Levent Gültekin
İktidarın hali malum.
Ekonomi, eğitim, hukuk, medya, tarım… her alanda büyük bir başarısızlık sergilediler.
Toplumu kutuplaştırdılar.
Memleketin psikolojisini bozdular.
İnsanlar birbiriyle konuşamaz, selamlaşamaz hale geldi.
***
Muhalefetin hali malum.
Eski siyasetten kurtulamıyor.
Gençleri anlamıyor.
Yeni çağın imkanlarını ve gereklerini göremiyor.
İktidarı sarsacak, onu yanlıştan döndürecek bir strateji kuramıyor.
Muhalefet unsurları, birbirleriyle bile anlaşamıyor.
***
Böylece, ayrımcılıktan, kayırmacılıktan, çıkarcılıktan, yalancılıktan, adaletsizlikten, kabalıktan, kavgacılıktan, tembellikten, yoksulluktan… kurtulamıyoruz.
Türkiye her geçen gün yeni kayıplara uğruyor.
Gençlerimiz ölüyor, bilim insanlarımız hapse giriyor, çocuklarımız şiddete uğruyor; dışlanan, ötelenen insanlarımız intihar ediyor; sırf “Çocuklar ölmesin” dedi diye Ayşe öğretmen küçücük bebeğiyle hapse atılıyor, binbir trajedi, binbir acı içinde vicdanlarımız yaralı, çaresiz bekliyoruz…
***
Türkiye’de 7 milyondan fazla çocuk aç.
Türkiye’de üretim durmuş vaziyette.
Türkiye’nin dünyada itibarı kalmadı.
Türkiye’ye turist gelmiyor.
10 binlerce bilim insanı, işveren, sanatçı, yatırımcı… Türkiye’yi terk etti.
Çünkü bu ülkede denge yok, huzur yok, ağız tadı yok.
***
Ne var peki?
Ayrımcılık var. Öteleme, dışlama, baskı, şiddet, aşağılama, hukuksuzluk, alay etme, yalan var.
***
Ülkemiz elden gidiyor.
Buna acilen bir çare bulmalıyız.
Çünkü iktidar “İki ay sonra seçim var!” diyerek tüm milletin iki ayağını bir pabuca soktu.
Bu, Türkiye’ye saygısızlıktır.
Bu bir seçim değil.
Bu “Ben iktidarda kalayım da millet ne hali varsa görsün”demektir.
Bu fırsatçılıktır.
Bu, memleketi, milleti hiçe saymaktır…
***
Ülkemizi mevcut felaketlerden kurtarabilmek için…
Ayrımcılığı ortadan kaldırmak için…
Üreterek, hep birlikte dostça yaşayabilmek için elimizi taşın altına koyduk.
Biliyorsunuz, ben, cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyuyorum.
Derdim makam mevki değil.
Bu işi bir mesuliyet üstlenme olarak görüyorum.
Risk alıyorum.
Gözü dönmüş, kendi iktidarından başka şey düşünmeyen, paniğe kapılmış siyasetçilerin karşısına dikilmenin çok tehlikeli olduğunun farkındayım…
***
Peki, neden böyle bir işe kalkıştım?
“Şansımızı deneyelim, bakalım ne olur?” diye düşünmüyorum.
Aksine, kazanacağımızdan eminim.
Gençler kazanacak.
Alnının teriyle, bileğinin hakkıyla, emeğiyle, onuruyla yaşamak isteyenler kazanacak.
Hukuksuzluklara maruz kalanlar, vicdanı sızlayanlar kazanacak.
Bilim insanları, engelliler, öğretmenler, işçiler, sanatçılar, kadınlar, yoksullar, akademisyenler, çocuklarımız kazanacak.
Biz kazanacağız.
Çünkü güçlü olan haklı değildir. Haklı olan güçlüdür.
***
Neden aday oldum?
Uzun zamandır, ülkemizin kurtuluşu için kafa yoruyor, çalışmalar yürütüyorduk.
Uzmanlarla, bürokrat, siyasetçi, yatırımcılarla temas halindeydik.
Gençlerle, öğrencilerle çalışma grupları kurmuştuk.
Gazetecilerin, iletişimcilerin katıldığı toplantılar yapıyorduk.
Tek bir amacımız vardı: Ayrımcılığa son vermek.
“Onurlu Çıkış” adlı bir hareket yürütüyorduk.
Milletimizi Alevi, Sünni, dindar, laik, Türk, Kürt, biz – onlar… gibi ayrımları bir kenara bırakmaya çağırıyoruz.
“Hepimiz bu ülkenin evladıyız” diyoruz.
“Bir toplumun yarısı mutsuz olursa, diğer yarısı mutlu olamaz”diyoruz.
“Liyakat esastır, eşitlik esastır, hukuk esastır” diyoruz.
İstiyoruz ki herkes odasından çıksın, salona insin, selamlaşsın, konuşsun.
Çünkü, Türkiye hepimizin.
Memleketin sorunlarını çözmek ve ülkeyi omuzlamak için hepimizin katkısı şart.
Bu ülkenin bir tek evladını bile dışlayamaz, ondan vazgeçemeyiz.
Kimseye hakaret edemez, kimseyi hor göremeyiz.
Hep birlikte, barışçı bir anayasayla ve birbirimizin kıymetini bilerek yaşamalıyız…
***
Baskın seçim kararıyla birlikte, baktık gördük ki sahnede eski siyasetçiler var.
Aynı bölücü dil.
Aynı köhne üslup.
Aynı kabadayılık.
Aynı gerilik.
Aynı seviyesizlik…
***
Muhalefet de eski siyasi gruplaşmalardan kopamıyor.
Türkiye’yi bir bütün olarak göremiyor.
Kendi tabanı olarak gördüğü kesime hitap ediyor.
***
Benim önceliğim Türkiye’de ayrımcılığın tümüyle ortadan kalkması…
Süratle parlamenter sisteme geri dönülmesi…
Bunun için de herkesin bulunduğu bir masa kurulmasıdır.
Bunun için de bir bağımsız aday şart.
Ben, birleştirici bir bağımsız aday çıkmadığı için çıktım.
Partili adayların, mevcut “partili cumhurbaşkanı” sorununu çözme şansı yok.
Bu koşullarda kazanma ihtimali de yok.
Partili olmak, milletin tamamını değil, bir kesimini temsil etmek demek.
Böyle olunca da Erdoğan karşısında galibiyet elde etmek mümkün değil…
***
Peki, milletin çoğu, beni tanımıyor bile.
Hangi akla hizmet çıkıyorum?
Kime, neye güveniyorum?
Golyat’ı indirmek, Davut’un işidir.
Bizim bir Davut’a ihtiyacımız var.
Bu seçimde Davut’un rolünü üstlenmek istemezdim açıkçası…
Asıl isteğim bir kenara çekilmek, okumak ve yazmaktı.
Fakat öyle olmuyor.
Birinin çıkıp meydan okuması, doğruyu haykırması, direnmesi gerekiyor.
Ve… sıkı durun, size güveniyorum.
Bizzat size güveniyorum.
Biliyorum ki siz de Türkiye için endişeleniyorsunuz.
Biliyorum ki siz de çok yoruldunuz.
Yalanlardan bıktınız.
Baskılardan, hapislerden, ağız dalaşından, pahalılıktan, haksızlıklardan, yolsuzluklardan, cehaletten, rüküşlükten, zulümden usandınız.
Hep birlikte ülkemize sahip çıkacağız.
Alevi, Sünni omuz omuza mücadele edeceğiz.
Başörtülü başı açık yan yana şevkle, neşeyle çalışacağız.
Türk, Kürt en ufak bir ayrım yapmadan dostça yoldaşlık edeceğiz.
Bu toprağın türkülerini, marşlarını bir ağızdan söyleyeceğiz.
Biliyorum, eminim ki kalplerimiz bir.
Ellerimizi de birleştireceğiz.
Hemen, şimdi!
Bu bir kurtuluş mücadelesi güzel kardeşlerim.
Bu bir hayat memat meselesi aziz dostlarım.
Bu bizim son şansımız.
Aklınıza takılan…
Sizi duraksatan…
Umutsuzluğa sürükleyen…
Güvensizliğe iten…
Yılgınlığa yönelten…
Tüm sorunları aşacağız.
Ya-pa-bi-li-riz.
Yeter ki siz kendinize güvenin, ayağa kalkın.
Tekrar ediyorum: Haklı olan güçlüdür.
Davut’un Golyat’ı yenmesi mukadderdir.
Hepimiz birer Davut’uz.
Hepimiz bu ülkenin vazgeçilmez değerdeki evlatlarıyız.
Golyat’ın nasıl korktuğunu görüyorsunuz.
Golyat’ın nasıl boş konuştuğunu görüyorsunuz.
Golyat’ın nasıl zayıf düştüğünü görüyorsunuz.
Bu çirkinliğe, bu saçmalığa, bu seviyesizliğe hep birlikte son vereceğiz!
Kalbimizin derinliklerindeki arzuyu umuda, umudu eyleme dönüştürme zamanı.
Türkiye için, hepimiz için, onurumuz için çalışma zamanı.
Gelin, el verin, beraberce yurdumuzu kurtaralım.
Kendinize güvenin.
Ben, size güveniyorum.
Tüm kalbimle güveniyorum size.
***
Bundan sonra, Türkiye’yi dört dönmem, köşe bucak koşturmam gerekiyor.
Hepimizin harıl harıl çalışmamız gerekiyor.
Dolayısıyla yazı yazmaya devam edemeyeceğim.
Yıllardır yazdıklarımı okuyan, paylaşan, gönül bağı, duygu birliği kurduğumuz siz okurlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Bin yaşayın.
Diken ailesine, bana burada yazma imkanı verdiği için teşekkür ediyorum.
İlk fırsatta, sizinle yüz yüze görüşmeyi, omuz omuza yürümeyi, yan yana koşmayı diliyorum.
***
İş başa düştü.
Kolları sıvayın.
Bu işte beraberiz.
Ülkemizde bizim, hepimizin sesi yankılansın.
Bizim rüzgarımız essin.
Birlikte, ağız tadıyla, umutla, sevinçle yaşamaya başlayalım artık.
Haydi!
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023