Hasan CEMAL
Soğuk savaş döneminde Türkiye’nin ikinci sınıf demokrasisiAmerika’yla Avrupa’nın derdi değildi.
Onların tek derdi, komünizm ve Sovyetler Birliği’ydi.
Bu nedenle onların gözünde, Türkiye’nin müttefik bir ülke olarakNATO üyesi kalması demokrasiden daha önemliydi.
Bunun içindir ki:
Amerika’yla Avrupa bizim memlekette her on yılda bir yapılan askeri darbelere üstü örtülü destek verdi.
Her seferinde demokratik hak ve özgürlüklerin budanmasına sessiz kaldılar.
Darbecilere, “Hadi elinizi biraz çabuk tutun, ‘mıntıka temizliği’ni fazla uzatmayın, seçimleri bir an önce yapıp kışlanıza çekilin” demekle yetindiler.
Bizim asker de, ikinci sınıf demokrasinin ‘kırmızı çizgileri’ni biraz daha kalınlaştırıp, ‘vesayeti’ni biraz daha sağlama alıp seçimlere izin verir, biz de demokrasi sandığımız oyunu oynamayı sürdürürdük.
İkinci sınıf demokrasi de elden gitti!
Soğuk savaş geride kaldı.
Şimdi bir noktayı vurgulamak lazım.
O da şu:
Türkiye’de bugün soğuk savaş döneminin ikinci sınıf demokrasiside elden gidiyor, hatta gitmiş durumda!
Buna karşılık, Amerika’yla Avrupa’da değişmeyen bir şey var.
Türkiye’de ikinci sınıf demokrasinin bile güme gidişine,Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle, Göbels’çi bir rejimin yerleşmesine seyirci kalıyorlar.
Soğuk savaş döneminde komünizm ve Sovyetler diyerek, Türkiye’nin coğrafyası ya da jeopolitik konumu diyerek, ‘askeri darbeler’e ses etmezlerdi.
Şimdi ise, derinleşmekte olan sivil darbe karşısında IŞİD diyerek,İncirlik Üssü diyerek, Suriyeli mülteciler diyerek, yine soğuk savaş dönemindeki gibi, Türkiye’nin coğrafyasını öne sürerek seyirci rolüne mi soyunuyor Amerika’yla Avrupa?..
Üstü örtülü bir destek mi demokrasinin kolunu kanadını kırmış ve kırmakta olan ‘sivil darbe’ye karşı?..
Almanya Başbakanı Merkel’in Tayyip Erdoğan’a 1 Kasım öncesindeki seçim öpücüğü bunun bir işareti mi?
AB Komisyonu’nun Türkiye raporu bu nedenle mi seçim sonrasına ertelendi?
“Göbels’çi rejim” çıkışı önemli
Sözü uzatmak yersiz.
Amerika’yla Avrupa’nın ‘demokrasi karnesi’ndeki kırıklar, çifte standartlar her zaman oldu, olmaya da devam edecek.
Bu onların ayıpları...
Kendi etik değerlerini, kendi demokratik değerlerini çiğneyebilirler.
Biz yine kendi başımıza, kendi ‘ayıplarımız’la eskiden olduğu gibi başbaşa kalmaya devam edeceğiz.
‘Demokrasi ayıpları’nı temizlemek bizim işimiz. Özgürlükkavgasını elbette biz vereceğiz, başkaları değil.
Bu açılardan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nunGöbels’çi rejim çıkışı önemli. Ve Can Dündar’ın dün bu konudakiyazısının bir bölümü şöyleydi.
Merkez medyaya diz çöktürme çabaları, artık açık tehdide dönüşmüş durumda...
Star gazetesi yazarı Cem Küçük’ün Aydın Doğan’a liste verip “Bunları kovmazsan bedelini ödersin. Seninle ilgili kararı ona göre vereceğiz” demesi ve bazı kalemleri hedef göstermeye başlaması Kılıçdaroğlu’nu öfkelendirmişti.
Kılıçdaroğlu, videodan izlediği bu sözleri “çok ağır bir cüret” diye niteledi.
Konuyu Meclis’e taşıyacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Yönetime kin egemen olmaya başladı. Ülkeyi intikam duygusuyla yönetmeye kalkarsanız, felakete sürüklersiniz” dedi.
Şöyle devam etti:
“Avrupa Birliği Komisyonu’nun İlerleme Raporu’nu açıklamayı seçim sonrasına ertelemesi çok yanlış oldu.
İkiyüzlü bir duruş sergilediler. Kapalı kapılar ardında bize eleştirdikleri AKP’ye bu yöntemle destek verdiler.
Daha önce de (2010’daki) anayasa değişikliğinin demokratik bir reform getireceğini zannederek baskıcı bir yönetim oluşmasına, tek adam yönetimine destek olmuşlardı.
O zaman uyarmıştım.
Bunlar, Avrupa’nın etik değerleri ile bağdaşmıyor.
Demokrasinin katledilmesine dolaylı destek anlamı taşıyor.
AKP, şu anda uygar dünya içinde meşruiyet arayışı içinde... Bu yüzden her türlü tavizi verebilecek durumda. Avrupa bunun farkında olduğu için, durumdan istifade etmek istiyor. Çok tehlikeli bir süreç bu.”
Şunları ekledi Kılıçdaroğlu:
“Başbakan Davutoğlu Batı’ya şirin görünmek için balkondan birlik beraberlik mesajları veriyor, ama havuz medyası intikam peşinde...
Oradakiler ‘Patron biziz’ havasına girdiler.
Yazarları, patronları tehdit ediyorlar.
O sözler demokrasiye indirilmiş bir darbedir.
Bir gazetecinin, meslektaşlarının kovulmasını istemesi, Cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş bir şeydir.
Göbels’çi bir rejimin başladığının kanıtıdır.
İsterdim ki bu sözlere önce, 78 milyonu kucaklama sözü veren Davutoğlu itiraz etsin.
Şimdi Başbakan’a sormak lazım:
Bu kişi bu cesareti nereden, kimden alıyor?
Bu sözler Davutoğlu tarafından söyletiliyorsa felakettir; kendisine rağmen Erdoğantarafından söyletiliyorsa daha büyük felakettir.
Önümüzdeki süreçte, baskının dozunu artıracaklarını görüyoruz. Basın ödün vererek değil, dik durarak bu baskıların üstesinden gelebilir.
Sayın Kılıçdaroğlu haklı.
Bütün mesele ‘dik durmak’tan geçiyor.
Demokrasi adına, özgürlük adına dimdik durmaya devam etmekten…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024