Hasan CEMAL
Komünizmle mücadele diyerek, irticayla mücadele diyerek, bölücülükle mücadele diyerek, terörle mücadele diyerek, bu ülkede özgürlükler ve insan hakları düzeni fena halde çiğnendi, bugün de çiğneniyor
İfade özgürlüğü, düşünceyi açıklama özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur.
Bir ülkede ifade özgürlüğünün kolu kanadı kırıksa, o ülkede demokrasi ikinci sınıflığa mahkûmdur.
Türkiye’de bugün hâlâ ikinci sınıf demokrasi varsa, bunun başlıca nedeni ifade özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.
Bunun içindir ki:
Bu ülkede demokrasi ve özgürlük mücadelesi hiç bitmedi, biteceğine dair işaret de yok.
Maalesef öyle.
Bir zamanlar 141, 142, 163 vardı.
Türk Ceza Kanunu’nun bu maddeleri Türkiye’de demokrasiyi ikinci, üçüncü sınıflığa mahkûm etmişti.
Devletin acımasız hoyrat eli yıllar yılı yazara, çizere, gazeteciye, siyasetçiye vurmuş, bu ülkenin düşünen insanlarını, yaratıcı insanlarını, kurulu düzene itirazı olan insanları demir parmaklık arkasına göndermişti.
141’le 142. maddeler komünizm ve bölücülük ile ilgiliydi. Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesi, laikliğe aykırı faaliyetleri, ‘şeriatçılığı’ cezalandırırdı.
Düzene karşı sesini çıkartan, ‘sol’dan eleştiren, Kürt sözcüğünü ağzına alan, dindarlığını fazla vurgulayan kim olursa, kendini bir anda mahkeme önünde, hapishanede bulurdu.
Sadece TCK’nın 141, 142, 163 değildi, bu ülkede demokrasinin ayağına vurulmuş zincirler.
311 ve 312 vardı.
‘Halkı isyana teşvik’, bu maddelerle cezalandırılırdı.
159 vardı.
Devletin ya da hükümetin ‘manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif’ ettin mi, bu maddeyle seni içeri tıkarlardı.
1980’li yıllarda kısa adı IPI olan Uluslararası Basın Enstitüsü’nün Yürütme Kurulu üyesiyken en çok bu 159’u izah etmekte zorlanırdım toplantılarda.
Tahkir ve tezyif... Devletin manevi şahsiyeti... Ayrıca bunların İngilizceleri derken beni en iyi anlayan, şimdi bir başka diyarda olan Güney Afrikalı meslektaşım Raymond Louw olurdu.
Ülkesindeki ırkçı Apartheid rejiminin son derece muğlak, her yere çekilebilen kanun hükümleriyle rejime karşı en ufak bir muhalefeti bile nasıl susturmaya çalıştığını örnekleriyle anlatır, benim derdime de derman olurdu.
Yıllar böyle geçti.
Soğuk Savaş bitti.
Artık ayıp olur diye düşündüler ve bizde de 141, 142 ve 163’leri Türk Ceza Kanunu’ndan yok ettiler 1991 başında.
Ama görünüşte öyle oldu.
Çünkü bunların yerine eşzamanlı olarak Terörle Mücadele Kanunu çıkardılar. Bu kanunla, özellikle 7 ve 8. maddeleriyle ifade özgürlüğünün kolunu kanadını kırmaya devam ettiler, bu defa genellikle bölücülük diyerek...
Sonra 301 geldi.
Daha bir hafta önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ‘demokrasi düşmanı’ ilan edilen bu maddeyle 2000’li yıllarda ifade özgürlüğünün çanına ot tıkanmaya devam edildi.
Bugün de ediliyor.
Yazımın girişi uzun oldu.
Ben bu yazıyı, KCK operasyonları çerçevesinde hafta sonu gözaltına alınan Ragıp Zarakolu için yazıyorum.
Çünkü Ragıp Zarakolu, 1970’lerden beri bu ülkede demokrasinin canına okuyan bu maddelerle boğuşuyor.
Yasaklarla, tabularla kavgası olan bir aydın Ragıp Zarakolu.
Yıllardır öyle.
Yaptığı yayınlarla, çıkardığı kitaplarla bu topraklarda çekilen acıların, demokrasiyi kuşa çeviren hoyratlıkların temellerine ışık tutan bir insan hakları aktivisti.
Bir Kürt aydınının sözünü unutmam:
“Bu topraklarda Kürtler yaşadıklarını, Ermeniler öldüklerini kanıtlamaya uğraşır.”
Türkiye’de demokrasi ve barışı sürekli geciktiren Kürt sorunu, Ermeni meselesi, 1915, kırım ya dasoykırım gibi konularda eğer tabular bir ölçüde kırılabilmişse, bunda hapislerden, işkencehanelerden geçmiş Ragıp Zarakolu önemli, ezber bozucu rol oynamıştır.
Genellikle susulan dönemlerde ses vermek, böylesine yürekli bir duruş sergilemek kolay değildir çünkü...
Komünizmle mücadele diyerek, irticayla mücadele diyerek, bölücülükle mücadele diyerek, terörle mücadele diyerek, bu ülkede demokrasi, özgürlük ve insan hakları düzeni fena halde çiğnendi.
Bugün de çiğneniyor.
Büşra Ersanlı’nın, Deniz Zarakolu’nun, Ragıp Zarakolu’nun gözaltına alınmalarını kınıyorum.
Ve KCK operasyonlarıyla davasının baştan beri demokrasiye, barışa engel oluşturduğunu düşünüyorum.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024