Hasan CEMAL
Cumhuriyet gazetesinde dün Türkiye ve Suriye’yle ilgili önemli bir mülakat vardı.
Selin Ongun’un emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz’le yaptığı konuşma. Büyükelçi’nin iki cümlesinin altını özellikle çiziyorum:
1. “Türkiye’nin önce kendi Kürtleri ile barışması lazım.”
2. “Türkiye kendi Kürt sorununda çözüm ve diyalog kartını yeniden masaya koyduğu andan itibaren komşu ülkelerdeki Kürtlerle ilgili sorunları düzelecektir.”
Sözü, Büyükelçi Ünal Çeviköz’e bırakıyorum.
SURİYE BATAKLIĞI...
YPG’ye darbe vurmak, Esad rejimine karşı eyleme geçildiği şeklinde de yorumlanabilecek. O zaman Türkiye doğrudan doğruya Esad rejimi ve onu destekleyen Rusya, İran gibi aktörleri de karşısına almış, onlara darbe vurmuş gibi yorumlanabilecek. Bu da bizi Suriye bataklığına daha fazla çekecek bir sonuç doğuracak diye endişeleniyorum.
ABD İLE RUSYA...
ABD, Rusya’nın bugün Suriye’ye olan ilgisini içine sindiremese de, Rusya'nın oradaki varlığını meşru görüyor.
RUSYA KUŞATMASI...
Türkiye NATO’nun bir kanat ülkesi olmak yerine artık doğrudan bir cephe ülkesi olmaya aday. Türkiye Karadeniz havzasında,Ermenistan üzerinden Kafkasya'da ve Suriye üzerinden de Ortadoğu'da Rusya'nın coğrafi kuşatması altında.
SUUDİ SEPETİ...
‘Sünni sepeti’ni temsil edenlerin arasında Suudi Arabistan veKatar olduğu gibi örneğin Hamas da var. O da aynı cephenin unsuru. Türkiye mezhepçi bir dış politika uygulamamalı.Türkiye’nin bölgesinde ayırt edici yegâne özelliği laik devlet ve toplum yapısıdır. Bundan uzaklaşmamak lazım.
LAİKLİK ŞAPKASI...
Laiklik şapkasını çıkaran bir Türkiye karışır. Türkiye’yi karıştırmak için birçok odak harekete geçer. Bunun işaretlerini görmüyor değiliz. PYD’nin Moskova’da büro açması buna delalettir. Soğuk savaşın bir tarafında Rusya olacaksa ve siz de cephe ülkesi olursanız bu, Rusya ile doğrudan doğruya karşı karşıya olmaktır. Bu da Türkiye’nin her bakımdan istikrarını bozacak bir gelişmedir.
RUSYA MEMNUN OLUR!
Türkiye’nin Suriye’ye girmesine Rusya çok memnun olur. Türkiye’ye bir bedel ödetmek istiyor. Rusya’nın dış politikası hamle yaparak karşısındakini belli hamleleri yapmaya mecbur kılmak üzerine inşa edilir. Türkiye'nin bu oyuna gelmemesi lazım.
TÜRKİYE OYUNA GELDİ!
Türkiye uçak düşürerek oyuna geldi. Bu bir tuzaktı. Rusya “uçağımı düşürsün de ben şunları elde edeyim” gibi bir hesap içinde olmasa dahi, Türkiye'nin en azından o uçağı düşürerek başına neler gelebileceğini, birkaç hamle ötesini görerek belirlemesi ve oyuna gelmemesi gerekirdi. O oyuna geldi. Kara harekâtına girmek gibi bir oyuna gelmenin ise çok daha büyük bedelleri olur.
MİT VE DIŞ POLİTİKA...
Suriye’deki politikanın belirlenmesinde oyun planı en çok MİT’ten gelen istihbari bilgiler üzerine kuruldu. Eğer istihbarat üzerine oyun planı kuracaksanız, bunun istihbaratını MİT’ten alırsınız. Fakat o zaman da Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakmış olursunuz. Sadece istihbarat teşkilatının sağlayacağı bilgiler üzerine dış politika kurulmaz.
KAMU DİPLOMASİSİ BİRİMİ...
Büyükelçi olarak bulunduğunuz başkentte, birdenbire milletvekillerinin ya da parti temsilcilerinin olduğunu duyuyorsunuz. Ne size haber verilmiş, ne de elçilikle temasa geçilmiş... Göreviniz sebebiyle normal koşullarda sizin görüşmeniz gereken insanlara ulaşıp görüşüyorlar. Bu, mevcut yapıların yanı sıra var olan bir yapı ve dış politika uygulamasına dönüştü. Bunun en bariz örneği de Başbakanlık'ta Kamu Diplomasisi Birimi'nin kurulmasıdır.
BAAS REJİMİ GİBİ...
Kamu Diplomasisi Birimi, Dışişleri Bakanlığı varken Başbakanlık'ta kurulması gereken bir birim midir? Buna ne ihtiyaç vardır? Bu durum ikilik yaratmaktadır. Kurumlar arası eşgüdüm yapılmamaktadır. İşte bu, Türkiye’yi eleştirdiğimiz Baas rejimine benzetir. Türkiye'de parti ile devleti üst üste çakıştıran monolitik bir yapı hazırlanmak isteniyor. Başkanlık sistemi de zaten bunun en son noktası. Ve çikolatalı pastanın üzerindeki çilek olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin, demokratik hukuk devleti yapısına zarar verecek nitelikteki bu gelişmelere hiçbir şekilde gitmemesi lazım.
ÖNCE KÜRTLERLE BARIŞMAK...
2016 dünya açısından olduğu kadar Türkiye için de dönüm noktası olacaktır. Türkiye kendi içinde huzuru ve barışı sağlayabilir ve Almanya'nın soğuk savaş döneminde izlediği gibi yapıcı ve olumlu bir politika izlerse -ki, burada kastettiğim Doğu politikası anlamına gelen ‘Ostpolitik’tir- o zaman sıkıntılı cephe ülkesi olmaktan uzaklaşır. Bunun için de önce kendi Kürtleri ile barışması lazım.
KÜRT KARTI...
Türkiye’nin elinde hâlen kullanmadığı çok önemli bir kart var. Türkiye kendi Kürt sorununda çözüm ve diyalog kartını yeniden masaya koyduğu andan itibaren komşu ülkelerdeki Kürtlerle ilgili sorunları düzelecektir. Türkiye'nin en kuvvetli kartı ve kozu budur. Bu düzelmediği takdirde zaten o cephe ülkesi olma durumu Türkiye'yi çok daha büyük sıkıntıların içine sokacaktır.
Çeviköz’ün açıklamalarının tam metni
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024