Kurtuluş TAYİZ
Başbakan Erdoğan’ın siyasi temsilcisinin (MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve ekibinin) ikna edemediği PKK’yı, Kürt liderler Talabani ve Barzani ikna edebilir mi?
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye bakılırsa PKK ikna olmuş durumda. Sadece iki konuda endişe taşıyorlar: Silah bırakırlarsa eve mi yoksa hapse mi dönecekler, Türk hükümeti örgüt için af ilan edecek mi? Bir de Kürt kimliği yeni anayasada tanınacak mı?
Celal Talabani, bu sözlerle ikna sırasının Türk hükümetinde olduğunu söylemek istiyor.
PKK’nın talepleri sadece bu iki konudan ibaret olsaydı, sanırım çatışmalar yeniden başlamaz ve bu kadar çok kan da akmazdı. Zira devlet ve PKK arasındaki yapılan “Oslo Görüşmeleri”nde af ve Kürt kimliğinin tanınmasından da öte talepler masadaydı. Anayasa değişikliğinden Öcalan’ın serbest bırakılmasına ve özerkliğe kadar uzanan konu başlıkları müzakere ediliyordu. En önemlisi de Başbakan’ın siyasi temsilcisinin de dâhil olduğu bir ekip zaten örgütle masaya oturmuştu. Şu anki gibi arada Talabani veya Barzani gibi “aracı” aktörlere gerek kalmadan İmralı ve PKK muhatap alınmıştı.
O masayı değerlendirme basiretini gösteremeyen örgütün, ilişkiler “resmen” kesildikten ve ağır kayıplar verdikten sonra Talabani ve Barzani’nin girişimiyle “genel affa” ikna olması mümkün mü? Bence pek mümkün değil...
Talabani ve Barzani’nin silahları susturması için PKK’yı iyi niyetle ikna etmeye çalıştıklarından kuşkum yok. PKK’nın da “Silahları bırakırsak nereye döneceğiz, genel af ilan edilecek mi ve yeni anayasada Kürt kimliği resmen tanınacak mı” gibi şartları öne sürmesi muhtemel. Ne var ki PKK, bunlarla tatmin olacak bir örgüt değil; bu iki şart PKK’nın, Kürt liderleri sadece “idare etmeye” çalıştığını gösteriyor.
Mesud Barzani’nin Ankara ziyaretinin ardından Güneydoğu’da silahların sustuğu ve ellerin tetikten çekildiği de –en azından bu yazının yazıldığı saatlere kadar– bir gerçek. Geçen hafta PKK sözcüsü Ahmet Deniz’in bu konudaki açıklamalarını bu köşeye taşımıştım; örgüt resmen “eylemsizlik”, demiyor ve bu “suskunluğu” taktik gerekçelerle açıklıyor. İzlenimim, bu fiili tek taraflı ateşkes pozisyonun altında, Ankara’nın Barzani üzerinde oluşturduğu baskının yumuşatılmak istenmesi yatıyor. Buna İmralı ile müzakerelerin yeniden başlaması umudunu da ekleyebiliriz. Hükümetin askerî ve siyasi operasyonlarla kurduğu baskının örgütün yeni eylemlere yönelmesinde caydırıcı olduğu söylenebilir; fakat kanımca bu, temel bir etken değil.
Mesud Barzani’nin PKK üzerindeki etkisi azımsanmayacak düzeyde elbet. Ankara ziyaretinin ardından Barzani PKK’yı uzun süreli bir ateşkese ikna etmeye çalışıyor. Kürt liderlerin gündeme getirdiği “Ulusal Kongre” fikri de bununla bağlantılı. Barzani, Kürt siyasetçilerin biraraya geleceği geniş bir konferansta, PKK’yı “silahlı mücadeleyi” bırakmaya zorlayacak. Ancak doğrudan örgüt ile devlet ve ya devlet ile İmralı arasında bir uzlaşma olmadan, PKK’nın uzun süreli bir ateşkese ikna olması zor. Bence ne Talabani ne de Barzani kendi başlarına örgütü uzun süreli bir ateşkese veya silahları bırakmaya ikna edebilir.
PKK’nın zor kararı
Bu gelişmeler ve özellikle de Abdullah Öcalan’ın avukatlarına yönelik operasyon ve tutuklama kararı, Kürt siyasetini bir dönüm noktasına getirdi. PKK’nın bu operasyona ilk tepkisi “Stratejik bir savaşa doğru gidiyoruz” oldu. Şimdi bunun kararını verme eşiğindeler. Bu kez savaşın, daha öncekilerden farklı olacağını seziyorlar. Şu âna kadar geliştirdikleri şiddetin düzeyini daha fazla ne kadar tırmandırabilirler, ölçüp tartıyorlar. Savaş, PKK için “Ya herro ya merro” türünden bir intihar kararı olur. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki bütün diktatörlükleri deviren rüzgâr Türkleri ve Kürtleri de etkiliyor. PKK da ya demokratik siyaseti tercih edip değişim rüzgârını arkasına alarak nefes borularını temizleyecek, yeniden can bulacak ya da esnemeyerek o rüzgâr karşısında savrulacak ve belki de yıkılacak.
Kürt hareketinin gerçek gücü demokratik siyasetle ancak ortaya çıkabilir. Eğer Kürt tarafı bir zafer hayali kuruyorsa, bu da yine ancak politik bir zafer olabilir; silahla zafer elde etme şansı yok ve tarih böyle zaferlere kapılarını çoktan kapattı.
Elçiye zeval oldu...
Abdullah Öcalan’ın avukatları hakkında verilen tutuklama kararının ayrıntılarını henüz tam olarak bilemesek de suçlama malum; İmralı ile Kandil arasında kuryelik yapma...
Avukatlara haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bunu için MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile PKK yöneticileri arasında geçen şu diyalogları yeniden hatırlatma gereği duyuyorum:
“Sabri Ok: Bugün için size kısa bir şey hazırlasak nasıl olabilir.
Afet Güneş: Yani götürmeye çalışırız ama dediğim gibi altı buçuğa kadar yetiştirebilirseniz. Ama ne olur on beş sayfa yazmayın gözünüzü seveyim niçin söylüyorum.
Sabri Ok: Yok biz kısa yazacağız.
Afet Güneş: Hakikaten kısa yazmayı hiç bilmiyorsunuz
Sabri Ok: Doğru (Gülüşmeler)
Afet Güneş: Nasıl bir şey oluyor biliyor musunuz. Bakın çok samimi söylüyorum sıkıntıyı içeri giriyoruz konuşmuyoruz; biz sana bilmem ne getirdik falan demiyoruz al şunu içinden oku diyoruz. Çünkü bu kadar da deklare etmek istemiyoruz. Açıkçası adam bir başlıyor zaten o da böyle sindire sindire okuma derdine oturuyor bir buçuk saat okuyor. Biz de mutfak kadar bir yerin içerisinde boş boş oturuyoruz. O okuyor biz oturuyoruz.
Artık bir buçuk saatin sonunda zaten üstünde çok da tartışma yapmak istemiyoruz. Şimdi sen çevir arkasını diyoruz ne diyeceksen de diyoruz. Onunda yazması maşallah bir yarım saat kırk beş dakika sürüyor. Ona da yalvarıyoruz ne olur kısa yaz diye. Devlet size çok büyük bir fırsat yaratmış durumda. Sizin karşılıklı olarak birbirinizle iletişim sağlamanızı dolaylı dahi olsa fikirlerinizi birbirinize yansıtmanızı yazışmanızı çizişmenizi onlar üzerinden karşılıklı görüş teatilerinde bulunmanızı sağlıyor...”
Bence elçilere zeval oldu, ya sizce?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019