Hasan CEMAL
Şırnak ve Hakkari’deki sınır köylerinin 1994’te boşaltılmasından sonra göçe zorlanan yaklaşık 12 bin Türkiyeli Kürt bugün Mahmur Kampı’nda yaşıyor. Çölü andıran, akrep kaynayan Mahmur artık yeşiller içinde; belediyesi, kadınların işlettiği pastanesi ve akademisi olan koca bir yerleşim merkezi. Ancak kamp ne kadar gelişse de bazı sorular değişmiyor. Söz Mustafa Emmi, Beriwan Ana ve Kara kardeşlerin…
ERBİL, Irak Kürdistanı
Rojava’dan döndükten sonra bütün bir günümü Erbil’e bir buçuk saat uzaklıktaki Mahmur Kampı’nda geçirdim.
Mahmur artık çöl ortasında akrepleriyle ünlenmiş, perişanlığın yaşandığı bir kamp değil.
Belediyesiyle, okullarıyla, bu yıl açılan yüksek okul niteliğindeki ‘akademi’siyle, çocuk bahçeleriyle 12 bin Türkiyeli Kürdün yaşadığı, yeşillikler içinde koca bir yerleşim merkezi.
“Mahmur’da, Önder Apo’nun felsefesine uygun olarak demokratik özerkliği hayata geçirmeye çalışıyoruz” diyor Belediye Eşbaşkanı Mehmet Kara...
Selahattin Üniversitesi’nde mimarlık okuyan bir genç, (kardeşi de tıp öğrenimi görüyormuş) Mahmur’da inşa edilmekte olan yeni evleri gösterip:
“Ha bu sene döneceğiz, ha gelecek sene döneceğiz diye diye hep hayal kırıklığı... Yoksa buçözüm süreci hikaye mi?..”
Ve soruyor:
“Ne savaş, ne barış durumu daha ne kadar sürecek?..”
Bir komutanın sözüyle değişen hayatlar
Mahmur Belediyesi’nin bahçsesinde hem demli çaylarımızı içip, hem sohbeti koyulaştırıyoruz.
Bahçenin ortasındakidireğin tepesine PKK bayrağı dikilmiş...
Anlatıyor Belediye Eşbaşkanı Mehmet Kara:
“Biz Uludere’nin sınıra yakın Hillal Köyü’ndeniz.Roboski Köyü, Uludere’nin doğusuna düşer, bizim köy batısına...
Çok eski bir köydü.
Asurilerin, Süryanilerin yaşadığı bir köy.
İki kilisesi vardı.”
İlk mücadele akreplere karşı
“Faili meçhullerin yaşandığı, köylerin zorla boşaltılıp yakıldığı, baskıların olağanüstüleştiği bir dönemdi.
1994 senesinin Nisan ayının 4’üydü.
Şırnak’tan bir komutan geldi köyümüze. Hepimizi köy meydanına topladı, dedi ki:
‘Size üç gün mühlet. Ya sınırın öbür tarafına, Kuzey Irak’a giderseniz ya da köyü yerle bir ederiz.’
Çaresiz evi barkı bıraktık arkamızda, 500-600 hane yollara döküldük.
Mahmur o zaman çöldü.
Tek bir ağaç, tek bir yeşillik yoktu.
Akrep kaynıyordu. İlk işimiz akreplerin kökünü kurutmak için yaptığımız mücadeleydi.”
‘Bir çadırda 40-50 kişi yattık,
4 yıl şalvarımı çıkarıp uyuyamadım’
Bir köşede sessiz oturuyor.
Gerilla kıyafeti var üstünde.
Adı Abdullah Kara, 52 yaşında, Belediye Başkanı’nın abisi.
“Affedersin” diye söze başlıyor, “Tam dört yıl şalvarımı çıkarıp şöyle bir rahat uyuyamadım. Birleşmiş Milletler’in verdiği çadırlarda 40-50 kişi tıkış tıkış yatardık çölün orta yerinde...”
Mustafa Emmi.
70 küsur yaşında.
‘Emmi’yi ben taktım ona.
Dalgasını geçiyor benimle:
“Gerçekten senin emmin olsam, ben böyle mi olurdum?..”
Belediye Başkanı’nın hem özamcası, hem de kayınpederi.
Kürtçe konuşuyor.
Türkçe biliyor ama konuşmayı reddediyor.
İki oğlunu dağda, PKK saflarında kaybetmiş.
Öfkeli Mustafa Emmi:
“Benim de dilim var, benim de kültürüm var, benim de yaşama hakkım var. Beni doğduğum, yaşadığım topraklardan söküp atmaya ne hakları var? Artık öğrendik, bilinçlendik biz de. Bu dünyada kuracağız Kürdistan’ı...”
Köylerine dönmek için ne istiyorlar?
2003’te, 2004’te Mahmur’a Türkiye’den subaylar gelmiş, sormuşlar memlekete, köylerine dönmek için ne istediklerini.
Şöyle sıralanmış koşullar:
(1) Önderlik, yani Apo özgürlüğüne kavuşsun.
(2) Vatandaşlık haklarımız geri verilsin.
(3) Yakılan, yıkılan köyümüz için tazminat verilsin.
(4) Ve koruculuk sistemi kaldırılsın.
Belediye Başkanı Mehmet Kara gülerek ekliyor:
“Komutan daha birinci şartı duyunca şöyle bir güldü.”
Beriwan Ana: Türkiye’ye barış diye gittim, hapse attılar
Yanımda Beriwan Anaoturuyor, başında beyaz yemenisiyle. “Bıçak gibidir o” diyor Belediye Başkanı, “Kesiverir insanı...”
2009’daki Habursürecinde Türkiye’ye gönderilen Barış Heyetiiçinde Beriwan Ana da varmış.
Gülerek anlatıyor:
“Barış, çözüm diye gittik. Başlangıçta umutluyduk barış için. Önce iyi karşılandık ama sonra hapse attılar. Ben 11 yıl yedim, 3 yıl yatıp çıktım, geri geldim Mahmur’a...”
Oturuyoruz bahçede.
Püfür püfür esiyor.
“Mahmur 415 şehit verdi PKK saflarında” diyor, Demokratik Halk Meclisi Divan Üyesi Yusuf Kara, “Ama kayıplarla, kuryelik yaparken mayına basıp havaya uçanlarla Mahmur şehitleri1000 civarına ulaşır.”
Belediye Eşbaşkanı Mehmet Kara, ağaçları gösteriyor, tek tek sayıyor:
“Nar da ektik, dut da. Zeytin de var, çam da. Elma armut da, şeftali de, incir de var.”
Gülüyor:
“Ağır taşız! Geri dönüşümüz yok artık.”
Kadınların elinden tavlasız, kitaplı pastane
Mahmur’da bir pastane:
Zin Pastanesi.
Kadınlar işletiyor.
Dört genç Kürt kadını iki yıl önce ortaklaşa açmışlar. Bina, Belediye’nin hediyesi.
Erkekler önce uzak durmuş, hatta tepki göstermiş ama bir süre sonra pastaneyi doldurmaya başlamışlar. “Şimdi vazgeçemiyorlar” diyor.
Tavla yok, kağıt oyunu yok!
Sigara içmek de yasak içeride.
Televizyon var, bir köşede kitaplık var.
Baklava, kurabiye, pasta...
Kendileri mutfakta yapıyorlar.
Menengiç kahvesi, mis gibi kokuyor.
“Gerilla kahvesidir” diyor, “Dağda bir ağaçtan toplanır, Kezwan ağacı. Aşılarsan fıstık olur. Tomurcuk halindeyken toplar, kavurur, çekersin...”
Delila’nın Beritan’ı ile Öcalan’ın Hakkı’sı
Yüksek tavanlı salonun dört duvarı fotoğraflarla kaplı. “Büyük çoğunluğu Mahmur şehitlerinin fotoğraflarıdır” diyor.
Gencecik kadınlar, erkekler.
İnsanın içi acıyor.
Beritan’ı Delila’nın günlüğünden tanıyorum. Yakalanmamak için kendini uçurumdan aşağı atan gerilla kadın...
Genç, yakışıklı, uzun boylu, sivil giysili biri dikkatimi çekiyor.
Anlatıyor:
“Onun adı Hakkı Karer’dir. Kürt değil Türktür. PKK’nin kurucu önder kadrosundandır.Apo’nun en yakın arkadaşlarındandır. 1977’de görevle Ankara’dan Gaziantep’e gönderilir ve orada şehit düşer. PKK’nin ilk şehidi sayılır. Önder Apo onun için, ‘Hakkı benim gizli ruhumdur’ demiştir. Onun ölümüyle birlikte PKK’nin partileştirilmesine karar verilir.”
Sonra, daha yeni iki yıllık eğitim vermeye başlayan, gurur duydukları Akademi’ye gidiyoruz, dolaşıyoruz, genç öğretmenlerle sohbet edip çaylarını içiyoruz.
Başka türlü bir heyecan havası esiyor.
Mustafa Emmi’nin haklı sorusu
Akşam vakti Mehmet Kara’nın evine geliyoruz.
Büyük salonda yer sofrası seriliyor.
Kavurma, şehriyeli pilav...
Demli çaylar ve gece boyunca koyulaşan sohbet...
Yer sofrası kaldırılıyor, yer yatakları seriliyor. Kulağımda Mustafa Emmi’nin sözü, uyuyorum:
“Ne hakları var beni doğduğum, yaşadığım topraklardan söküp atmaya?..”
Haklısın Mustafa Emmi.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024