Kurtuluş TAYİZ
Kürt lider Mesud Barzani’nin BDP heyetiyle Erbil’de biraraya geldiği konferansta PKK’nın iyi niyet gösterip silahlı mücadeleyi durdurmasını ve sorunun çözümü için siyaset ve diyalog yolunu tercih ettiğini göstermesi gerektiğini söylemesi, Türkiyeli Kürt siyasetçiler arasında sessiz bir onayla karşılandı. Barzani’yi dinleyen Kürt siyasetçilerin yüksek sesle itiraz edebilmeleri zaten pek mümkün değildi; onlar da çağın artık silahlı mücadele gibi demokratik olmayan mücadele biçimlerine kapılarını kapattığını biliyorlar. Türkiye’nin, Ortadoğu’nun ve dünyanın durumu ortada; silah Kürt davasına sadece ve sadece zarar veriyor.
Bu gerçeği kabule yanaşmayan doğrusu bir tek PKK kaldı. Geçen temmuzda başlattıkları kanlı “devrimci halk savaşı”, başta kendileri olmak üzere Kürt halkına ve bütün Türkiye’ye büyük acılar yaşattı. Üstelik, demokratik siyaset şansları varken bunu yaptılar; devletle oturdukları müzakere masasını devirip silaha sarıldılar. Sonuç: yüzlerce can toprağa düştü, binlerce Kürt siyasetçi zindanlara atıldı, Öcalan İmralı’da tecrit altında, PKK siyasi prestijini yitirdi, psikolojik üstünlüğünü kaybetti, gururu kırıldı, başlattığı devrimci halk savaşının üç ayda sonu geldi...
PKK, siyasallaşarak elde edebileceği büyük bir zafer şansını “devrimci halk savaşına” sarılarak kaybetti. Örgüt, kendisini destekleyen Kürtlere de aynı “yenilgi” duygusunu yaşattı. Haziran seçimlerinden başarıyla çıkan Kürt siyasi hareketi, bugün, dağılmış durumda. Kürt sorununun çözümünde ne kendi tabanları ne de Batı kamuoyu Kürt siyasetçilere güveniyor. BDP Meclis’teki siyasal ağırlığını gittikçe yitiriyor.
Bu durumda olmalarının nedeni siyaseti bırakıp “devrimci halk savaşı”na soyunmaları. “Devrimci halk savaşı”nın görünürdeki amacı PKK’ya özerklik, Öcalan’a özgürlük sağlanmasıydı. Ancak bunun tek oluru silahtan değil, yine demokratik siyasetten geçiyordu. Bu, su kadar berrak bir gerçekti. Kürt hareketi bunun farkında değil miydi?
Haziran seçimlerinden hemen sonra örgütün ve Kürt siyasi hareketi içindeki bir kliğin “savaş”, “savaş” illa da “savaş” diye neden tutturduklarını bir türlü anlayamadık. Haklı olarak hükümetin kendilerini “oyaladığından” şikâyet ettiler. Ama bu savaşın gerekçesi olabilir mi? Kürdistan kaçıyor muydu? 1999-2005 arasında örgüt tek bir kurşun sıkmadan Kuzey Irak’taki kamplarda rahatça faaliyet gösterdi. Beş-altı yılda PKK zayıflamadı, yok olmadı, aksine bu süreçten güçlenerek çıktı. Güneydoğu’daki belediyelerin yönetimi o dönemde Kürt siyasetine geçti. Üstelik devlet o yıllarda örgütle masaya da oturmadı. Yani 1999- 2005 arasında bu kadar sabır gösteren örgüt, neden “Kürtlerin tarihteki en büyük anlaşmasının imzalandığı” günlerde acele edip, “devrimci halk savaşı” başlattı?
Bu çıkışları ile özerk bölge mi elde ettiler, yoksa Öcalan’a özgürlük mü kazandılar? Silah, Kürt hareketine neyi kazandırdı bu arada, kimsenin göremediği, anlayamadığı? O halde “devrimci halk savaşı”nın gerçek amacının ne özerklik ne de Öcalan’a özgürlük olduğu ortaya çıkıyor. Sanırım “devrimci halk savaşı”nı başlatmanın gizlenen yegâne amacı AKP’yi zayıflatmaktı. PKK’nın birinci önceliği AKP hükümetini zayıflatma, düşürme hesabı oldu. Bu durumu Kürt davasının çıkarlarıyla izah edebileceklerini ise hiç sanmıyorum. Başbakan’ın özel temsilcisini göndererek görüştüğü PKK, Türk tarafına “Size açık çek, imzamızı atıyoruz, üstünü istediğiniz gibi doldurun” deseydi bile “zafer” için yeterdi. O masada sağlanacak en kötü uzlaşma, Kürt tarafının zaferi olarak tarihe geçecekti. Ben Öcalan’ın uzlaşmaya yakın olduğunu ancak PKK’nın bunu dinamitlediğini düşünüyorum.
Ankara ile İmralı, Kürt meselesinde tarihî bir anlaşmaya yaklaştığı aşamada, devlet içindeki bir grup ile PKK, süreci birlikte sabote etti.
Silahları konuşturmayı başardılar, çok kan akıttılar ama siyasi iktidarı zayıflatamadılar. PKK giriştiği bu “devrimci halk savaşı”ndan yenilerek çıktı. Barzani’nin sözleri, bu gerçeği tescil ediyor. Eğer örgüt, bu süreçten başarıyla çıksaydı, Barzani “Silahları bırakmazsanız sizinle aynı çatı altında biraraya gelmeyiz” diyemezdi.
Özet olarak “silah” yenilmiştir; Kürt siyasetçilerine düşen hissettikleri, hatta bildikleri bu hakikati örgüte de göstermek olmalı. Örgütle yeniden müzakere edilecekse -ki buna halen ihtiyaç var- şimdi tam zamanı. Nitekim Abdullah Öcalan’ın da Hikmet Fidan ile görüşme talebinde bulunduğu ve çözüm için yeni bir proje hazırladığı iddia ediliyor. Belki yaza kalmaz, silahları terk etme konusunda İmralı’da bir anlaşmaya varılır. Neden olmasın?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019