Hasan CEMAL
Suriye konusunda ‘macera’dan uzak durmak ve uluslararası toplumla uyumlu davranmak, içeride de ‘evimizi tertipli’ tutmak zorundayız. ‘Evin içi’ çok önemli. Hem iyi gitmekte olan ekonomiye, hem de netameli olan demokrasi ve Kürt sorunlarına itina etmek şart.
Önümdeki kâğıda not düşüyorum: Suriye: Bir ülkenin ordusu, bir yıl içinde o ülkenin tüm şehirlerini bombalamışsa, bir yılda o ülkenin 9 bin vatandaşını öldürmüşse, o ülkenin rejimi daha ne kadar ayakta kalabilir ki?
Mazlumla zalim...
Aynı kaba konabilir mi?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, danışmanları ve gazeteciler bir masanın etrafında Suriye‘yi konuşuyoruz geçen cuma günü.
Yorgun yüzler!
Nasıl olmasın ki?
Bütün oynak dengelerin bıçak sırtında her an oynaştıkları bir bölgede, gittikçe parlayan bir yangının kıyısında, Türkiye’nin dış politikasını duvara toslatmadan, Türkiye’yi maceralardan sakınarak ve birden çok ipte oynayarak cambazlık yapıyorlar.
İşleri hakikaten zor dış politika kurmaylarının. Ama steril bir Avrupa ülkesinde diplomat olmaktan çok daha zevkli değil mi, Türkiye’de diplomat olmak...
Peki, akan kan nasıl duracak?
Ateşkes kalıcı olabilecek mi?
Esad’dan kurtulacak mı Suriye?
Annan planı işe yarayacak mı?
Davutoğlu’nun önüne bir not konuyor: Suriye’de, cuma namazı çıkışında 31 farklı yerde gösteri yapılıyor, havaya ateş açıldığı söyleniyor ama 11 ölü...
Dışişleri Bakanı Davutoğlu daha çok yazılmaması kaydıyla konuşuyor.
Bir sözünü not ediyorum:
“Bir deprem yaşıyoruz bölgede, çok kritik bir süreçten geçiyoruz.”
Bir sözü de şu Davutoğlu’nun:
“Tarihin akışında doğru yerde durmak!”
Suriye’de Beşar Esad’ın doğru yerde durmadığı çok açık. Bu yüzden devrilmeye mahkûm. Ama zaman kazanma çabasında. Zaman kazandıkça da kan gölü derinleşiyor.
Maalesef zaman kazanabiliyor.
Nedenlerine gelince...
Amerika’da yaklaşan başkanlık seçimi, Rusya’yla Çin ve İran’ın kendi çıkarları, İsrail’in alternatif korkusu, Arap dünyasındaki yakın geleceğe dönük tereddütler, Şam’da tarihin akışına ters düşen kanlı Baas diktasının ömrünü uzatıyor.
Türkiye haklı olarak tedirgin.
1991’deki Körfez Savaşı’nda 500 bin Iraklı Kürt Türkiye sınırına dayanmıştı.
Yine böyle büyük bir insanlık trajedisi ile karşı karşıya kalabilir Türkiye. Suriye’yle 900 kilometrelik sınırımız var; bir milyon kişi bir anda kapımızı çalabilir.
Not ediyorum:
“Türkiye her ihtimale karşı hazırlıklı!”
Suriye’ye girmek de dahil mi buna? Her ihtimale karşı hazırlıklı olmak bunu içeriyor olsa da, müdahale en son çare olarak gündemde tutuluyor.
Anlaşılan o ki, Türkiye kesinlikle tek başına kalmak istemiyor Suriye’yle; sonuna kadar uluslararası toplumla birlikte oynamaktan yana.
Doğru olan da bu.
Ayrıca, Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahaleye teşne bir ülke gibi gösterilmesinden fena halde rahatsız Ankara. Bu havanın bazı dış odaklarca kasıtlı olarak pompalandığını düşünüyor ve bu açıdan haklı argümanları var.
‘Ateşin sıcaklığı’nı en çok hisseden ve daha çok hissedebilecek olan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bu yüzden, Suriye’deki yangını kontrol altına alıp zamanla söndürmek ve Beşar Esad’la rejiminden kurtulmak, Türkiye için bugün bir numaralı konu...
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu dinlerken aklıma takılıyor:
Türkiye elindeki kartları abartıyor mu?
Günlük deyişle:
Fazla mı şişiniyor?
Bu sorularda haklılık payı yok değil.
Soğuk Savaş dönemini, 1978’in Başbakanı Ecevit’i anımsıyorum. Amerika’ya posta koyup “Duvarın öbür tarafına atlamak”tan, yani blok değiştirmekten söz ettiği, içeride çok alkış aldığı bir dönemde, Batı Almanya’nın sosyal demokrat Başbakanı Helmut Schmidt Bonn’da nazikçe uyarmıştı Ecevit’i:
“Elinizdeki kartları abartmayın!”
Evet, bir deprem yaşanıyor bölgede. Çok kritik dönemden geçiliyor. Yangın var, daha da parlayabilir. Ve ateşin sıcaklığını en çok biz hissediyoruz.
Suriye kendini bir iç savaşın içinde bulabilir. Irak’ta Şiilerle Sünniler, Kürtler arasında gerginlik her geçen gün artıyor. İran’a İsrail vurabilir mi sorusu güncelliğini koruyor.
Türkiye böyle bir noktada!
Bölgemiz tımarhane!
Tarihin akışında doğru yerde durmaktan başka çaremiz yok. ‘Zamanın ruhu’nu yakalamak istiyorsak, bir yandan dışarıda maceralardan uzak durmak ve uluslararası toplumla mutlaka uyumlu davranmak, öte yandan içeride ‘evimizi tertipli, düzenli’ tutmak zorundayız.
Evin içi özellikle önemli.
Burada hem iyi gitmekte olan ekonomiye, hem de demokrasi ve Kürt sorunlarına itina etmek, özen göstermek var.
İyi pazarlar!
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024