Kurtuluş TAYİZ
Siyaset, medya ve akademi çevrelerinde yeni bir siyasi dil kullanılmaya başlandı. Bu dili ilk kez 6-7-8 Ekim olayları sırasında kendini gösterdi; malum medya, PKK’nın 6-7 Ekim’de Güneydoğu’daki bazı şehirlerde başlattığı saldırıları “İki grup arasındaki çatışma” olarak sundu. PKK ve HDP’nin adının hiç geçmediği bu olaylarda öldürülen vatandaşlar “Hizbullah” üyesi ya da DAEŞ yandaşı olarak gösterildi. Medya, bölgedeki PKK cinayetlerini ya görmezden geldi ya da “failsiz ölümler” biçiminde duyurdu. Kamuoyu bu cinayetleri kimin, nasıl ve neden işlediğini ise hiç öğrenemedi. Merkez medya sık sık “Polisin açtığı ateş sonucu öldüğü iddia ediliyor” türünde haberlere yer verdi. Medyanın marifetiyle PKK’nın öldürdüğü siviller de devlete yüklendi. Böylece devletin sorumlu olduğu ölümlerin soruşturulması da bir şekilde karartılmış oldu. Diyarbakır’ın Çınar İlçesi’nde polis müdürlüğü ile lojmanlara gerçekleştirilen terör saldırısında ölen bebek, çocuk ve kadınlar da uzun süre “polis yakını” olarak verildi. Oysa “Polis yakını” denilen 5 aylık bir bebek ve şehit polisin eşiydi.
Bu dil siyaset, medya ve akademi çevrelerine o kadar çok sirayet etmiş ki, Çınar katliamı karşısında bile en iyileri ancak “çocuklar ölmesin”, “barış olsun” diyebildi; bebeklerin, çocukların, kadınların öldürüldüğü bir katliamın arkasındaki faile, özneye yüksek sesle bir suçlama getiremediler. Bazı gazeteciler “Lojman saldırısı da ne oluyor” eleştirisinin ötesine geçemedi; “PKK” ile “terör” ve “katliam” kelimelerini bir arada kullanmaktan imtina ettiler.
Bu aydın sınıfı, şimdi de PKK terörüne arka çıkan bildiriye attıkları imzayı “aydın tutumu” olarak pazarlamaya çalışıyor. Millet, teröre arka çıkan bu aydınlara devletten önce tepki gösterdi; kamuoyu, imzacı aydınlara cezayı, hukuk adamlarından önce ahlaki olarak kesti.
Savcıların devreye girerek terörü öven ve teşvik eden imzacı aydınları gözaltına alması ise bu havayı tersine çevirdi. İmzacı aydınları en sert eleştiren çevreler bile dün bu gelişmeyi olumlu karşılamadı. Ahlaki zeminde kaybeden aydınlar, gözaltına alınarak “mağduriyet” ile ödüllendirildi. Yargıya müdahale etmeye elbette kimsenin hakkı yok. Neyin soruşturma konu yapılacağına, neyin yapılmayacağına siyasetçiler, gazeteciler veya akademisyenler karar veremez. Bu karar savcı ve yargıçların yetkisinde. Ancak yargı daha özenli davranamaz mıydı? Milletin tepelediği imzacıları gözaltına aldırtarak yeniden “itibar” kazanmaları sağlandı. Batı’nın bile ilk kez Türkiye’nin terörle mücadelesine bu kadar destek olduğu dönemde yargının sansasyonel hareketlerden kaçınması, daha özenli hareket etmesi gerekirdi.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019