkiye olarak siz en iyisi Duran Adam’ı getirin.”
Peki, biz ne yaptık?
Duran Adam’ları tekme sille dövdük.
Demokrasi ve hukuk yerine devletin hoyratlığını bayraklaştırdık.
17 Aralık da farklı olmadı.
Denildiği gibi korkacak bir şey yoksa, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının önü açılırdı. Adı geçen bakanların istifası derhal alınır, yargı bağımsızlığının da altı çizilirdi.
Neden bu yola gidilmedi?
Neden tam tersi yapıldı?
Yeni HSYK arayışıyla, polis ve yargıdaki kıyımla, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığını hiçe sayan bir yola girildi.
Erdoğan bu yolda yürümeye kararlı.
Ne yazık ki öyle.
Yazımı bitirirken Tayyip Erdoğan’ın sözleri odamda çınlıyordu:
“Eyy TÜSİAD! Yaptığın vatan hainliğidir. Hiç utanman sıkılman yok mu? Karşında artık bizi bulacaksın!”
Evet, Tayyip Erdoğan karşısında kendisine sadece biat edenleri görmek istiyor.
Çatlak ses istemiyor.
Hâlâ farkında değil.
‘Tek adamlık’la her geçen gün Türkiye’nin önünü tıkayacağını görmüyor, anlamıyor.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024