Kurtuluş TAYİZ
Hükümet sistemi değişikliğinin arifesinde Avrupa’da Türkiye karşıtı soğuk rüzgarların esmesi elbette manidar. Zira Türkiye, Avrupa ile bu yüzyılın başında kurduğu ilişkileri yeniden gözden geçiriyor. Ankara, Batı’ya sırtını dönmeden ama dizginlerini de Batı’ya teslim etmeden, yeni bir istikamete doğru yelken açtı. Batı ise bu geçiş sürecini sıcak karşılamadığı gibi türlü yöntemlerle de engellemeye çalışıyor. Avrupa’yla yaşanan krizin arkasında işte bu tarihî değişim süreci var.
Şüphesiz, bu geçiş süreci içeride ve dışarıda çok sancılı geçecek. Ancak bilinmeli ki Türkiye-Avrupa ilişkilerinin bu aşamaya gelmesi kaçınılmazdı. Bunun nedeni, Batı’nın Lozan’ı nihai bir antlaşma olarak değil geçici bir mola dönemi olarak görmesidir. Batı’nın “Şark sorunu” Osmanlı’nın dağılmasıyla birlikte ortadan kalkmadı; Batı’nın Türk- İslam varlığına yönelik düşmanca politikası, yeni kurulan Cumhuriyet döneminde de devam etti.
Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletlerinin amacı Osmanlı’yı, dolayısıyla Türk- İslam varlığını tümden tarihten silmekti. İstiklal Harbi’yle bu hedefine ulaşamayan Batı, Lozan ile yüzyıllık bir ara vermek zorunda kaldı. Osmanlı’nın “Hasta adama” dönüştürülme sürecinin aynısı, bu sürede Türkiye Cumhuriyeti’ne uygulanmaya başlandı. Avrupa’da son dönemlerde Türkiye’ye ilişkin yeniden “Hasta adam” nitelemelerinin yapılması bu gerçeği yansıtıyor.
PKK’nın ortaya çıkarılıp palazlandırılması, Ortadoğu’da güçlendirilmesi; PYD’nin silah ve eğitim desteğiyle Türkiye’ye karşı düzenli ordu haline getirilmesi; içeride HDP ve CHP’nin desteklenmesi, Alevilik üzerinden mezhep ayrılığının körüklenmesi; FETÖ aracılığıyla merkezi otoriteyi çökertip ülkenin işgale açık hale getirilmesi girişimi; tüm bu hadiseler, Batı’nın Türkiye’ye ilişkin büyük planının parçası olarak tezahür etti.
Batılılaşma hevesiyle Avrupa Birliği kapısında zaman tüketen Türkiye, bu gerçeğe maalesef uzun süre gözlerini kapattı. Bugüne kadar hiçbir hükümet Batı’ya toz kondurmadığı gibi makul eleştiriler dahi sert biçimde bastırıldı. Ancak, devletin varlığının, ülkenin bütünlüğünün tehdit altında olduğu ve Batı’nın yüzyıl önce olduğu gibi yine yanı başımıza sinsi sinsi sokulduğu gerçeğiyle yüz yüze gelince, Avrupa’yla ilişkiler de sorgulanmaya başlandı. Bu sorgulayış haklı bir gerekçeye dayanıyor ki o da şudur: Türkiye Cumhuriyeti’nin iki temel düşmanı olarak görünen FETÖ ve PKK’nın, bunlara bağlı siyasi güçlerin arkasında Batı’nın olduğu tüm çıplaklığıyla artık anlaşıldı.
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin sarsıldığı ve kendine geldiği kritik bir dönemeç oldu. Ülkenin beka sorununa çözüm yolu olarak ise hükümet sistemi değişikliği öne çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Maskeli balo bitti” tespitinin arkasında bu gelişmeler yatıyor. Avrupa’nın genelinde, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi Türk düşmanlığı sokaklara taştı. Türkiye’ye karşı gizli planlar, taşeron örgütler işe yaramayınca Avrupa, gerçek yüzüyle bilfiil karşımıza dikildi.
Şimdi de Türkiye’nin, AB’yle olan ilişkilerini kesmekle tehdit ediyorlar.
Osmanlı’yı daha bu yüzyılın başında paramparça eden Batı’nın, Türkiye’yi kendi içine alarak ekonomik ve siyasi olarak güçlendirmesi zaten kocaman bir yalandan ibaretti. Ne yazık ki bu yalanı ve aldatmacayı Türkiye daha yeni yeni kavrıyor.
Bu gerçeklerin ışığında bakıldığında 16 Nisan’da sadece yeni bir hükümet sistemi oylanmayacak, aynı zamanda Avrupa ile olan ilişkiler de oylanacak. Avrupa’da yaşanan Türk düşmanlığını yansıtan görüntülerden sonra millet sandığa, Batı vesayetine son verme kararlılığıyla da gidecek. Yalnızca içerideki vesayet odakları değil, dış vesayet odakları da büyük ihtimalle 16 Nisan’da kaybedecek.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019