Levent Gültekin
İYİ Parti kutuplaşmanın neden olduğu siyasi tıkanıklığı aşmak, yeni bir umut yaratmak veyahut umut olmak amacıyla kurulmuştu.
24 Haziran’da bu beklentiyi karşılayamadığı gibi ne yazık ki tam tersi bir işleve büründü.
İYİ Parti’li siyasetçiler belki farkında değiller ama yaptıklarıyla, benimsedikleri üslup ve yaklaşımla, siyasette var olmak için uyguladıkları politika ile iktidarın değirmenine su taşıyorlar.
Biliyorum çok ağır bir itham.
Ama ne yazık ki durum böyle.
Çünkü İYİ Parti’nin benimsediği politikalara, üsluba, yaklaşıma baktığımızda esasında yerinin CHP ile mecburen yaptıkları Millet İttifakı değil, Cumhur İttifakı olduğunu görüyoruz.
‘Mecburen’ diyorum çünkü 24 Haziran seçimlerinden sonra “CHP ile ittifak bize oy kaybettirdi” demişlerdi. Böyle düşünmelerine rağmen yerel seçimlerde ittifak arayışları biraz mecburiyetten kaynaklanıyor.
Anlayış olarak Cumhur İttifakı’na daha yakınlar. Çünkü bir çok konuda AK Parti ve MHP’ninkine benzer bir üslup ve yaklaşımla politika belirliyorlar.
Dış politikada, Kürt meselesinde, demokrasi anlayışlarında ve daha bir çok konuda Cumhur İttifakı ile neredeyse benzer reflekslere sahipler.
Hatta bazı konularda MHP ve AK Parti ile bir yarış içindeler.
İYİ Parti’nin bütün ülkeye zımnen söylediği bir söz var: Onlar samimi değil. Onların yaptıklarını biz daha iyi yaparız.
Elbette bazı küçük üslup ve yaklaşım farklılıkları var.
Ama birazcık dikkat edildiğinde İYİ Parti ile Cumhur İttifakını oluşturan partiler arasında temel politikalarda ve anlayışta bir fark olmadığını görülüyor.
Dediğim gibi “Politikalarımız aynı ama biz daha dürüstüz, biz daha samimiyiz, biz daha vatanseveriz” gibi ispatı mümkün olmayan argümanlarla iktidara muhalif olmak pek sağlıklı bir yaklaşım değil.
Zaten bütün amacını MHP’nin tabanını kendi partisine çekmeye indirgemiş bir partinin farklı bir politika benimsemesi de beklenemez.
Bu benzerlik 24 Haziran seçimlerinden sonra daha da belirgin hale geldi.
İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener kendisinden beklenmeyecek kadar keskin, kimlik siyasetini esas alan milliyetçi bir üsluba yöneldi.
Halbuki daha birleştirici, daha uzlaşmacı ve toplumun geniş kesimlerine hitap edecek politika izleyebilirdi.
Fakat ne yazık ki siyasette tutunma çabasının neden olduğu panikle en iyi tanıdıkları seçmen kitlesine yöneldiler.
Toplumun bütününü değil o seçmen kitlesini mutlu edecek politikalara yöneldiler.
Bu da onları MHP’nin kopyası haline getirdi.
Neyse asıl sorun İYİ Parti’nin MHP ve AK Parti ile benzerliği değil.
Daha doğrusu yazının konusu bu değil.
Dikkat çekmek istediğim esas konu başka.
İYİ Parti ile Cumhur İttifakı arasındaki bu benzerlik muhalefeti bloke eden, hatta bölen, parçalayan nihayetinde de iktidarın varlığını sürdürmesine yarayan bir işleve dönüştü.
Ne demek istiyorum?
Anlatayım.
Cumhur İttifakı’nın karşısındaki muhalif blok yaklaşık yüzde 40-50 bandında.
Bu blok bir araya geldiğinde ancak sonuç alıcı bir güç haline gelebilir.
Bir araya gelmeleri de yetmiyor AK Parti tabanında da oy almaları gerekiyor.
Fakat bırakın AK Parti tabanından oy almayı bir araya bile gelemiyorlar.
Mesele sadece partilerin bir araya gelmesi değil.
HDP ile İYİ Parti’nin bir araya gelip ittifak yapmasından bahsetmiyorum.
Mevcut siyasi atmosferde bunun gerçekçi bir talep olmadığını hepimiz biliyoruz.
Fakat belirlenecek doğru adaylarla toplumsal zeminde bu ittifak gerçekleştirilebilir.
İşte bu birlikteliğin önündeki en büyük engel haline geldi İYİ Parti.
Mesela cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP seçmeninin oyunu ve AK Parti tabanından da oy alabilecek bir adaya ihtiyaç vardı.
İYİ Parti “HDP ile bir oldular” görüntüsü vermemek için böyle bir adayın çıkarılmasına engel oldu.
CHP şöyle düşündü: Hem HDP tabanından hem de AK Parti tabanından oy alacak bir aday çıkardığımızda bundan rahatsız olan CHP seçmeni İYİ Parti’ye kayar.
İYİ Parti’ye oy kaybetme korkusu CHP’yi kendi içinden bir adaya yönelmeye mecbur etti.
Bu tercihin sonucunu hepimiz gördük.
Şimdi benzer bir açmaz belediye seçimlerine dönük aday belirlemede yaşanıyor.
Önemli görülen büyük şehirlerde muhalefetin kazanması için toplumun farklı sosyolojik kesimlerine hitap edecek adaylara ihtiyaç var.
Mesela İstanbul ve Ankara’da HDP seçmeninin de sıcak bakacağı ve az da olsa AK Parti seçmeninden de oy alabilecek adaylara ihtiyaç var.
Fakat İYİ Parti HDP seçmeninin oy verebileceği muhtemel adayları istemiyor.
Aynen cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi İYİ Parti’ye oy kaybetme endişesi CHP’yi yine kendi içine dönmeye mecbur ediyor.
Ve neticesinde herkes kendi tabanını koruyacağı bir adaya yönelmiş oluyor.
Böyle olunca da yüzde 50’ye yakın olan muhalif kesim birliktelik sağlayamadığı için bir güç haline gelemiyor.
Birlik olamadıkları için de seçimi kazanamıyorlar.
İYİ Partililer, parti olarak varlık gösterelim, seçmenimizi MHP’ye kaptırmayalım yaklaşımı ile sanırım iktidarın değirmenine su taşıdıklarının farkında değiller.
Kısaca tekrarlayayım: Muhalefetin İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirleri kazanması için yüzde 50 oy alması gerekiyor.
Bunun için de HDP seçmeninin oyuna ve AK Parti’den gelecek oylara ihtiyaç var.
Böyle olunca da adaylar bu dengeler hesap edilerek belirlenmeli.
CHP böyle bir adaya yöneldiğinde İYİ Parti bildik reflekslerle bu tür adaylara engel çıkarıyor.
Yani İYİ Parti muhalefet blokunun içinde ama MHP gibi davranıyor.
Neticesinde de muhalif kesim birlik olamadığı için bir güce dönüşemiyor.
Bundan en büyük kazancı da iktidar sağlıyor.
CHP de ne yazık ki İyi Parti’nin koyduğu bu blokajı etkisiz hale getirecek cesareti, kararlılığı gösteremiyor, bu engeli aşacak bir stratejiyi kuramıyor.
CHP’nin bu blokajı aşacak, toplumsal ittifakı sağlayacak cesareti ve kararlılığı göstermesi gerekiyor.
Diğer taraftan İYİ Partili yetkililer milliyetçi refleksle geliştirdikleri politikalarla iktidarın değirmenine su taşıdıklarının farkına varmalılar.
Muhalif kesimin toplumsal anlamda bütün olmasını engelleyici tavırlarıyla ülkeye kötülük yaptıklarını tez zamanda görmeliler.
Partiyi koruyalım, büyütelim derken bu seçimde de ülkeyi iktidara teslim ettiklerini en kısa sürede görmeliler.
Aksi takdirde sonuçları şimdiden belli olan bir seçime daha gidiyoruz.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023