Kurtuluş TAYİZ
Türk dış politikası maalesef –yakın zamana kadar- başına gelen pek çok musibeti kendi eliyle hazırladı. ABD’nin Atlantik ötesinden buraya, yani Suriye’ye niçin geldiği, yanı başımızda ne yapmaya çalıştığı ve bölgedeki hesaplarının ne olduğu, vakti zamanında doğru analiz edilmedi. ABD ile PKK/PYD ilişkisi çözülemediği gibi DEAŞ’ın bölgede gördüğü işlev de anlaşılamadı. Bu da yetmezmiş gibi ABD’nin buraya gelirken yanında getirdiği argümanlar rasyonalize edilerek içeride millete pazarlandı.
Oysa ABD, Türkiye’nin geleceğini şekillendirmeye Suriye’den başlamıştı. Ankara bunu, güney sınırımızda başlayan kuşatma tamamlanma aşamasına geldiğinde ancak fark etti. Türkiye PKK, DEAŞ ve FETÖ’nün terör saldırılarından, HDP ve CHP’nin ise körüklediği siyasi kaos ortamından başını kaldırdığında etrafının çoktan kuşatıldığını gördü.
ABD’nin yanı başımızdaki operasyonlarını güle oynaya izlerken kendimizi bir anda varlık ve yokluk mücadelesi içinde bulduk. Ülkenin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü tehlike altına girmişti. Fırat Kalkanı operasyonu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi bıçak kemiğe dayandığında gerçekleşti.
Evet, Fırat Kalkanı harekâtı olmasaydı ABD, PYD ile Menbiç üzerinden Afrin ile bağlantı kurarak terör koridorunu tamamlayacak ve Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkisini kesmeyi başaracaktı. “Stratejik dostumuz” ABD, terör örgütünü bu ülkeye sınır komşusu yapacak ve Ankara’yı kendi evlatlarını katleden bu örgütü devlet olarak tanımaya zorlayacaktı.
Neyse ki Türkiye, kendi kazdığı kuyuya düşmekten son anda kurtuldu. Ankara, Suriye ve Irak’ta ABD’nin ihtiyaçları için değil, Türkiye’nin çıkarları için hareket etmeye başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PYD’ye yönelik gerçekleştirdiği etkili operasyona ilk tepkinin Beyaz Saray ve Şam’dan gelmesi aslında bölgede kimin kimle dost, kimin kimle düşman olduğunu da yeterince açıklıyor.
Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby’nin Ankara’yı PYD operasyonu konusunda “uyardığı” açıklaması son derece önemli. ABD Türkiye’yi açıkça PYD’ye operasyon yapmaması hususunda uyardı. Hatta bölgede “koordineli” hareket etmeye çağırdı. Ki bunun anlamı, koordine dışı hareketlere yönelik müdahalelerden sorumluluk kabul etmeyecekleridir. Kirby’nin sözleri kesinlikle Türkiye’ye karşı bir tehdit içeriyor.
Tabii Ankara, bölgede ABD’nin planları doğrultusunda hareket etseydi Beyaz Saray’dan hiçbir itiraz yükselmezdi. Ankara ister Suriye’ye, ister Irak’a girsin ABD desteğini hep arkasında bulurdu. Türkiye kendi kuyusunu kazmayı bırakınca, Beyaz Saray’dan tepki dolu açıklamalar gelmeye başladı. Peki Ankara, aba altından sopa gösteren Beyaz Saray’a boyun eğer mi? Bu saatten sonra Ankara’nın hiçbir güce boyun eğmesi düşünülemez. Türkiye’nin içe kapanma, savunma dönemi geride kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geleneksel Türk dış politikasının sınırlayıcılığından kurtulmak için devletin güvenlik anlayışında değişikliğe gitti. Bu adım devletin, ülkesini ve milletini koruma kararlılığının çok net bir göstergesi.
Türkiye, dış politikada artık Batı’nın ihtiyaçlarını gören bir ülke olmayacak, hele kendi kuyusunu kazan bir ülke hiç olmayacak.
Batı bu topraklar üzerinde ameliyata soyunurken kimse Ankara’nın kurbanlık bir koyun gibi sırasını beklemesini istemesin. O dönem geride kaldı artık.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019