Mehmet TIRAŞ
Doksanlı yıllarda Kürtlerin yaşadığı bölgeler de meşru yollardan siyasi mücadele veren Kürtler, “faili meçhul cinayetlere” kurban gidiyordu…
Kürt sorununun askeri yöntemlerle,polisiye tedbirlerle çözülemeyeceğini;bu sorunun “siyasi olduğunu” dile getirdikleri için gazeteciler bombalanarak,yüksek rütbeli subaylar ve siyasiler peş peşe kaza süsü verilerek ortadan kaldırılıyordu.
Halbuki dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “Kürt sorununun çözümü “ üzerine barışçıl yönden çözüm arayış içindeydi.
Turgut Özal’ın ilk defa Gazeteci Cengiz Çandar aracılığı ile Irak Kürdistan bölgesel yöneticilerinden Mesut Barzani ve Celal Talabani ile görüşmesi;onlara Türk pasaportu vermesi ve PKK lideri Abdullah Öcalan ile dolaylı diyalog kurması ve PKK’ya silah bıraktırmak için çaba sarf ettiği bir süreçti.
Turgut Özal Güney Doğu da akan kanın durdurulması için “Kürt sorununu çözümü üzerine” bir plan oluşturmuştu.Çözüm planını ANAP’ı beraber kurduğu arkadaşlarından Milletvekili eski Bakan Adnan Kahveci icra ediyordu.Bu bağlamda Kahveci Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ile görüşüyordu.
Gazeteci Uğur Mumcu dahil ,Adnan Kahveci ve Orgeneral Eşref Bitlis’in bir araya geldikleri ve Kürt sorunu üzerinde konuştukları; Cumhurbaşkanı Özal’ın bir plan üzerinde çalıştıkları yazılıp çiziliyordu.
Zaten Cumhurbaşkanı Özal “Kürt sorunu” konusunda “Federasyon dahil” her görüş açıkça tartışılmalı diyordu.
Uğur Mumcu arabasına konulan bombayla öldürüldü...
Adnan Kahveci’nin şaibeli bir trafik kazasında yaşamını yitirdi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in TSK’ya ait bir uçağın garip bir şekilde düşmesi sonucu yaşamını kaybetti.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü üzerindeki şaibe de hiç dinmedi.
Bu kadar da tesadüf fazla değil mi?
Kürt sorunun çözümüne karşı olan devletin içine yerleşmiş “hukukun denetimine girmeyen karanlık güçlerin” devreye girdiği yaygın bir kanıydı.
1993 ve 1995 yıllarında bu ölümlerin fikri takibini yaparak tekrar hatırlayalım:
- 24 Ocak 1993 yılında Gazeteci Uğur Mumcu’nun arabasına yerleştirilen bir bomba ile Ankara’da evinin önünde havaya uçurularak katledilmesi…
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar Uğur Mumcu’nun eşine bu cinayetin üzerine gidemeyiz,duvardan çekeceğimiz bir tuğla ile duvar üzerimize yıkılır diyordu.
-Uğur Mumcu suikastından 12 gün sonra 5 Şubat 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yakın dostu kimilerine göre Özal’ın kuryesi olarak bilinen; eski Bakan Adnan Kahveci Ankara’dan İstanbul’a özel otomobili ile eşi ve iki çocuğu ile seyahat ederken; Gerede yakınlarında ters yola girerek karşıdan gelen bir araba ile çarpışma sonucu kendisi,eşi ve kızı birlikte anında ölmesi..
Kazanın nedeni olarak havanın çok sisli olduğundan Kahveci’nin ters yola girdiği raporu verilse de…
Adnan Kahveci’nin yakın dostu gazeteci müzisyen Zülfü Livaneli “kaza olduğuna inanmıyorum”; Adnan bu yolu avucunun içi gibi bilirdi, bende kendisiyle bu yolda seyahat ettim “ölümü şüpheli “diye açıklama yapmıştı.
Hatta yol bakımı nedeniyle levhanın ters yola Kahveci’yi yönlendirdikten sonra levhanın sonradan düzeltildiği, Kahveci’nin bilinçli olarak öldürüldüğü ve trafik kazası süsü verildiği iddiaları ortaya atıldı ama bir sonuç çıkmadı.
Adnan Kahveci 57 yıldır yurt dışında siyaset sürdüren yasaklı Türkiye Birleşik Komünist Partisinin (TBKP) yurt dışından ülkeye dönmesine aracılık eden;demokrat bir siyasetçi olması ve yasaklara karşı çıkması ile bilinen, “camicilerin ve kışlacıların ezberini bozan” bir politikacıydı.
-Adnan Kahveci’nin ölümünden 12 gün sonra 17 Şubat 1993 Tarihinde dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in de içinde olduğu; TSK’ya ait bir uçak ile Diyarbakır’a gitmek üzere havalanan uçağın, Yenimahalle’deki PTT işletme Merkezinin bahçesine düşmesi sonucu, 3 subay,bir astsubay ve bir PTT görevlisi ile orgeneral Eşref Bitlis hayatlarını kaybettiler.
Genelkurmay kaynakları Bitlis’in uçağının bir teknik arıza nedeniyle düştüğünü açıklamasıyla olay kapandı.
Ama…
-Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümünden iki ay sonra 17 Nisan 1993 Tarihinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani ölümü ve zehirlendiği iddiaları;bu kazaların ve bombalı suikastın devamı olarak tartışmalara konu olurken..
Kürt sorununu barışçıl yönden çözümü konusunda duyarlı olanlar arasında,peş peşe gelen ölümlerin bu kadar da tesadüf olamaz tartışmaları günlerce devam etti.
Bu tartışmaları doğrulayan cinayetler kaldığı yerden tekrar devam etmeye başladı.
- Orgeneral Eşref Bitlis’in ekibinden olan üst düzey iki subayın Diyarbakır ve Mardin’de görevlerinin başında öldürülmesi ile;Eşref Bitlis’in uçağının bir arıza nedeni düşmediği, sabotaj olduğu iddialarını güçlendiriyordu. Bu iddialar karşısında hiçbir yetkili kamuoyunu ve cinayete giden kişilerin yakınlarına tatmin edici bir açıklamada bulunamadılar.
-Orgeneral Eşref Bitlis’in ekibinden olan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı olan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın 22 Ekim 1993 tarihinde; Lice Asayiş Bölük Komutanlığı binası önünde vurularak öldürüldü.Yetkililer Bahtiyar Aydın’ın PKK tarafından öldürüldüğünü açıkladılar.
Bahtiyar Aydın’ı PKK öldürdü iddialarını çürüten itiraf mahkeme salonunda yankılandı...
“Yüksekova Çetesine yönelik soruşturma kapsamında sorgulanan bir çete üyesi verdiği ifade de, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın; JİTEM adına çalışan itirafçılar tarafından öldürüldüğünü iddia etti.”
Genelkurmay ise JİTEM iddialarının reddetmekte ve Aydın’ın PKK tarafından öldürüldüğünü savundu.
-Orgeneral Eşref Bitlis’in ekibinden olan Mardin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden,12 Ağustos 1995’te PKK ile girdiği bir çatışmada iki korumasıyla Özden’in alnından vurularak hayatını kaybettiği açıklandı.Cenazesi otopsi yapılmadan toprağa verildi.Albay Özden 1994 yılının Nisan ayında Mardin’e gitmiş, burada PKK ve JİTEM’in uyuşturucu ticaretini ortaya çıkartmış.1994 yılında resmi aracına kurulan pusudan sağ olarak kurtulmayı başarmıştı.
Bundan sonrasını Albay Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden’den dinleyelim:
“Albay Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden,eşinin ölümünü kuşkulu bulduğunu ifade etti.Ölüm raporuna göre Özden’in sol kaşının 6 santim üstünde bir kurşun deliği bulunmaktaydı.Eşi Tomris Özden ise cenaze töreninden önce eşinin cansız bedenine baktığında; alnında hiçbir kurşun yarasının olmadığını ve başının arka tarafı kan içinde olduğu için ensesinden vurulmuş olabileceğini, kameraların karşısında açıklıyordu.
Tomris Özden eşinin Mardin’de görev yaptığı sırada Veli Küçük ve ekibi tarafından JİTEM’e girmesi yönünde baskı yapıldığını öne sürdü.
Bir PKK itirafçısının Albay Rıdvan Özden’in çatışmada ölmediğini söylemesi ve askerlerinden birinin ”Komutanımızı yanındaki asker öldürdü” iddiası üzerine;Rıdvan Özden suikast dosyası 2009 yılında sivil savcılık tarafından yeniden açıldı ama bir arpa boyu yol alınamadı.”
Tomris Özden Rıdvan Köy yakmalarına karşıydı:
”Köy yakıyorlar ,yakmayın dedim dinlemediler,köyün içini boşlatmadan yaktılar ve 13 yaşında bir çocuk yanarak öldü.Rıdvan bu olaydan sonra çok kötü oldu.Tugay Komutanın adamları yaktılar beni de dinlemediler .Bu olaydan sonra DGM hepsini tutukladı ve Rıdvan’da İl Jandarma Alay Komutanı olarak görevi ihmalden yargılandı ama Rıdvan Mayıs 1995 Tarihinde berat etti.Rıdvan’ı Köy yakmalarını deşifre edecek diye öldürdüler.Rıdvan beni öldürecekler beş kuruş paramızda yok köydeki evi satarsın artık dedi bana.Rıdvan’a madalya vermediler.”
Tomris Özden bunları “Ben Öldüm Beni Sen Anlat:Savaşın Tanıkları Anlatıyor” isimli Kitaba 2006 yılında verdiği mülakatta dile getiriyor..
Bu ölümlerin hiç biri aydınlatılamadı ve dosyalar tozlu raflara kaldırıldı.
Toplum olarak “Kürt sorununu barışçıl yoldan siyaseten çözemediğimiz sürece..”
Doksanlı yıllardaki olaylar ve katliamların benzerleri değişmez kaderimiz olacak.
Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025