Hasan CEMAL
Bir başbakan kalkıyor, kendi adının da, kendi oğlunun da karıştığı yolsuzluk dosyalarını kapatmak için yargı bağımsızlığını yerle bir ediyor.
Yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını hiçe sayan kanunlar çıkarıyor.
Bir işadamı hakkındaki beraat kararını mahkûmiyete çevirmek için kendi adalet bakanını Yargıtay nezdinde devreye sokuyor.
Bir başbakan kalkıyor, seçim meydanlarında bir annenin evlat acısını yuhalatıyor
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, Danıştay Başkanlığı’na o adayın değil, filanca adayın seçilmesini sağlıyor.
Kamunun hesap kitap işlerine dair Sayıştay raporlarını Meclis denetiminden kaçırıyor, yani ‘millet egemenliği’ni takmıyor.
Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık dosyalarını kapatmak için savcı talimatı dinlemeyen polisleri sahneye çıkarıyor.
Kendisinin de, bazı bakanlarının da karıştığı yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet soruşturmalarını karartmak için yargı bağımsızlığını, Anayasa’yı hiçe sayılarak Adli Kolluk Yönetmeliği’ni bir anda değiştiriyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, ihaleyi bir işadamından alıp öbürüne verdiriyor.
Veyahut önce ihale yaptırıyor, sonra bu ihaleleri ‘devletü, hazine güvencesi’ne bağlayabiliyor.
‘İhaleye fesat karıştırma’ suçu işliyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, telefonla haber attırıyor, telefonla gazeteci kovduruyor, telefonla televizyonda program sansürletiyor, telefonla medya patronu azarlıyor, hatta ağlatıyor.
Yandaş medyasını güçlendirmek için devletten ihale verdiği işadamlarından ‘para havuzu’ oluşturuyor.
Kendi iktidarını destekleyecek televizyon ve gazeteleri ‘yandaş işadamları’na dağıtırken, bunların yönetimlerini kendine tabi olanlara teslim ediyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, medyaya nizam veriyor, neyin haber olup neyin olmayacağına, kimin televizyon programına çıkıp kimin çıkmayacağına karar veriyor, kimin köşe yazarı olup kimin olmayacağı konusunda son sözü söylüyor.
Huzuruna kendisini rahatsız edecek sorulardan kaçan, kendi deyişiyle ‘omurgalı’ gazetecileri alıyor.
Bir punduna getirip içinde yolsuzluk, özgürlük, demokrasi gibi rahatsız edici sözcüklerle yüklü sorular soran gazetecileri azarlıyor, susturuyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, Twitter’ı kapattırıyor.
Facebook’u kapattırıyor.
İnternetin dilini kesmek için yasal düzenlemeler yapıyor.
Baas benzeri bir ‘muhaberat devleti’ne kapıyı açan ve MİT’i kendi iktidarının arka bahçesi haline getirecek olan yeni bir MİT Kanunu çıkarıyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, yargıyı yürütmeye tabi kılarak kuvvetler ayrılığını tümüyle yok edecek HSYK Yasası’nı iptal eden Anayasa Mahkemesi’nin başkanını yerden yere vuruyor.
Twitter yasağını iptal eden yüksek mahkemenin başkanını yerden yere vuruyor.
Bir başbakan ‘muhaberat devleti’ne kapı açan bir MİT Kanunu çıkarıyor
Bir başbakan kalkıyor, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını, ifade özgürlüğünü, farklı hayat tarzlarını, yani demokrasiyi demokrasi yapan tüm değerleri savunan Anayasa Mahkemesi’nin başkanını yerden yere vuruyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakanın müsteşarı kalkıyor, yani devletin en yüksek bürokratı kalkıyor:
- Kırın kapısını, alın o gazeteciyi, diye buyuruyor valiye.
Vali mırın kırın edince:
- Savcı arama izni vermiyorsa, savcıyı da atın içeri, gerekirse yasa çıkartırız, diyebiliyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, neredeyse kendisi gibi düşünmeyen herkesi ‘vatan haini’ ilan ediyor.
Mütareke basını, iç düşmanlar, vatan hainleri, casuslar, milli orduya kumpas gibi söylemlerle Türkiye’yi hızla kamplara bölüyor, cepheleştiriyor.
Seçim meydanlarında Alevi bir annenin evlat acısını yuhalatıyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, “İnsanların nasıl bir yaşam tarzını benimsemeleri gerektiğine ilişkin bir müdahale söz konusu olduğunda, hayatları üzerinde daha güçlü bir gizli servis kontrolü amaçlandığında, sokak protestoları zor kullanılarak bastırıldığında, hatta bu yüzden insanlar canından olduğunda...
İtiraf ediyorum, bu gelişmeler beni korkutuyor” diyen Almanya Cumhurbaşkanı’na papaz diyerek, rahip diyerek bir ‘nefret söylemi’yle karşılık veriyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, “İnternet ve sosyal iletişim ağlarına erişimin kısıtlandığını; eleştirel bakış açısına sahip gazetecilerin işten çıkarıldığını, hatta yargılandığını; gazetelere yayın yasağının getirildiğini ve yayıncıların hukuki baskı altına alındıkları zamanı yaşıyoruz. Kimsenin hayat tarzına zorla müdahale edilemez” diyen Almanya Cumhurbaşkanı’na yıldırımlar yağdırıyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Bir başbakan kalkıyor, demokratikleşmek yerine devletleşiyor, ‘devlet benim’ zihniyetiyle bu memleketin tepesinde ‘çoğunluk despotluğu’ kurma yolunda hızla ilerliyor.
O başbakanın sadık tetikçileri de, sırtlarını devlete dayamanın rahatlığı ve güç şımarıklığıyla, “İki kere iki dört: Hangi yöntemlerle devlete savaş açtıysanız, karşılığını aynı yöntemlerle ve daha ağır olarak alacaksınız” diye tehditler savuruyor.
Demek bunun adı halk ihtilâli!
Öyle mi?..
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024