Kurtuluş TAYİZ
Güneydoğu'da neler oluyor? PKK yeniden şiddete mi dönüyor? Çözüm süreci tehlikede mi? Son günlerin merak uyandıran soruları bunlar. İsterseniz ilk sorudan başlayalım.
Bir süredir görece sakin bir gidişatın ardından, Güneydoğu'da son günlerde sıra dışı gelişmeler söz konusu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan çok sayıda anne, küçük yaşta dağa çıkarılan çocuklarının eve dönmesi için oturma eylemi başlattı. Birkaç ailenin başlattığı eylem, iki hafta geçtikten sonra ancak medyada hak ettiği yeri buldu. Değişik illerden gelen yeni annelerin katılımıyla da eylem giderek büyüyor. BDP'nin duyarlılık göstermemesi üzerine annelerin eylemi yayılarak PKK'ya karşı sivil bir kampanyaya dönüştü. Geç de olsa BDP'li Selahattin Demirtaş'ın ailelerle buluşması önemliydi. Bu görüşmeden sonra anneler, somut bir gelişme yaşanması durumunda 1 Haziran Dünya Çocuk Günü'nde eylemi sonlandırmayı düşünüyor; gelişme yaşanmaması halinde ise eylemlerine devam etme kararlılığındalar.
BDP ve PKK çevreleri, çocuklarını geri isteyen annelerin eylemini hükümetin "kışkırtması" olarak niteliyor. Çocukların dağa çıkarılmasının sorumluluğunu da yine devlette buluyorlar. KCK, dün yayınladığı bir bildiriyle aileleri AK Parti binalarına yürümeye çağırdı. Eğer bir 'kışkırtma' söz konusu ise bunu hükümetin yaptığını söylemek zor; zira KCK'ya dağa çıkarılan çocukları serbest bırakması için en sert çağrıyı yapan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'dı. Gerek BDP'nin ve gerekse KCK'nın bu ailelerin talepleriyle ilgili takındığı tutum, ilk andan beri hatalı. Çözüm sürecinin yarattığı değişimi anlamaktan uzak bir yaklaşım. Bu yüzden de annelerin eylemi birkaç gün içinde sonlanacağına, giderek büyüyerek sivil bir kampanyaya dönüştü. Bunda BDP'li yöneticilerin zamanında devreye girememelerinin payı büyük. Annelerin muhatabı KCK veya HPG değil, BDP olmalıydı. Bugün dağa çıkarılan çocuklar kadar önemli bir sorun dağdakilerin neden hala evlerine dönemediğidir. Bir buçuk yılı bulan çözüm sürecinin nihai amacı da dağdakilerin silahsızlandırılıp eve dönüşünü sağlamaktı. Hükümetin ve KCK'nın bu konuda sorulara ve eleştirilere muhatap olması gerekir. Ama bölgedeki gelişmeler, çözüm sürecinin eve dönüş aşamasına geçmekten biraz uzak olduğunu gösteriyor. Güneydoğu'da hareketli günler yaşanıyor. Kamuoyu, son günlerdeki gelişmelere bakarak "PKK yeniden şiddete mi dönüyor" diye sormaya başladı. Diyarbakır'da son günlerde önemli bir PKK hareketliliğinin yaşandığı göz ardı edilemez. Özellikle son bir haftada yol kesme eylemleri arttı. Önceki gün de bir uzman çavuş kaçırıldı. Hüda-Par üyelerine yönelik saldırıların sayısında da bir artış var. Hüda-Par üyesi eski bir muhtar, aracında kurşunlanarak öldürüldü. Bazı illerde de sokaklar hareketlendi; gençler sokaklarda polisle çatışmaya başladı. Bu gelişmelere bakarak PKK'nın çözüm sürecini bozmaya çalıştığı değerlendirmeleri yapılıyor. Doğrusu kamuoyunda bu yönde yaygın bir kanaat var. Ben şiddetin son günlerde görünür boyutlarda artırılmasını iki nedene bağlıyorum. Birinci neden Kandil'in yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kendisi için bir fırsat olarak görmesi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin zorlu bir süreç olduğunu, Erdoğan'ın da önemli bir dönemeçten geçtiğini düşünerek varlıklarını hissettirmek, birtakım taleplerini bu arada kabul ettirmek istiyorlar. Şiddetin artırılmasının diğer bir nedeni de KCK'nın gündemi belirleme isteğiyle ilgili. Barış annelerinin başlattığı eylemler örgüt aleyhinde bir kampanyaya dönüştü. Dağa çıkarılan çocuklar nedeniyle KCK hedef haline geldi. KCK ise yol kesip asker kaçırarak, Hüda-Par gerginliğini tırmandırarak dikkatleri yeniden hükümetin üzerinde toplamaya çalışıyor. Çözüm sürecini bozacak nitelikte olmasa da bu tür şiddet olaylarının riskli ve tehlikeli olduğunu söylemek lazım. BDP, evlatlarını isteyen annelerle diyaloga geçip, çözüm üretmeli. Hüda-Par ile bir savaş en çok KCK'ya zarar verir; olası bir çatışma, Hüda-Par'ı bölgede ciddi bir alternatif haline getirir. Çözüm sürecinde hükümetle ilgili varsa sıkıntılar bunu siyasi yöntemlerle gündeme getirmeleri daha sağlıklı olur.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019