Melih ALTINOK
7 Şubat 2012’de Cemaat tarafından tasfiye edilmeye çalışılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan üç yıl sonra yine bir 7 Şubat’ta kendi isteğiyle görevini bıraktı. Fidan önümüzdeki seçimlerde AK Parti’den milletvekili adayı olacak.
Fidan, Oslo’da başlayan ve Çözüm Süreci ile devam eden müzakere perspektifinin en hayati aktörlerinden. Entelektüel, karizmatik ve demokrat kişiliğinin yanı sıra en zor zamanlarda sergilediği cesur tavırlarıyla herkese güvenilirliğini kanıtladı. Halkına karşı örgütlenmiş bir yapıyı, olması gerektiği meşru hâkim iradenin hanesine kaydetti. IŞİD’in rehin aldığı 49 diplomatın kurtarılması gibi başarılı operasyonlara imza attı. MİT’in uluslararası arenadaki prestijini yükseltti.
Fidan’ın varlığının, AK Parti’nin önümüzdeki dönemde en çok ihtiyaç duyacağı etkin siyasi aktörler açığını çok büyük oranda kapatacağını düşünüyorum. Eminim, partideki 3 dönem sınırı nedeniyle Shakespeare'in “olmak ya da olmamak” dizelerine sarılanlar da şimdiden Can Yücel’i hatırlamışlardır. Soneye “Bir ihtimal daha var…” diye devam ediyorlardır.
Neyse, biz yolu gerçek anlamda açık olanlarla devam edelim. Fidan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de arası çok iyi. Fidan sonrası Çözüm Süreci’nin akıbetine dair kaygılar ise yersiz. Zira bir süredir işin bürokrasi ayağında Kamu Güvenliği Müsteşarlığı önemli oranda inisiyatif almış durumda. MİT Müsteşar Yardımcılığı dönemindeki pratiklerinin ardından Kamu Güvenliği’nin başına getirilen Muhammed Dervişoğlu da bu iş için biçilmiş kaftan.
![]() |
Kaldı ki Fidan yalnızca MİT’teki mesaisinde değil, Başbakanlık Müsteşarlığı döneminde de Çözüm Süreci’nin içindeydi. Şimdi de deneyimleriyle, artık Oslo perspektifinden çıkıp siyasi bir mecraya giren Çözüm Süreci konusunda hükümetin en ağır toplarından olacaktır. Kuşkusuz, hükümetin, Başbakan Davutoğlu’nun dışişleri bakanıyken zirveye taşıdığı hariciye çıtası için de yapacakları olacaktır.
İpler o zaman kopmuş
Evet bu konu hakkında daha çok konuşacağız. Şimdi izninizle Pazar yazısı konforundan yararlanıp, biraz içime döneyim.
Tam üç yıl önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrıldığı haberinin gündeme nasıl bomba gibi düştüğünü hatırlıyorum da... Bu da nereden çıkmıştı? Kafalar karışıktı. Zira özel yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın “sinsi” telefonuyla ifadeye çağrılan kişi, müzakere sürecindeki performansı tüm barış ve demokrasi yanlılarının takdirini kazanan bir isimdi. Ufak tefek soru işaretleri olsa da o zaman tüm demokrat çevrelerin sempatiyle baktığı Cemaat, bu denli açık bir düşmanlığa kalkışabilir miydi?
Ancak “dönemin Başbakanı" Erdoğan, ameliyat masasında olduğu saatlere denk getirilen bu tasfiye operasyonuna karşı cesur ve net bir tavır sergiledi. Herkesin bir duralım diyerek ağzı açık gezdiği bir atmosferde “kimse ifade vermeye gitmiyor” çıkışını yaptı.
Daha sonraları öğreneceğimiz üzere Erdoğan, MİT operasyonu öncesinde paralel yapının kendisine uzanacak bir darbe girişiminin startını verdiğini öğrenmişti. Ofisinde bulunan dinleme cihazlarını kimin yerleştirdiğini öğrenmesi kuşkusuz ki aydınlanmasının anahtarıydı.
O günlerden kısa bir süre öncesine kadar, Kürt sorununda siyasi çözüm ve müzakere perspektifinin bayraktarlığını üstlenen gazetem eski Taraf’a da bir hâller olmuştu. Yasemin Çongar bile “dünyadan benzeri örnekler” eşliğinde Erdoğan’ın dik duruşunun doğuracağı olumsuz sonuçlardan bahsediyordu.
Hakkaniyetin bertaraf dinamiği
Bilmiyorum, belki o dönem Ankara’da gazetecilik yapmamın “farkındalığından”, belki de Çözüm Sürecine karşı hassasiyetim nedeniyle gazetemle ters düştüm.
Yakın çevremin “fazla abartıyorsun” uyarılarına aldırmadan, operasyonun hemen ertesinde şu satırları yazdım:
“MİT operasyonunun, teşkilatın suça bulaşmış unsurlarına yapıldığını, hedefin Fidan olmadığını iddia edenlerin 'deliller var, bir anlatırsak dudağınız uçuklar' açıklamaları dışında henüz somut bir şey görebilmiş değiliz. Kaldı ki bazı MİT’çilerin örgüt içerisine sızdığı ve PKK’li gibi hareket ettiği kanıtlansa bile bu ancak bizlerin ya da hükümete hâkim zihniyetin iddia ettiği gibi, Ergenekon’un bir pisliğinin daha ifşası anlamına gelir. Ayrıca savcıların, reform sürecinin MİT’teki yansımasını ifade eden ve geçmiş dönemi temsil etmeyen Hakan Fidan’ı ifadeye çağırması da bu iddiaları boşa çıkartıyor. Bence bu iddialar yapılan yanlışın tadını düzeltmek için servis edilen soslar. Kişisel kanaatim Fidan operasyonunun müzakere yönteminin tamamen mahkûm edilmesini isteyen Cemaatin inisiyatifiyle başladığı yönünde…
Yazıyı yazdığım saatlerde gelen habere göre MİT Müsteşarı Fidan ifadeye icap etmeyecek gibi. Bu çok olumlu bir tavır. Askerî vesayetin üzerine gidilmesi gerektiğini savunurken, Kürt sorununda müzakereci zihniyete başından beri karşı olanların girişimi olan Fidan’ın ifadeye çağrılması operasyonuna bir kararlılık yanıtı bu. AKP kurmaylarından birbiri ardına gelen Fidan’a ve dolayısıyla reform sürecine uygun olarak yeniden yapılandırılmaya çalışılan yeni MİT’e destek açıklamaları da son derece olumlu...”
Elbette hiçbir “çıkıntılık” cezasız kalmazdı. Bu ve devam eden benzeri çıkışlarımın ardından artık Taraf’ın üvey evladıydım. Erdoğan’ın Çözüm Süreci’ni ilan ettiği Aralık 2012’den 4 ay kadar önce AK Parti’nin 63 maddelik eylem planını yazmamla ise kavga su yüzüne çıktı. Çözüm Sürecinin “ışığını gördüğüm” bir yazı üzerine, kişisel olarak çok sevdiğim ve saygı duyduğum Ahmet Altan beni “diktatörümü övmekle” suçlayan çok ağır bir yazı yazdı. Ardından, benim ve Yıldıray Oğur’un aleyhine yazı yazmayanların parmakla gösterildiği günler başladı gazetede. Ta ki “Bu kış Erdoğan Kürtleri katletmeye hazırlanıyor” diyenlerin değil, “barış süreci başlıyor” diyenleri haklı çıkartan Çözüm Süreci’nin ilan edilmesine kadar. Sonrasını biliyorsunuz...
Elbette herkesin hikâyesi kendine. Ama hakkaniyetin terazisi er ya da geç dengeye duruyor. Halkın egemenliğini, barışı ve çözümü savunanları demokrasiye, dostluğa ve hiçbir hukuka sığmayacak yöntemlerle tasfiye etmeye çalışanlar er ya da geç bizzat kendileri bertaraf oluyor.
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019