Melih ALTINOK
Zulüm günlerinde mazlumun yanında saf tutarken farkında olmadan zalimlerle birlikte barışla da mesafe koymuşuz aramıza.
Aslında zafere kadar zorunlu bir durakmış barış.
Yoksa silahların susması için mazlumlar lehine dillendirdiğimiz taleplerin eşiğini yükseltmek için bu kadar çaba harcar mıydık?
Geciktiği her an canlara mal olduğu halde çok istediğimiz barış için bu denli maksimist davranır mıydık? Savaşı tırmandırmak için, intikam için kentlerde bomba patlatanları, genç kızları öldürenler karşısında “ama” der miydik?
Geçenlerde programıma çağırmak için aradığım, hepinizin çok yakından tanıdığı bir Kürt entelektüeli olan dostum, bu durumu fark etmenin verdiği çaresizlikle şöyle yakınıyordu:
“Melih Kürt sorunuyla ilgili bugüne kadarki tüm analizlerimde yanıldım. Köşeye çekildim. Başka bir konuyu konuşsak olmaz mı?”
Dostumun bugünlerde pek de alışık olmadığımız bir tevazula cesurca dile getirdiği temennisi programda pekâlâ olur da, keşke sokakta da bu mümkün olsa.
Zira bir süreliğine de olsa başka konular konuşmak umuduyla kaçtığınız “sığınaklarda” bile el mecbur düşüneceksiniz bu konuyu. Çünkü bu yalnızca zihinsel bir egzersiz, zevk için kanıtlamaya çalıştığınız bir olasılık teorisi değil. Soluduğunuz havanın tamamen azota dönüşmesi gibi “yakıcı” bir problem.
Marmaris’te bar işleten Urfalı dostuma, Şiwan’dan bir parça istediğimizde, her saldırıdan sonra ilişkileri daha da gerginleşen Türk komşusunu işaret edip “Abi saat geç oldu” dedirten yaşamsal bir gerginlik. Ve en kötüsü iki dakika sonra gururuna yediremeyip teybe yönelmesi, CD’yi eline alıp onu “Amaan adını koyalım. Kimin gücü kime yetiyorsa artık” raddesine getiren bir taraftarlık dayatması.
Bilmiyorum Urfalı dostum Otel Ruanda’yı izledi mi? Ama komşusuna karşı eline tutuşturulacak palaya sarılmayı göze almasında, ilk ve güçlü hamleyi yapmanın eşiğine gelmesinde, amasız barışçılara bile çözümün bir hayal olduğunu ikrar ettiren “Kürt halkının özgürlük savaşçılarının” tuzu biberi, emperyalistlerden ve devletten çok çok daha fazla.
Evet, artık, çözüm için hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğine dair tüm adımları içeren teorilerimizin bir bir üzerimize çöktüğü günler bunlar.
PKK’nin her siyasi cinayeti ve onun bu anlamsız şiddetini meşrulaştırmaya yönelik açıklamaların her iki kanattan savaşçıların elini güçlendirdiği yetmiyormuş gibi, çözüm iradesi talep edenlerin tüm argümanlarını da değersizleştiriyor ve hatta saçmaya indirgiyor.
Çünkü kimilerinin “cevap” sandığı o patlayan bombalar, sıkılan kurşunlar, aslında anlamsız bir “soru”. Evet, cevap değil, soru.
Barış için çalışan kafalarda bile çözüm umudunun üzerini sinsice kaplayan tortuyu kazıyacak spatula ise, her türlü bedeli göze alıp dört elle sarılmamız gereken mantık.
Çünkü saçmanın tek panzehiri her şeye rağmen “doğru”.
O zaman bir anlığına sakin olup düşünelim, hatırlayalım ve yazalım.
PKK’nin 90’larda Antalya’daki dönerciler çarşısında masum sivilleri, turistleri yakmasına gerekçe gösterdiği yargısız infazcıların “ağar ağabeylerinin” yargılanması, ceza alması, hareketin “meşru müdafaasının” şiddetini azaltır sanıyorduk mesela, değil mi?
Ama demek ki, demokratların neredeyse tüm enerjisini kanalize ettiği bu adalet ve arınma talebi öyle hayati falan değilmiş. Haklılığımız pekiştirmek için her eylemde, her yazıda dillendiğimiz ajitasyon malzemelerinden biriymiş sadece. Yalanmış yani. Nasıl da inanıyorduk oysa.
PKK’nin (pardon TAK’tı değil mi) Ankara’nın göbeğinde bir genci, belki de arkadaşından “cıxare kê bıde mın” diyerek istediği sigarasını tellendirirken havaya uçurmaması için, devletin anadilde eğitim talebini de yerine getirmesi gerekiyormuş sonracığıma.
Devletin Kürt öldürülmesini de “cinayet” sayması, herkese eşit mesafede durması, hizmet vermesi vs. taleplerimiz de fasa fisoymuş.
PKK’nin, son olarak Siirt’te yaptığı gibi okuyup da sokağa çıkacak, hayata katılacak genç Kürt kızlarını öldürmemesi için, yalnızca harekete hizmet veren iş ve işçi bulma kurumu KCK’nın çalışması önündeki tüm demokratik ve yasal “engellerin” de kaldırılması gerekiyormuş.
Bu basit mantığı yürütmek, gelmesi an meselesi olan barış için elzem ama bünyelerde ciddi rahatsızlık ve pişmanlık yaratacağı kesin tabii.
Bu satırları okuyan savaşçıların çiğnediği sakızın şakırtısı geliyor kulağıma. Dostumun sizlerin de barış istediğinize inandığımız için yaptığı “yanıldık” tesbiti doğru. Ama kusura bakmayın, ne yazık ki “başka” konular konuşmaya niyetimiz yok.
Üzülerek bildiririz ki, kızlarımızın, çocuklarımızın canını alan her cephedeki savaşçılara rahatsızlık vermeyi sürdüreceğiz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları















































Hrac Madooglu
ABDnin Kobanede ISiD mevzilerini bombalayarak Kurtlere yardim etmesinden pek hosnut degilsiniz anlasilan. Kobane seriatci eskiyanin eline dussun, bir soykirim daha olsun diye bekliyorsunuz haftalardir. Sonunda ABD, PKK ile temasa gececek; ISiDe tek karsi koyabilen Kurtler olduguna gore, PKKyi desteklemekten baska careleri yok. Bundan da hoslanmayacaksiniz ama kendi dusen aglamaz. Bu arada Turkiyeye siginan Kobaneli Kurtler de sinir disi edilip Iraka gonderildiler, haberiniz yok mu?