Hasan CEMAL
Evvelce bu memlekette Başbakan’ın yaptığı işleri artık Cumhurbaşkanı yapıyor.
Evvelce Başbakan’ın yaptığı konuşmaları artık Cumhurbaşkanı yapıyor.
Ve Başbakan ağır ağır sahnenin arka tarafına doğru çekilirken, sahne ışıkları artık Cumhurbaşkanı’nı aydınlatmaya başlıyor.
Bu bir fiili durum.
Eski deyişle emrivaki.
Tek adamlık emrivakisi...
Cumhurbaşkanı, bu fiili durumu “Ben sandıktan çıktım, beni halk seçti” diyerek Türkiye’ye dayatıyor.
Oysa, anayasa aynı anayasa.
Değişmiş değil.
Parlamenter sistem geçerliğini koruyor.
Buna göre, ülkeyi siyasal sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı değil, siyasal sorumluluğa sahip Başbakan’ın yönetmesi lazım.
Ama Erdoğan’ın umurunda değil.
O, kendi bildiği yolda inatla yürüyor.
Alışacak mıyız?
İçimize sindirecek miyiz?
Elbette hayır.
Çünkü Erdoğan’ın yolu anayasaya aykırı.
Hukukun üstünlüğüne aykırı.
Güçler ayrılığına aykırı.
Bunlara aykırı olduğu için de demokrasiyle çelişen bir durum var orta yerde.
Mücadeleye devam
O yüzden, Erdoğan’ın bu demokrasi karşıtı yolculuğuna karşı çıkmaktan, sandık çoğunluğuna dayalı ‘baskı rejimi’yle mücadele etmekten başka çare yok.
Demokrasi diyorsak...
Hukuk diyorsak...
Özgürlük diyorsak...
Hayat tarzına saygı diyorsak...
O zaman mücadeleye devam!
Havlu atmak yok.
Kimileri maalesef havlu atmış durumda.
Erdoğan’a karşı mücadele yazılarını takıntılı tutum diye tarif edebiliyorlar.
Geçenlerde, siyaseti öteden beri yakın markajda tutan eski bir ANAP’lı şöyle diyordu:
“Hiç merak etme, Tayyip Erdoğan gelecek yılki seçimlerdeMHP’yi barajın altına iter ve anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğu da elde eder. CHP’nin içler acısı vaziyeti malum...Abdullah Gül’e gelince, onu da unut, Gül’ü de bitirmiş durumda Erdoğan... 2015 seçimlerinde AKP’nin de içini tamamen temizleyerek işi bitirir, bayrağını diker.”
Her şey bu kadar kolay mı?
Sanmıyorum.
Ama varsayalım, Erdoğan 2015’de de seçim sandığından istediğini çıkararak anayasayı değiştirdi ve parlamenter sisteme son verdi.
Peki, o zaman Erdoğan’ınki nasıl bir başkanlık sistemi olacak?
Amerika’daki gibi demokrasi mi?
Fransa’daki yarı-başkanlık sistemine benzer bir demokrasi mi?
Hayır, ikisi de olmayacak.
Tayyip Erdoğan’ınki, başkan babalık olacak, demokrasi değil tek adamlık olacak.
Demokrasimiz hep sınıfta kaldı
Erdoğan’ın Türkiye’de ‘vesayet sistemi’ni değiştirdiği doğru.
Ama bunun yerine yine vesayet sistemi getirdiği de doğru.
Eski vesayet sistemi özünde ‘asker’e dayanıyordu. Bu sistemde asıl güçlü olan, parlamento gibi, hükümet gibi seçilmiş kurumlar değil ‘devlet’ti.
Arka planda askerle birlikte yargı, MİT, üniversite, medya veCumhurbaşkanlığı’ydı asıl iktidar iplerini elinde tutan, seçilmiş hükümetlerin birçok meselede elini kolunu bağlayan...
Bu vesayet sistemi, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte şekillenmeye başlamış, ama özellikle çok partili sisteme geçildikten sonraki askeri darbe anayasalarıyla derinleşmişti.
Bu rejimin adı demokrasi değildi.
İktidarlar 1950’den itibaren halk tarafından seçim sandığında el değiştirse de, bizim demokrasi hiç birinci sınıf olmadı, hep ikinci sınıfta, üçüncü sınıfta kaldı durdu.
Seçimle gelen başbakanlar hiç kuşkusuz bu çıplak gerçeğin farkındaydı.
Ama bunu değiştiremediler.
Örneğin Kürt sorunu deyince, Kıbrıs sorunu deyince, her seferinde asker engeline takıldılar, askeri vesayet nenin nesidir gördüler.
Askerin geçmişteki ittifakları
Erdoğan'ın tekelinde
Erdoğan-Gül ikilisi, AKP’nin 2002 yılı sonunda tek başına seçimleri kazanmaya başlamasıyla birlikte, ‘vesayet sistemi’ne yüklenmeye başladı.
Siyasal tarihimizde ilk kez kararlı bir demokratik mücadeledönemi açtılar.
Avrupa Birliği’ne uyumun gerektirdiği demokratikleşme adımlarının atılması, Kıbrıs’ta Annan Planı’na evet denilmesi,Kürt sorununun, MİT’in ‘asker tekeli’nden kurtarılması, bütün bunlar Türkiye’de askeri vesayet sistemini geriletirken, birinci sınıf demokrasi kapısını aralayan olumlu gelişmelerdi.
Ama arkası gelmedi.
Özellikle 2011 genel seçimlerinin yüzde 50’lik oy oranıyla Tayyip Erdoğan’ın bir başka yola saptığı görüldü.
Evet, demokrasiye asker freni çekiliyor, ama yerine Erdoğan’ın sivil freni devreye giriyordu.
Bir başka deyişle:
Askeri vesayet yerini ‘sivil vesayet’e bırakıyordu.
Askerin, geçmişte yargıyla, MİT’le, üniversiteyle, medyayla, Cumhurbaşkanlığı’yla kurmuş olduğu siyasal ittifaklar, bu kez Erdoğan’ın tekeline giriyordu.
Erdoğan, özellikle 17 Aralık süreciyle paralel darbe teşebbüsü diyerek, -iktidarının yolsuzluklarını da örtmek için- yargı bağımsızlığını sonlandıracak adımlar attı.
Bu adımlar hâlâ sürüyor.
Tayyip Erdoğan, HSYK’yı ekim ayındaki seçimlerle dikensiz gül bahçesine çevirerek, yargıda tam bir biatı gerçekleştirmenin peşinde.
Üniversite, yeni YÖK yasasıyla teslim alınmak isteniyor.
Yeni MİT Kanunu Erdoğan’ın isteklerini zaten karşılıyor.
En tepedeki Cumhurbaşkanlığı da kendi elinde...
Eskisi demokrasi değildi, şimdiki de değil
Kısacası:
Evet, eskisi demokrasi değildi.
Ama bu seferki de değil.
Eskisi ‘askeri vesayet’ti, şimdiki sivil vesayet.
Eskiden askerin elinde olan iktidar manivelaları bugün artık bir bir Erdoğan’ın eline geçiyor.
Cumhurbaşkanlığı da, asker de, yargı da, MİT de, üniversite de, medya da, yani Türkiye’nin tüm güç odakları da ağır ağır tek bir kişinin eline geçiyor.
Bunun adı demokrasi olabilir mi?
Yazın bir kenara:
Çankaya Köşkü’nden AK Saray’a inmekle demokrasi olmaz, olamaz.
Şundan bir kuşkunuz olmasın:
Sandık çoğunluğuna dayalı bir baskı rejimi her geçen gün kendini Türkiye’ye dayatıyor.
Buna karşı koymak, böyle bir rejimle mücadele etmek demokrasi adına bir görevdir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024