Levent Gültekin
Sabah akşam demokrasi, özgürlük, insan hakları, evrensel değerler, bağımsız yargı, bağımsız medya diyenlerin, ölümü üzerine Fidel Castro’ya düzdükleri övgüleri görmemiş olsaydım böyle bir yazıya ihtiyaç duymayacaktım.
Amacım Castro’yu yermek değil.
Emperyalizme kafa tutmuş, onların çarkına yem olmamış bir lidere, yenilmiş dünyanın çocukları olarak hepimiz duygusal bir yakınlık hissediyoruz.
İşte bu duygum beni Küba’ya kadar götürdü.
2.5 yıl önce önce dünyaya meydan okumuş bu liderin neler yaptığını, bu meydan okumanın ardından nasıl bir ülke yarattığını görmek için Küba’ya gittim.
Size uzun uzun Küba’yı anlatacak değilim.
Çünkü o günlerde “Küba’dan bildiriyorum!” başlıklı bir yazı yazmış, izlenimlerimi anlatmıştım.
Ülkede, Erdoğan’a muhalif olup; Castro, Chavez gibi sosyalist otoriter yönetim anlayışına sahip liderlerden büyük övgüyle bahseden, onları göklere çıkaran sözüm ona kimi solcu demokrat zevatın yaşadığı derin çelişkiye dikkat çekmek istiyorum.
Önce Küba’da yaşadığım bir olayı anlatayım, sonra esas meseleye geçeceğim.
Küba’da kaldığımız evden ayrılırken bize hizmet eden garsona, arkadaşım 100 dolar bahşiş verdi.
O çocuğun yüzünü görmeliydiniz.
“Niçin bu kadar şaşırdın?” diye sordum “Ben doktorum, aylık 20 dolar maaş alıyorum. Akşamları buraya gelip size hizmet ediyorum. Ay sonunda 30 dolar da buradan alıyorum, 100 dolar benim için çok büyük rakam” dedi.
Ülkedeki yoksulluğun boyutunu görüp ve bu çocuğun söylediğini duyunca “Eşitliği yoksullukta sağlamışlar” demiştim.
Neyse dediğim gibi sosyal medyada aklı başında görünen insanların Castro’yu göklere çıkaran, onu kutsayan mesajlarını görmeseydim belki ben de yanlışlarıyla, doğrularıyla tarihe adını yazdırmış bu lidere bir kaç güzel cümle eder konuyu kapatırdım.
Fakat ülkemizdeki “bizden olanı” kayırma hastalığından, aklı değil duyguyu ön plana koyan bu yaklaşımlardan artık tiksinti geldi.
Bu ülkenin niçin iflah olmadığının, olmayacağının bir kez daha görülmesi için yaşadığımız bu sefalete neden olan hastalığın kaynağına dikkat çekmek için yazıyorum bu konuyu.
Castro için söylenecek elbette çok olumlu cümleler var. Ama yanlışlarına vurgu yapmadan sadece övmek bizi savunduğumuz değerleri önemsemez durumuna düşürüyor.
O nedenle sormak istiyorum:
Biz Erdoğan’ı niçin eleştiriyoruz? Demokrasiyi yok ettiği, özgürlükleri askıya aldığı, ifade özgürlüğünü kısıtladığı, bağımsız medyayı, bağımsız yargıyı ortadan kaldırdığı, dış politikada aklı selimi bir tarafa bırakıp dünya ile ilişkileri kesmeye çalıştığı için eleştirmiyor muyuz?
Bütün bunları yaptığı için kimileri Erdoğan’a diktatör demiyor mu?
Dış politikada diplomasiyi bir tarafa bırakıp, akılla değil duyguyla hareket etmesinin bu ülkeyi bir felakete sürükleyeceğini söylemiyor muyuz?
“Boyun eğmemek başka, hamasetle meydan okumak başka”demiyor muyuz? Bütün bunları yaptığı için Erdoğan’ı eleştirmiyor muyuz?
Peki Erdoğan’ın yaptığı neyi Castro geçmişte yapmadı?
Bağımsız medya mı bıraktı Küba’da? 3 gazete, 2 TV var hepsi devlet kontrolünde. TV, gazete açmak yasak Küba’da. Bağımsız yargı mı var? Özgürlük mü var? Muhaliflerine ifade özgürlüğü mü tanıdı?
İnsan hakları mı var? Gece gündüz Erdoğan’ın ensesinde boza pişirip “kopma, uzaklaşma” dediğimiz o evrensel değerlerin tek bir tanesi uygulanıyor mu Küba’da?
Erdoğan Twitter’ı iki saat kapatıyor diye diktatör ilan ediyoruz. Küba’da bırakın Twitter’ı bu çağda doğru düzgün internet bile yok. İnternete bağlanmak izne tabi. Evinde bilgisayar olanların oranı yüzde 3.
Türkiye’de demokrasi yok ediliyor diye Erdoğan’a kızıyor, eleştiriyoruz.
Peki Castro’nun ülkesinde demokrasi var mı?
Ne demokrasisi seçim bile yok. 50 yıldır ülkeyi kafasına göre yönetiyor.
Erdoğan damadını bakan yapınca bu hareketi yakışıksız, sakil bulduk.
“Bunu ancak diktatörler yapar” dedik. Peki 50 yıldır halka görüş sormadan ülke yönetmiş giderken de yerini kardeşine bırakmış bir lidere sırf ideolojik yakınlıktan dolayı hayranlık duymak, onu göklere çıkarmak entelektüel sefalet değilse nedir ki?
Bu anlayışa sahip bir lider özlemi mi çekiyorsunuz? O zaman Erdoğan’a niçin muhalifsiniz Allah aşkına? Niçin?
Bir Ak Partili “Castro’yu sevdiğinize göre Erdoğan’ı niçin sevmiyorsunuz?” diye sorsa ne cevap verirsiniz?
Anti-emperyalist olmak, dünyaya meydan okumak bir lideri sevmek, hayran olmak için yeterli gerekçeyse Erdoğan da meydan okuyor, herkese kafa tutuyor.
Böyle yaptığı için peki ona niye kızıyorsunuz?
“Ama Castro halkı için yaptı tüm bunları, halk da onu çok seviyor” diyorsunuz. Halk seviyor da olabilir. Fakat 50 yıldır seçim olmamış, baskının hüküm sürdüğü bir ülkede halkın ne düşündüğünü nereden biliyorsunuz?
Kaldı ki halkın takdiri yeterli bir veriyse, Erdoğan 14 yıldır girdiği bütün seçimlerde halkın desteğini almış.
Siz Chavez, Castro gibi liderlere hangi gerekçelerle hayransanız bu halk da aynı gerekçeyle Erdoğan’a hayran.
O zaman Erdoğan’a olan hayranlık niye zorunuza gidiyor? Niye burada halka hakaret edip duruyorsunuz? Bu durumda sizin onlardan ne farkınız kalıyor ki?
Amerika’nın kumar üssü haline gelmiş bir ülkeyi bu girdaptan kurtarmak için Castro belki de iyi niyetle bir devrim yaptı. Fakat Küba’yı çeşitli nedenlerle yaşanabilir bir ülke yapamadı. Bu başarısızlığını da 50 yıldır hamasetle, ideolojik kılıfla örtmeye çalıştı.
Bunun sonunda ülke adeta yok oldu. Yetişmiş insanları ülkeyi terk etti.
Yoksulluk o ülkeyi çürüttü. Tek bir değer bırakmadı.
“Ama emperyalistler Küba’ya ambargo uyguladı o yüzden böyle oldu” diyorsanız, Erdoğan’ı bahane eden Batı, yarın Türkiye’ye ambargo uyguladığında bunun suçunu da Batı’ya atarsınız. Öyle mi?
Gidin o çok hayran kaldığınız liderin ülkesindeki kadının durumuna, statüsüne bir bakın. İnsanlığınızdan utanırsınız.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları, eşitlik gibi değerlere dikkat etmeyip ilkelere göre değil, insanlarla kurduğunuz ideolojik yakınlığa göre hareket edebilirsiniz.
Bu yakışıksız durum sizin sorununuz.
Fakat hem böyle yapıp hem de bu halk bizi niçin duymuyor, bize niçin güvenmiyor, demokrasi, özgürlük diyoruz, bize niçin inanmıyor diye yakınmanız çok tuhaf.
Tarafgirlikle tutum belirlediğinizde toplum sizin esas derdinizin özgürlükler, demokrasi, insan hakları gibi değerler değil ideolojik bir saplantı olduğunu düşünüyor.
Böyle gördüğü için de bunca defosuna rağmen Erdoğan’ı terk etmiyor.
Eminim ki Castro’ya düzdüğünüz o övgüleri gören AK Partililer demokratlığınızın sahiciliğine gölge düşüren bu tavrınızdan sonra Erdoğan’a olan bağlılıklarını bir kez daha tazelemişlerdir.
Diğer taraftan başta ana muhalefet partisinin kimi mensupları olmak üzere “içerideki diktatörden” yakınanların bir kısmı da Castro’ya Atatürk’le ilgili olumlu sözlerinden dolayı hayranlık duyuyor.
Sevdiğimiz, beğendiğimiz birine övgü düzdüğü için yaptıklarına, ettiklerine bakmadan birine hayran olmak, onu göklere çıkarmak…
Ne korkunç bir aşağılık kompleksi, ne büyük bir sakillik.
Düşünce, akıl, değer yoksunluğu ve ilkesizlik her tarafı teslim almış.
Herkes hatasına, yanlışına rağmen kendinden gördüğüne sahip çıkacak, hayran olacaksa biz neyin mücadelesini veriyoruz ki?
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023