Hasan CEMAL
İsrail’de bugün bile Netanyahu-Lieberman kliğinin sözcüleri, Türkiye’de askeri vesayetin çözülmekte oluşunu ve İsrail’le ilişkilerin tepetaklak gidişini “Erdoğan’ın İslamcılığı”yla açıklama gayreti içindeler...
Allah akıl versin!
Bir gerçek çok açık. Arap âleminde demokrasi rüzgârları estikçe, İsrail’in keyfi daha çok kaçacak.
Çünkü, halkın oyuyla seçim sandığından çıkacak iktidarlar İsrail’e karşı daha sert, daha şahin siyasetlerden yana olacaklar.
Bir başka deyişle:
Arap baharı İsrail’e yaramayacak!
Bu kafayla giderse Ortadoğu’da gittikçe daha çok yalnızlaşacak, kendini tecrit edecek İsrail.
Eskiden böyle değildi.
İsrail’in manevra alanı genişti.
Arap ülkelerindeki Mübarek tipi otoriter rejimler, Amerika ya da Avrupa’ya dönüp kendi diktalarına desteğin devamını isterken hep aynı şarkı duyulurdu:
“Bizi destekleyin, yoksa İslamcı radikaller iktidarı ele geçirir. Buralarda seçim sandığı kimsenin işine yaramaz.”
Arap âlemindeki diktatörler kendi halklarını da İsrail’le korkuturlardı:
“Şimdi demokrasinin zamanı değil. İsrail’le, siyonizmle mücadele ederken öncelik demokraside değil, birlik ve beraberliktedir.”
İsrail de bu durumdan memnundu.
Batı, özellikle Amerika istikrar adına Ortadoğu’da ‘statüko’ya arka çıkıyordu.
İsrail, seçim sandığından çıkacak iktidarların yapamayacağı ‘barış’ dahil bazı anlaşmaları örneğin bir Mısır’ın, bir Ürdün’ün otoriter rejimleriyle imzalayabiliyordu.
Filistinlileri dövüyordu.
“Filistin’de çözüm”e sırtını dönüyordu.
Lübnan’a girip çıkıyordu.
Irak’ı, Suriye’yi bombalayabiliyordu.
İsrail’i Ortadoğu’da başına buyruk kaba bir güç -ya da Erdoğan’ın deyişiyle- bir şımarık çocuk haline getiren yalnız Amerika’nın desteği değil, aynı zamanda Arap dünyasındaki otoriter rejimlerdi.
Çünkü, Arap diktatörlerinin en büyük korkusu da ‘değişim’di. Kendi kapılarına demokrasi, hukuk ve insan haklarının dayanmasından korkuyorlardı.
İşte eski zamanlarda böylesine tuhaf dengeler vardı Arap âlemiyle İsrail arasında. Arap halklarından demokrasinin esirgenmesi, İsrail’in işine geliyordu.
Bu durumun izleri, Türk-İsrail ilişkilerinin seyrinde de kendini belli eder.
1990’lardan örnek verilebilir.
28 Şubat dönemini de kapsayan bu yıllarda Türkiye’yle İsrail ilişkileri çok gelişmiştir.
Türkiye’de bu dönemin ayırt edici özelliği, zayıf koalisyon hükümetleri ve Güneydoğu yangını dolayısıyla askerin siyaset meydanında artan ağırlığıydı.
İki ülke ilişkilerinin 1990’larda büyük bir sıçrama kaydetmesinde askerin rolü belirleyici olmuştu.
İsrail’in ve genel olarak Yahudi Lobisi’nin Türkiye’ye bakışında bu askerci tutum her zaman ağır bastı.
Nasıl Araplara demokrasi gerekmiyorsa, Türkiye de ikinci sınıf demokrasi ile idare edebilirdi.
Nasıl Arap âleminde demokrasi olamazsa, Türkiye’de de askeri vesayet şarttı. Çünkü İslam’la demokrasi bir arada yürümezdi.
Bu ırkçı ve İslam düşmanı görüşler, İsrail’le Yahudi Lobisi’nin yakasını hiç bırakmadı. Gerek Arap dünyasına gerek Türkiye’ye özünde böylesine gözlüklerle baktılar.
Arap dünyası bir yana, örneğin Türkiye’nin yakın geçmişinde ‘laikçi bir darbe’ yaşanmış olsa, AB ile ilişkiler tümüyle torpillense, İsrail bundan çok mutlu olabilirdi.
İsrail’de bugün bile Netanyahu-Lieberman kliğinin sözcüleri, Türkiye’de askeri vesayetin çözülmekte oluşunu ve İsrail’le ilişkilerin tepetaklak gidişini Tayyip Erdoğan’ın İslamcılığı’yla açıklama gayreti içindeler...
Allah akıl versin!
İsrail bu kafayı değiştirmezse ve de Filistinlilerin haklarını gasp etmeye devam ederse, her geçen gün yalnızlaşır, kendine de yazık eder.
Türkiye’yle İsrail ilişkilerinin normalleşmesini ve gelişmesini isteyen bir gazeteci olarak yazıyorum bu satırları...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde hava olumlu
3.03.2025 - Silahlara veda zamanı... Hoş geldin barış!
28.02.2025 - Erdoğan "eyy TÜSİAD" diye bağırdı, polis anında başkanları topladı!
20.02.2025 - Yine CHP'nin önemi üzerine..
13.02.2025 - Dostluklar insanı ayakta tutar!
28.11.2024 - CHP'nin önemi
12.11.2024 - Terör ve şiddete lanet olsun!
24.10.2024 - Açık mektup!
27.08.2024 - Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?
20.04.2024 - 31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!
9.04.2024
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
ADİL
Tüm ölümlüler gibi ; Metin KAÇAN VE M.Ali BİRAND Abilerimiz ALLAHIN Rahmetine kavuştular. Tüm Medya Mensuplarına başsağlığı dilerim. Ruhları şad olsun.