Levent Gültekin
Hukuki bir gerekçe olmadan seçimlerin iptal edilmesi iktidara pahalıya patladı.
Toplumun adalet duygusuna dokunmanın faturası iktidar için ağır oldu.
Bu seçimde esas değerli olan İstanbul belediye başkanlığını muhalefetin kazanmış olması değil, yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa, uygulanan kaba kuvvete ve yalana, iftiraya, hakarete, toplumu birbirine düşman etmeye dayalı siyaset anlayışı karşısında toplumda oluşan birliktelik.
Gençler, kadınlar, çocuklar… toplumun farklı kesimlerinden oluşan milyonlar, eskimiş, köhnemiş bu siyaset anlayışına “Dur”dedi.
Bu seçim sonucunda ülke açısından birçok kazanım var elbette.
Bunların başında yaşanan değişimle topluma yayılan ferahlık duygusu…
Demokrasiye inancın yeniden canlanması…
Dijital çağda bütün medyayı kontrol altında tutmanın gerçekçi, anlamlı olmadığının yani işe yaramadığının ortaya çıkması…
Dahası iktidarın toplumu hiçe sayan dediğim dedik anlayışının sert bir kayaya çarpmış olması ve bu anlayıştan vazgeçmek zorunda olduklarını göstermesi hatta bunu iktidara dayatması çok önemli kazanımlar.
İktidar toplumdaki değişime ve bu değişimin doğurduğu ihtiyaçlara karşılık verecek anlayışı geliştiremediği için ülkeyi baskıyla, korkuyla dahası toplumu birbirine düşman ederek yönetmeye çalışıyordu.
Bunun için de her tarafı, her şeyi kontrol altında tutması gerekiyordu.
İstanbul seçimlerini bu derece büyük bir farkla kaybetmek korkuyla, baskıyla ülkeyi yönetmeyi bütünü ile imkansız hale getirdi.
Demokrasinin tıkanan damarları bu değişimle yeniden açılmaya başlayacak.
Bunun da kaçınılmaz olarak ülke yararına birçok sonucu olacak.
Evet iktidar açısından ağır bir hezimet var ortada.
Peki bundan sonra ne olacak?
İktidarın işi bundan sonra çok daha zor.
AK Parti kadrolarında ve tabanda uzun zamandır gidişattan duyulan bir rahatsızlık ve bu rahatsızlığın neden olduğu homurdanma vardı.
Erdoğan’ın seçimi iptal politikasının ağır bir hüsranla sonuçlanmış olması bu homurdanmayı muhtemelen daha da su yüzüne çıkaracak ve AK Parti’deki çözülmeyi daha da hızlandıracak.
Erdoğan’ın iktidarını sürdürmesi için yeni bir politikaya, yeni bir siyaset anlayışına, yeni bir kadroya ihtiyacı var.
AK Parti yani Erdoğan mevcut haliyle bunu kolay kolay yapabilecek durumda değil.
Çünkü rejim değişikliği ile tesis ettiği ‘tek adam‘ yönetim anlayışı buna fırsat vermiyor.
Böyle olduğu için de siyasetteki arayışlar, yeni oluşum çabaları kaçınılmaz olarak daha da hızlanacak.
Yani oluşan bu hava ile AK Parti’deki çözülme muhtemelen daha da hızlanacak.
Peki Erdoğan seçilen belediye başkanlarının çalışmasını engelleyebilir mi?
Deneyebilir.
Fakat bunun iktidara bir yarar sağlamayacağını görmesi hatta daha da ters tepme ihtimalini de hesaba katması gerekiyor.
Çünkü dijital imkanlar herkesin her şeyi kolayca görmesini, anlamasını sağlıyor.
Millet bir engel konulduğunu, belediye başkanlarının çalıştırılmadığını fark ettiğinde oluşacak tepki işleri Erdoğan açısından daha da içinden çıkılmaz bir hale sokabilir.
Bundan sonra AK Parti ya da Erdoğan için ne olacağından daha çok ülkeyi ilgilendiren asıl meselenin ‘Ne olmalı?’ kısmı olduğu kanaatindeyim.
Peki ne olmalı?
Burada asıl sorumluluk muhalefet partilerine hatta ülkenin gidişatından endişe duyan bütün toplum toplum kesimlerine düşüyor.
Kabul edelim ki iktidarın yaşadığı hezimetin esas nedeni muhalefetin başarısından çok iktidarın başarısızlığına, uyguladığı tahrip edici politikalara ve ülkenin içinde bulunduğu duruma bir tepkinin yansıması.
Bu tepkiyi iyi yöneten, ittifak kurarak güç haline getirip sağlıklı bir şekilde sandığa taşıyan parçalı bir muhalefet var.
Erdoğan’a ve onun politikalarına olan karşıtlığa dayalı ittifak değerler ittifakına dönüşmeli.
Çünkü Türkiye’nin gerçek bir demokrasiye, hukuka, eşitliğe, çoğulcu bir yönetim anlayışına geçmesi için asıl iş şimdi başlıyor.
Ülkenin eğitimde, ekonomide, tarımda, dış politikada; demokrasi, eşitlik, özgürlük, liyakat gibi temel değerlerin uygulanmasında onlarca yıla dayalı ciddi sorunları var.
Bu sorunların altından kalkabilmek için ‘biz ve onlar‘ ayrımını ortadan kaldıracak, toplumdaki değişime cevap verebilecek yenilikçi bir siyaset anlayışına bu siyaset anlayışını tesis edecek kadrolara, toplumun bütününü ülkenin restorasyonuna ortak edecek bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Elde edilen kazanımları bir partinin veyahut toplumun bir kesiminin kazanımı değil, ülkenin kazanımına dönüştürecek ve bunu bütün topluma hissettirecek bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Erdoğan karşıtlığı seçim kazanmaya yetebilir ama ülkeyi toparlamaya yetecek bir faktör değil.
Çünkü ülkenin restorasyonu için ciddi bir kadroya ve bu kadroyu oluşturtmak için toplumun bütün kesimlerini değerler ittifakında buluşturacak bir anlayışa ihtiyaç var.
Muhalefetin sadece sözde değil eylemde de bu yaklaşımı benimsediğini göstermesi gerekiyor.
Diğer taraftan mesele yüzde 51 alıp iktidarı devralmak da değil.
Çünkü sorunların çözümü için siyasetteki değişim yetmez toplumsal dönüşüme de ihtiyaç var.
Muhalefetin hatta ülkenin gidişatından endişe duyan bütün toplum kesimlerinin bu dönüşümü hızlandıracak bir üslubu benimsemesi ve bu yaklaşımı kararlılıkla, sürdürmesi gerekiyor.
Bir kesimi yenerek, sandıkta mağlup ederek, dışarıda bırakarak elde edilecek kazanımın ülkenin kazanımı olmayacağını görmek ve neticesinde de kimsenin kendini yenilmiş, dışlanmış hissetmeyeceği bir siyasi atmosfer oluşturma yükümlülüğü var.
Bu seçim sonucu ile beraber oluşan; umuda, cesarete dayalı bu olumlu hava ülkenin sıkıştığı girdaptan çıkış için büyük bir imkan.
Bu imkanı daha da büyütmek, gerçek anlamda bir çıkış yaratmak için başta muhalefet partileri olmak üzere hepimize büyük sorumluluk düşüyor.
Tekrar edeyim: Ülkedeki tahribat büyük. Ciddi sorunlarımız var. Bu sorunların üstesinden gelmek için evrensel değerlere dayalı toplumsal birlikteliğe ve bu birlikteliği daha da güçlendirecek siyaset anlayışına ve kadroya ihtiyaç var.
Bu seçim sonuçları bize gösterdi ki toplum buna hazır
Yapılması gereken tek şey toplumda giderek yaygınlaşan değerler ittifakını siyasette de etkin hale getirmek.
Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023