Hasan CEMAL
Herkes büyük umutlar besliyordu devrim konusunda. Hayatın yollarında, meydanlarda doludizgin bir koşu yaşanıyordu Paul Eluard'ın o dizeleriyle:
Günleri ve mevsimleri
hayallerimize göre
yeniden yaratacağız.
Düzene karşı isyan bayrağı çekilmişti. Eşitlik için, özgürlük için, adalet için, dayanışma için, son tahlilde sosyalizm için ayağa kalkılmıştı.
Haklıydık.
En ufak bir kuşku yoktu:
Gerçek tekelimizdeydi.
Hayallerin sona erebileceği bir noktanın varlığı kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu.
"1970'in sonları.
Deniz Gezmiş hapishaneden çıktı, İstanbul'a geldi. Seninle konuşmam lazım dedi. Bomonti Bira Fabrikası'na kadar yürüdük. 'Ben, Che Guevara'nın yoluna inanıyorum' dedi Deniz..."(*)
Kimi, Che'nin yolunda yürüdü.
Kimi, şehir gerillası oldu.
Kimi de kır gerillası...
Kimi, 'milli demokratik devrim' diye, kimi Mao'nun izinde halk savaşı diye, kimi sadece sosyalizm diye yola çıktı. Kimileri, ordu-gençlik el ele milli cephede sloganlarıyla Ankara caddelerini birbirine kattı.
Sonra hiç beklenmeyen oldu:
12 Mart'ın balyozu!
Askeri yönetim olanca acımasızlığıyla devrimci gençliğin üzerine yürümeye başladı 1971 yılı baharında.
Darağaçları...
Cezaevleri...
İşkenceler...
Faili meçhuller...
Ve Deniz Gezmiş'lerin idamı...
Düşlerin üstüne karanlık bir perdenin indiği o acılı günlerde tanıdım, adı Halit Çelenk olan avukatı, hukuk adamını, bir güzel insanı. Hapse düşen, askeri yönetimin darbesini yiyen gençleri hiç yalnız bırakmadı. Hukuku, insan haklarını savundu.
Başını hiç eğmedi.
Hep hukukun, insan haklarının yanında dimdik durmasını bildi. Halit Çelenk, bir efsaneydi devrimci gençlerin arasında. Çok sevilirdi. Çok saygı duyulurdu kendisine. Gençlerin Halit Ağabeyi idi o...
Yeni çıkan "Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk" isimli bir kitabın (Çınar Yayınları) sayfaları arasında dolaşırken o yılları düşündüm.
Halit Bey şöyle demiş:
"Ben bir savunmanım. Güzel insanları savundum. Halkını seven, onların 'Bir orman gibi kardeşçesine' yaşaması için gencecik yaşamlarını veren insanları... Ben bu güzel insanları savunarak, onlarla beraber, insan sevgisini, barış dolu, özgür ve mutlu dünyayı savundum. Bu güzel insanları seviyorum. Bir yaşam bu sevgiyle geçti. Kendilerini tüm insanlığa adayanlara bir yaşam vermek çok mu?"
Elbette değil.
İnsan sevgisini savunmaktan, özgür ve mutlu bir dünyayı ve barışı savunmaktan daha insanca, daha soylu ne olabilir ki...
Tabii bir nokta var:
Böyle bir hakça düzene, barış ve mutluluğa açılan yolların neler olduğunu da düşünmek lazım, aradan geçen uzun yıllardan sonra...
Yani "Che'nin yolu"nu sorgulamak, geçmişle yüzleşmek belki de...
Halit Çelenk kitabının sayfaları arasında dolaşırken o gencecik, fidan gibi güzel insanların fotoğraflarına bakıyorum. 12 Mart askeri yönetiminin acımasızlığını bir kez daha lanetliyor, devletin bu ülkedeki hoyratlığını bir kez daha kınıyorum.
Ne yazık ki acı günler henüz sona ermiş değil. Güzel insan Halit Çelenk'in tüm ömrünü adadığı hukuk devleti bir türlü tam kurulamadı bu topraklarda...
İyi pazarlar Halit Ağabey!
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024