Hasan CEMAL
Geçen cumartesi günü, 30 Ağustos Zafer Bayramı.
Sabah vakti televizyonda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u dinliyorum.
Fox’da İsmail Küçükkaya’nın Atatürk ve alkol sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Atatürk içkiyi zihnini dinlendiren bir ilaç olarak görüyor...”
İlk kez duyuyorum.
Önce hani, kulağıma inanamadım derler ya, öyle bir duygu uyanıyor içimde.
Benim bildiğim kadarıyla, Atatürk rakıyı severmiş...
Kendi kendime gülüyorum.
Bir zamanlar “Rüyamda Atatürk’ü gördüm” diyen ‘çok Atatürkçü’ bir meslektaşım aklıma geliyor.
Atatürk hâlâ tabu,
Erdoğan ve Davutoğlu yutkunuyor
Sonra düşünüyorum.
Atatürk... Atatürkçülük...
Ve bu çerçevede Türkiye’nin asker meselesi...
Atatürk’ün yıllar içinde tabulaştırılması ve kanunla korumaya alınması...
Bütün bunların, Cumhuriyet’in 1923’te kuruluşundan itibaren bu ülkede demokrasi konusunun üstüne nasıl düğümler attığı...
Başbuğ’u izlerken bu düşünceler üşüşüyor başıma.
Atatürk hâlâ tabu bu ülkede.
Hâlâ açıkça sorgulanamıyor.
Örneğin, Erdoğan’la Davutoğlu’nun Atatürk’e ilişkin düşünce yapıları malum, ben de biliyorum.
Ama bu ikili de, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak yaptıkları son tören konuşmalarında yutkundular, konunun etrafından dolandılar.
Olabilir.
Atatürk ve Atatürkçülük yerine oturtulamadı
Atatürk’ü herkesin sevmesi gerekmiyor.
Kimi sever, kimi sevmez.
Kimi yüceltir, kimi eleştirir, sorgular.
Kimi diktatör diye düşünür, kimi devrimci, aydınlanmacı olarak görür.
Hepsi olabilir.
Bundan dolayı kimse kimsenin gırtlağını sıkamaz.
Sıkmamalıdır da.
Herkes ne düşünüyorsa, serbestçe ifade edebilmelidir.
Gerçek demokrasilerde özgürlük düzeni böyle işler.
Demokrasi açısından Atatürk ve Atatürkçülük meselesi bugün hâlâ, mesafe alınmış olsa da, tam yerli yerine oturtulabilmiş değil.
Genelkurmay Başkanı’nın sözleri
Bu mesafe konusunu düşünürken Genelkurmay Başkanı’nın sözleri aklıma takılıyor.
Çankaya Köşkü’ndeki 30 Ağustos resepsiyonunda Orgeneral Necdet Özel şöyle demiş:
“Hükümetin çözüm süreci konunda bir politikası var, o politika yürüyor. Biz sürece ilişkin yol haritasını bilmiyoruz, o çalışmanın içinde yokuz.”
Eklemiş:
“Kırmızı çizgiler aşılırsa gereğini yapacağımızı söyledik, gereğini de söyleriz. Kırmızı çizgi ülke bütünlüğüdür.”
Ve şöyle tamamlamış sözlerini:
“Bu mücadeleyi 30 senedir biz yürütüyoruz.”
Askerin sivil otoriteyi kabullenmesi
Genelkurmay Başkanı’nın vurguladığı bu üç nokta ve üslubu,asker-siyaset meselesinin Türkiye’de bugün gelmiş olduğu aşamayı gösteriyor.
Genel olarak olumlu bir aşama.
İlk nokta:
Genelkurmay Başkanı, çözüm süreci konusunda hükümetin ‘yol haritası’ndan haberdar olmadıklarını söylüyor.
Bu sözlerinde üstü örtülü bir sitem var gibi.
Olabilir.
Ama şu realiteyi, yani konunun hükümet, siyasal otoritetarafından yürütülüyor olması gerçeğini de kabulleniyor Genelkurmay Başkanı.
Bu böyle olmakla birlikte, sürecin bir aşamasında Genelkurmay’ın da bilgilendirilmesi, ‘asker’in de görüşünün alınması elbette eşyanın tabiatına uygun olacak .
Tabii nihai karar, yine sivil siyasal otorite tarafından verilecek.
Buna konuda, Orgeneral Necdet Özel’in sözlerinde herhangi bir itiraz görülmüyor.
Siyasal iktidara örtülü uyarı mı?
İkinci nokta:
Genelkurmay Başkanı, ülke bütünlüğünün bir kırmızı çizgi olarak altını çiziyor ve bu çizgi aşılırsa “gereğinin yapılacağını, gereğinin söyleneceğini” açık bir dille vurguluyor.
Bu sözlerin altında, siyasal iktidara dönük üstü örtülü de olsa bir uyarı var mı yok mu?
Olmadığı söylenemez.
Genelkurmay Başkanı’nın bu sözlerinin altında yatan asker tavrı, çözüm süreci konusunda iktidarın manevra alanını kısıtlayabilir mi?
Bu ihtimal de gündeme gelebilir.
Ama bir kez daha belirtmekte yarar var.
Genelkurmay Başkanı’nın çözüm sürecine ilişkin sözleri, ileride bazı sorunların yine çıkabileceğini göz ardı etmeden, asker-sivililişkilerinde alınmış olan olumlu bir mesafeyi gösteriyor.
‘Ulu Önder Erdoğan’
Yazı, “Atatürk’ün ilaç olarak içkisi”nden nereye geldi.
Atatürk’ün tabulaştırılmasının, Atatürkçülüğün kutsal kılınmasının bu ülkede demokrasiyi nasıl güdükleştirdiği artık bilinmiyor değil.
Ama mesele hâlâ çözülebilmiş, tarih içindeki yerli yerine doğru dürüst oturtulmuş değil.
Ama dikkat!
Atatürkçülük konusunda durum böyleyken, “Atatürk’ü bile halk seçmedi, ben bir ilkim” diyerek şimdi sahneye Erdoğancılık, Şahin Alpay’ın deyişiyle Ulu Önder Erdoğan çıkıyor, demokrasiyi ikinci, üçüncü sınıflığa mahkûm edecek olan...
Bu yeni sivil despotluğu, ‘yeni Türkiye’ ya da ‘halk ihtilali’ diye yutarsanız, işte o zaman hapı yuttuğunuzun resmidir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024