Hasan CEMAL
TUNUS
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay sohbet sırasında şöyle diyor:
“Tunus’taki işkencehaneleri, zulüm yerlerini şimdi en iyi bilen kişi, İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyor.”
“Neden o biliyor ki?”
“Çünkü ömrünün 18 yılını eski rejimin hapishanelerinde geçirmiş...”
Kartaca Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Marzouki’yi dinliyorum.
Kendisi sosyalist.
İnsan hakları savunucusu.
Açık renk takım elbise giymiş, ceketinin düğmeleri açık, kravat takmamış, içine siyah bir tişört giymiş...
Öyle ‘devletli’ bir hali yok.
O da hapislerden geçmiş, çok uzun yıllar sürgünde yaşadıktan sonra Kartaca’ya, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na seçimle gelip oturmuş...
Ruşen Çakır, bir zamanlar Tunus’ta Atatürk Atatürk diyenler halka yıllar boyu zulmettiler gibisinden bir soru yöneltiyor Tunus Cumhurbaşkanı’na.
Marzouki sözünü sakınmıyor, bir Cumhurbaşkanı olarak öyle diplomatik dilin inceliklerine de sığınmadan yanıtlıyor:
“Ben eski kuşaktan sayılırım. Eskiden Türkiye’nin bize, Araplara karşı tutumu düşmancaydı. Ama sonraları, özellikle Ak Parti yönetimiyle büyük bir dönüşüm oldu. Türkiye yüzünü İslam âlemine çevirdi.”
Türkiye’nin demokrasi deneyimine ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
“Türkiye’nin demokrasisi ile büyük ekonomik kalkınmasına dönük tecrübesinden elbette yararlanmak istiyoruz.”
Devrim yaşayan ülkelerde hep böyle oluyor. Dikta rejimleri yıkıldıktan sonra yıllar yılı hapislerde, sürgünlerde yaşamış, zulüm görmüş, çile çekmiş insanlar iktidar koltuklarına oturuyorlar.
Yalnız Tunus Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı öyle değil.
Başbakan da benzer bir geçmişe sahip. 17 yıl hapis yatmış, bunun 10 yılı tek kişilik hücrede geçmiş...
Bir de Raşid Gannuşi var.
Ennahta, Türkçesiyle ‘yeniden doğuş’ partisinin lideri. Geçen ekim ayında yapılan hür seçimleri yüzde 41 oy alarak kazanan Ennahta’nın lideri olarak Tunus’un perde arkasındaki güçlü adamı o.
Ve Raşid Gannuşi de 10 yıl hapis yatmış, 20 küsur yılını Londra’da sürgünde geçirmiş...
Siyasette İslami gelenekten geliyor. Kökleri Mısır’daki Müslüman Kardeşler’e uzanıyor.
Ve sürgün, Gannuşi’yi de etkiliyor.
“İslami harekete demokrasiyi” Raşid Gannuşi’nin getirdiği bugün yaygın kabul görüyor.
Arap dünyasında devrimci dalgalanmaları başlatan Tunus’taki Yasemin Devrimi’nin ruhunu da inançla demokrasinin birlikte oluşturduğuna, dinle demokrasinin bağdaştığına inanılıyor.
Bu konu, Cumhurbaşkanı Gül’le Ankara’dan Tunus’a uçarken de açıldı.
Gül, Gannuşi’yi epey eskiden tanıyor. 28 Şubat döneminde Raşid Gannuşi’nin Londra’danİstanbul’a geldiğini ve basında hiç de iyi muamele görmediğini anlattı.
Özetle dedi ki Gül:
“Demokrasi ve İslam... Temel hak ve özgürlüklerle inançlar, din ve devlet... Kadının yeri... Bütün bunlar İslam ülkelerinde zor konulardır. Gannuşi bütün bu meselelerin üzerine büyük bir özgüvenle gitmiş, çağdaş hayat tarzıyla demokrasiyi bağdaştırma çabası içinde olmuştur. Bir filozof, bir entelektüel olarak başarılıdır. Bu yüzden de Arap baharının, Arap âlemindeki devrimci dalgaların Tunus’tan başlaması bir tesadüf değildir. Bugün serbest seçimlerle gelen bir meclisi, bir hükümeti, başbakanı, cumhurbaşkanı var Tunus’un. Bir koalisyon hükümetiyle, uzlaşma içinde bir geçiş dönemi yaşanıyor ülkede. Bu arada çoğulculuğu öngören bir anayasa taslağı da hazırlanmış durumda...”
Kartaca Sarayı’nda dün öğle vakti cumhurbaşkanları Gül’le Marzouki’nin ortak basın toplantısını izlerken gözüm önce sarayın rengârenk cafcafına, abartılı süslerine, tavandan sarkan kubbe şeklindeki dev kristal avizelere takılıyor. Eski rejim herhalde diyorum kendi kendime...
Cumhurbaşkanlarının konuştukları yerin arkasında yazıyor:
Nizam, hürriyet, adalet...
Tunus’ta eski rejim, otoriter laiklik dahil çok şeyini aldığı Fransa’nın ihtilal sloganı takılıyor aklıma:
Hürriyet, müsavat, uhuvvet!
İki cumhurbaşkanı, basın toplantısında sözü Suriye’ye getiriyorlar.
Gül’ün sözleri şöyle:
“Hiçbir rejim, hele bu çağda, hele Akdeniz’in kıyısında zulümle, baskıyla varlığını sürdüremez. Halkın meşru taleplerine karşı orduyu kullanarak zulüm yapmak, sorunu ister istemez uluslararası bir hale getiriyor.”
Marzouki:
“Yabancı güçlerin dış müdahalesine karşıyız. Bizim esas korkumuz, Suriye’de daha çok kan dökülmesidir. Muhalefete dıştan silah yardımı ve dış müdahale daha çok kan demektir. Onun için fazla adil olmasa da, ‘Yemen çözümü’nden yanayız. Beşar Esad’ın bir an önce çekip Suriye’den gitmesi yani... Bu arada Arap müdahale gücü kurulursa katkıda bulunuruz.”
Gül:
“Bölge dışındaki güçlerin Suriye’ye müdahalesini sakıncalı buluyoruz. Sorunu bölgenin kendisinin çözmesinden yanayız.”
Tunus Cumhurbaşkanı:
“Suriye konusunda ülkelerimizin görüşleri yüzde yüz aynı. Çözüm, dış müdahalesiz siyasi çözüm olmalı...”
Suriye, burnumuzun dibi!
N’olacak, kan nasıl duracak, Tunus’taki, Libya’daki, Mısır’dakiler gibi, yanı başımızdaki rezil Baas diktası da nasıl tarihin çöplüğüne atılacak?..
Yarın Tunus’tan üçüncü yazı.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024