Kurtuluş TAYİZ
Andıcın yeni müellifleri
9.11.2012
3463
Tansu Çiller’i dinlerken fark ettim; 28 Şubat darbesi bir şekilde herkesi etkiledi. Ve herkesin kendisine göre bir 28 Şubat algısı oluştu. Bu yüzden olsa gerek mikrofon uzatılan dönemin bütün siyasi aktörleri “darbenin asıl mağduru benim” diyor. Çiller de darbenin asıl hedefinin kendisi olduğunu düşünüyor. Bence bunda büyük bir yanlışlık yok; 28 Şubat’ta dönemin bütün siyasi aktörleri etkilendi, Meclis’e, siyasi partilere, medyaya, yargıya, üniversitelere, belediyelere, sivil toplum kuruluşlarına, okullara, ibadethanelere “balans” ayarı yapıldı. Bu nedenle de 28 Şubat, “postmodern darbe” olarak anılmayı daha çok hak ediyor.
Türkiye bugün o darbecileri yargılıyor, 28 Şubat’la ortaklık ettiği düşünülen isimlerle de siyasi olarak hesaplaşıyor. Ama 28 Şubat’ın karanlık ruhu hâlâ üzerimizde dolaşmaya devam ediyor. Bir taraftan 28 Şubatçılar yargılanırken, diğer taraftan 28 Şubatçıların siyasi literatüre kattığı andıç, güne uyarlanarak zengin yöntemlerle kullanılıyor. Eskiden andıçlama yapan gazetelerin ve yazarların yerini yenileri aldı; bunlar, aydınlara, gazetecilere, iktidarı eleştiren isimlere karşı “karakter suikastı” yapmaya devam ediyorlar.
28 Şubat’tan sonra iktidar değişti ama iktidarların andıçlama geleneği değişmedi. Ülkenin en önemli kurumlarından MİT,Taraf yöneticilerini, aydınları, gazetecileri sahte isimlerle kodlayıp “casusluk faaliyeti” gerekçesiyle takibe alabiliyor. MİT’in yasadışı dinleme skandalını soruşturmak için harekete geçen savcılık ise bugün hâlâ Başbakanlık’tan “izin” bekliyor.
28 Şubat andıcına benzer kopya andıçlar her gün bir yerden türeyip duruyor. Bunun son örneğiŞemdin Sakık oldu.
Ergenekon gibi çok önemli bir davada tanık olarak kabul edilen bu kişi, tanık olduğu olayları anlatmayı bir tarafa bırakıp ülkenin en saygın aydınlarına kara çalmaya girişti. Üstelik kahvehanelerde bile dile getirilemeyecek kadar büyük bir sorumsuzluk içinde konuştu. Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Cengiz Çandar, Hasan Cemal ve Mehmet Ali Birand gibi isimler, PKK’yla ilişkilendirildi.
Burada tarihî tesadüf andıçla adı özdeşleşen Şemdin Sakık’ın, yine büyük bir andıcın aktörü olması. Bir önceki andıçta ifadeleri kullanılan Sakık, bu kez, daha sahici bir aktör olarak ortaya çıktı. 28 Şubat’ta kullanıldığını sandığımız ifadelerini yalanlarcasına, aynı ifadelerin benzerini, bu kez yeni isimler katarak tekrarladı. Bunun neden kaynaklandığını tam olarak bilmek imkânsız; bir yönlendirme sonucu geliştiği açık. Hem Ergenekon’u itibarsızlaştırıp sulandırmaya yarıyor bu suçlamalar, hem de muhalif aydınları sindirmeye... Ama Sakık’ın bu kirli aktörlüğü üstlenmesi de önemli, belki de aşağılık bir “eksikliği” bugün tamamlama ihtiyacı duydu.
Her ne olursa olsun; dün askerler andıçlıyordu, bugün de siviller bunu yapıyor. Açık veya gizli fark etmiyor; 28 Şubat’tan günümüze çok şey değişti ama andıçlar görüldüğü gibi sürüyor. Bu galiba biraz da iktidarın doğasıyla alakalı; toplumu etkileme gücü olduğu düşünülen isimlerin desteğini kaybettiğinde iktidarlar, o isimleri gözden düşürmeye yöneliyorlar. Biraz kirli bir iş ve bu nedenle de bu işi en kirli olanlara havale ediyorlar.
Şemdin Sakık’ın ifade ve mektuplarında hedef gösterdiği isimlerin resimlerini poster yapıp basan gazetenin yaptığı iş “karakter suikastı”dır, “andıçlama” faaliyetidir.
Bu andıçlama faaliyetleri iktidarla ya da güvenlik bürokrasisi içindeki iktidar odaklarıyla bağlantılı olarak yürütülüyor. İsmi geçen aydınların bir kısmı doğrudan siyasal iktidar tarafından hedef gösterilmiştir, diğer bir kısmı ise devlet içindeki başka iktidar odakları tarafından işaret edilmiştir. Bu yüzden aydınlara yönelik bu andıçlardan iktidar sorumludur. Andıçlayanlar, zaten bu işi iktidara yaranmak için yapıyor veya iktidar uzantısı odaklarca organize ediliyorlar.
Neredeyse her konuşmasında aydınları hedef gösteren, gazetecileri tehdit eden Başbakan da, bunda sorumluluk sahibidir. Hükümet bunu gözardı edemez. Evet, 28 Şubat’tan bugüne Türkiye çok büyük bir değişim geçirdi, demokrasimiz adına sevindirici gelişmeler bunlar. Fakat bu değişen Türkiye’de övünemediğimiz tek şey, demokrasimizin içler acısı durumudur. Ekonomi büyüdü, siyasal istikrar sağlandı, darbelerle hesaplaşılıyor ama AKP hükümeti gittikçe otoriterleşiyor... Hükümet aleyhinde veya Başbakan’a karşı herhangi bir eleştiri hazmedilmiyor, dışlanıyor, “düşman” ilan ediliyor. Hükümete yakın gazetelerde sadece Başbakan’a yönelik eleştiri yapanlar aydınları, yazarları, gazetecileri gözden düşürmek, karalamak için kalem tutan köşeler çoğalıyor. Her gün bu köşelerde küçük küçük andıçlar yapılıyor. Buralarda dalkavuk orduları türedi, sadece iktidarı övmekle geçinen bir sınıf oluştu. Başbakan iktidarını bunlarla mı koruyacak? AKP parlak bir siyasi geçmişi, andıçlarla gölgelememeli. Buna tenezzül etmemeli. Yoksa çok yazık olur. Tarih büyük başarıları nispeten küçük hatalara kurban edebilir. Unutmamalı.
[email protected]
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019