Melih ALTINOK
Bir siyasi partide, dernekte hatta yan yana gelişlerinin nedeni aynı görüşte ortaklaşmak olan arkadaş gruplarında bile bulunmaya tahammülüm yok. Düşünmek bile içimi daraltıyor.
Örgütlülük pratiklerinden, karar alma süreçlerinden, “topluca” hareket etmekten hiç haz etmiyorum. Öyle ki adımın imza kampanyalarında yer almasını bile çok sıkıcı buluyorum artık.
Bu özgürleşme, siyasetle kurduğum ilişkiyi daha sağlıklı bir zemine yönlendiriyor. Vakti zamanında epey hırpaladığım ruh hâlimi tedavi ediyor.
Siyaset benim için psikolojik tatmin malzemesi değil. Bireysel hırslarımı, kızgınlıklarımı düşman bildiğim siyasi cephelere yönlendirerek modern çileciliğimi besleyeceğim bir arena değil burası.
Başka etkinliklerle tatmin olmayı öğrendim çok şükür.
Hayatımı kolaylaştıracak, daha özgür hareket etmemi sağlayacak zeminler yaratmasını beklediğim teknik bir araç siyaset, duygusal bir yanı yok. Hâl böyle olunca da onu icra eden aktörlere ve onların icraatlarına özcü bir perspektifle yaklaşmıyorum.
Bu beni, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez siviller bir darbe girişimini layıkıyla cezalandırdığında, yalpalamaktan, mizah malzemesi bir duruma düşmekten kurtarıyor.
Böylece, dönemin kuvvet komutanları “darbeyi biz önledik” itiraflarıyla yarışırken, Balyoz kararı karşısında “ne yani zil takıp oynayayım mı” diye sormuyorum.
İradem hür olduğu için, AB Sosyalist Grup Lideri Swoboda’nın “Balyoz onaylanırsa tarihî bir adım olur” açıklamasını duyunca gocunmadan “Berlin’de sosyalistler var” diye halaya kalkıyorum.
Düşmanlık gözümü kör etmediği için, darbecilere ağıt yakan, MHP’nin, CHP’nin, Ertuğrul Özköklerin ve darbecilerin tahsilinden masumiyet karinesi çıkarttığı hâlde “solcuların” yeni gözdesi olabilen Ezgi Başaranlarla saf tutmak durumunda kalmıyorum
Bu nevi “şahsıma” münhasır nokta, iktidarda muhafazakâr bir parti var diye, suskunluğumla JİTEM’ci askerlerin yargılanmasına köstek olmaktan da, her gün onlarca genç ölürken İmralı’yla görüşeceğiz diyen Başbakan Erdoğan’a “yenildin ondan herhalde” diye atarlanmaktan da sakınıyor beni.
Diğer partilerin yanı sıra AK Parti’ye bakış açımı da bu perspektif şekillendiriyor işte. Nasıl sırf aynı yaşam tarzına sahip olduğum insanlardan müteşekkil diye, siyaseten muhafazakâr partileri desteklemiyorsam, yıllardır talep ettiğim siyasi reformları ürkek de olsa atan bu partiyi de gündelik yaşam pratiklerinde muhafazakârlar diye alkışlamaktan geri durmuyorum.
AK Parti’ye eleştirilerim, ontolojisinden dolayı değil, somut icraatları ve söylemeleri üzerinden. AB fasıllarını açmamalarına, Uludere’deki haybeden suskunluklarına, üzerlerinde iğreti duran milliyetçi söylemlerine kızıyorum mesela. Benim de talebim olan icraatları gerçekleştirince, güçleniyorlar, muhalefet cephe kaybediyor diye üzüntümden değil.
Hülasa adeta merhem bu politik reddi miras ve sonrasında gelen örgütsüzlük hâli, angaje olmamaya çalışmaktaki ısrar...
Dolaysıyla her sözümüzün, yazımızın altında “karşılık” arayan, hayatları boyunca sevmeyecekleri eşeğin önüne ot koymamış yerli malı haftası kafasındaki arkadaşlara üzülerek bildirim. Bu konforu terk etmeye hiç mi hiç niyetim yok.
Ama demokrat ve reformcu kimlikleriyle tanıdığımız bazı isimler benim gibi “tembellerin” yükünü omuzluyorlar bereket.
İşte bu yüzden, statükonun yargı ayağına vurduğunu darbelerin yanı sıra, hukuka ve adalete dair paradigmalarımızın nasıl hatalı olduğunu öğreten Osman Can’ın AK Parti’ye katılma kararını duyunca çok sevindim.
Onca mahalle baskısını göze alıp takdire şayan bir risk aldı Osman. Ve çok da iyi etti. Artık onun Türkiye’nin önünü açacak görüşleri icrada da yankı bulacak. Umarım partinin yönetim mekanizmalarında da yer alır ve demokratların sesi hükümet cephesinde daha etkili işitilir.
Aklımda daha pek çok isim var ama kendileri açıklamadan adlarını zikretmem doğru olmaz.
AK Parti toplantılarında bu isimlerin seslerin çıktığını bilsek, kararları beklerken daha umutlu olsak, fena mı olur?
İşte benim mantığım bu kadar yalın.
Demokrat görüşlerine, evrensel yaklaşımlarına, barışçı tutumlarına ve ısrarlı reformculuklarına sonuna kadar onay verdiğim isimlerin siyasette, üstelik de icra makamının bakış açısını yönlendirecek bir konumda olmalarına ancak sevinebilirim.
Çünkü, Başbakan’ın bir nevi “iktidarını paylaşarak” bu kişilere partinin kapısını açmasının, AK Parti’nin ideolojik zemini çoğulculaştıracağını ve bunun da Türkiye demokrasisini geliştireceğini görüyorum. Ve parti kulislerinden edindiğim bilgilere göre kongrede de bu vurgu ağrılıklı olarak yapılacak. Başbakan kürsüden konuşacak ama sözleri “balkon etkisinde” olacak.
Yeni isimlerle yapılan bu açılım, en kusursuz zamanı yakalayıp reformları ilerleteceğim vaadiyle statükocu muhalefete prim veren AK Parti’ye, arkasındaki desteğin “taleplerini” hatırlatacaktır. Ona reformlar konusunda hız kazandıracaktır.
Benim hâlâ umudum var.
Ha, baktık ki, olmuyor, aynı bakış açısıyla açarız ağzımızı, ama yine gözümüzü yummadan.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019