Hasan CEMAL
ERCİŞ UZAKTAN ‘HARİKULADE’ DEDİRTİRKEN, İLÇEYE GİRİNCE CEHENNEM MANZARALARI BAŞLIYOR...
İlk günlerde battaniye, makarna, pirinç, su, ekmek, meyve suyu geldi. Şimdi kesildi. Yemek dağıtıyorlardı, artık yok. Bir tek su geliyor.
Burda ölmektense, gurbete gitmek evladır. Memleket boşaldı, devletin umurunda değil. Yazıktır. Artık o evlere girilir mi, hasarlı, çatlak hepsi...
Rize’yi sel aldı, 8 kişi öldü. Afet bölgesi ilan ettiler. Bizim memlekette bana göre 4 bin kişi öldü. Biz kaderimize terk edildik!
ERCİŞ
Van’da ilk gecemiz heyecanlı geçiyor. İkisi gece yarısı olmak üzere üç kez sallanıyoruz.
İlk ikisini uyku halinde fark etmiyorum. Üçüncüsü sabaha karşı 05.31’de vuruyor.
Beşik gibi bir o yana, bir bu yana sallanıyorum yatakta... Merdivenlerden gelen tek tük telaşlı ayak sesleri arasında yeniden dalıyorum.
Resepsiyondaki çocuk, “4.6’ymış. Artçı değil, merkez üssü Aladağ olan yeni bir deprem” diyor.
Yola koyuluyoruz.
Pırıl pırıl bir güneş, sabah erken Van Gölü’nün üzerinden süt beyazı karlı dağlara yaslanmış Erciş’i aydınlatıyor. İçimden harikulade demek geçerken cehennem manzaraları başlıyor.
Yol kenarında Salihe Mahallesi.
Yıkıntılar ve çadırların önünde bir ihtiyar, ayakta hiç kımıldamadan bize bakıyor. Kederli bir hali var.
Adı Hanım Oruç, 80 yaşında.
“Gelinle kızını enkaz altından biz çıkardık yaralı olarak” diyor komşusu, “Burada sanki yer hep sallanıyor. Ayağımın altı her an titriyor gibi...”
Hanım Oruç kımıldamadan öyle duruyor.
Büyük torunu 11 yaşındaki Ozan dertli:
“İlk günlerde battaniye, makarna, pirinç, su, ekmek, meyve suyu geldi. Şimdi kesildi. Yemek dağıtıyorlardı, artık yok. Bir tek su geliyor.”
Biri kafayı yandan uzatıyor:
“Hasar tespitten misiniz?..”
Hayır deyince hay Allah oluyor tepkisi, “Bir türlü bulamıyoruz bu adamları, çok yavaş gidiyor.”
İLÇE BOŞALIYOR
Erciş Otobüs Terminali ana-baba günlerini yaşıyor, iğne atsan yere düşmez. Her dakika birkaç otobüs kalkıyor batıya...
Erciş de Van gibi her geçen gün hayalet şehre dönüyor.
Denkler, bavullar...
Ailesini almış İzmir’e gidiyor. Tepkili, devletin yardım elini uzattığına inanmıyor:
“Burda ölmektense, gurbete gitmek evladır. Memleket boşaldı, devletin umurunda değil. Yazıktır. Artık o evlere girilir mi, hasarlı, çatlak hepsi...”
Otobüs ağzına kadar dolu.
Hayvancılıkla uğraşan biri, ailesini Mersin’e gönderiyor. Hüzünlü bir hali var. Biraz çekinerek omzuna dokunuyorum.
Başını çeviriyor:
“Burada hayat mantardır!”
Otobüs hareket ederken, üç dört yaşında sarışın saçları darmadağınık bir kız çocuğu, bacağına sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor.
“Ablası gittiği için ağlıyor.”
“Hayır, depremden korktuğu için...”
Üç otobüs firması her gün 6 otobüs kaldırıyormuş Erciş’ten batıya. Yani her gün toplam 800 kişi göçüyor.
Bu hesaba göre, depremin vurduğu 23 Ekim’den beri yalnız otobüslerle göç edenlerin sayısı 21 bini bulmuş.
30-35 BİN KİŞİ GİTTİ
Muhasebecilik yapan Medeni Kurt diyor ki:
“Erciş’in nüfusu 172 bindir. 30-35 bin kişi batıya göçtü 23 Ekim’den beri. Hâlâ da devam ediyor göç... 1200 civarında Ercişliyi de depremde kaybettik. Çok acı bir bilanço...”
Batıya göç deyince, adı kulağıma en çok çalınan şehirler sırasıyla şöyle:
İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Edremit, Balıkesir, Bursa, Yalova...
Ailesini İzmir’e gönderen biri diyor ki:
“Deprem Allah’tan gelmiş, medya şu siyaseti iyi yazsın.”
Taksici Sinan öfkeli:
“Ben de çocukları Antalya’ya gönderdim. Memur emeklisi kayınpederin yanına, n’apayım? Ama çocukları okula yazmıyorlar. Tayyip Erdoğan da diyor ki, kıyılar, sosyal tesisler açıktır. Allah rızası için daha bir şey göremedik daha...”
‘TERK EDİLDİK’
Otobüs garının köşesindeki çadırkahve dolu. “Sigara içmek yasaktır!” tabelası asılı ama kesif bir cigara dumanı...
“Hasan abi” diyor, “Sana çayın kaymaklısını getirdim.”
İlk defa duyuyorum çayın da kaymaklısını... “Abicim” diyor, “Bak çayın üstündeki şu ince tozlara... Bunlar çayın çok taze olduğunu gösterir ve ancak torpilliye ikram edilir.”
Kömür sobası, devletin verdiği... Üstünde iki tane su dolu gümgüm, fokur fokur kaynıyor.
Çadırın bir tarafına renkli bir Mekke fotoğrafı asmışlar, üstüne de Hadisi Şerif Meali:
“Benim Ravzamı Ziyaret Eden, Beni Ziyaret Etmiş Gibidir.”
Kahvede yüzler asık.
Otobüs şirketinde çalışan biri dert yanıyor:
“Üç çocuğumla eşimi Antep’e, kayınpederin yanına, büyük oğlanı da Batman’a, bacanağın yanına gönderdim. Hayat burada olacak gibi değil. En ufak bir harekette feryadı figanı basıyor çocuklar... Kimsenin psikolojisi yerinde değil. Ben de kendimi hâlâ toparlayamadım.”
Biri fena halde tepkili:
“Rize’yi sel aldı, 8 vatandaş öldü. Rize’yi hemen afet bölgesi ilan ettiler. Bizim memlekette bana göre 4 bin kişi öldü.”
Ve ekliyor:
“Biz kaderimize terk edildik!”
Birinin sesi yüksek çıkıyor:
“7 nüfusum var. Kızılay’dan 1 kilo tozşeker, zeytin, helva geldi bir sefer. Arkası kesildi bir aydır...”
“Bizde eksi 25’lere vuran geceler yaşanıyor, hâlâ konteyner gelmedi buralara...”
‘BU DEVLETİN AYIBI’
Batıya göçü eleştiriyor biri:
“Bir memlekette göç oluyorsa, insanlar evlerini barklarını arkalarında bırakıp gidiyorlarsa, devletin ayıbıdır bu... Devlet devletse eğer, göçü durduracaktır.”
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024