Melih ALTINOK
Nabi Yağcı geçenlerde “KCK operasyonlarına verilecek destek bilinmelidir ki BDP’nin kapatılmasına verilmiş destektir” şeklindeki önermesini aşırı indirgemeci bularak eleştirdiğim yazımı ele aldı.
Ancak söz konusu yazımda, geçmişine ve deneyimlerine saygı duyduğum bir büyüğüm olan Nabi Bey’in “esefle” karşılayacağı ne söylemişim, merak ediyorum. Sanırım “Bana bir PKK anlat baba, içinde gerçek de olsun” isimli yazımda tanımladığım gibi, klasik bir “lafının üzerine laf edilmesinden huzursuz olma” durumuyla karşı karşıyayız.
Nabi Yağcı, “Adil olmak zor zanaat” isimli yazısına, kolay olduğunu ve adil bulmadığını söylediği “şiddeti eşitleme” tavrını eleştiren uzun bir girizgâhla başlamış. Taraf’ın da, kişisel deneyimlerini de anlatarak eleştirdiği bu “tarafsızlık hatasından” mustarip olduğunu yazmış.
Aynı zamanda muhabirlik de yapan bir yazar olarak, evrensel barış gazeteciliğinin gerekliliğini gözetmenin nötr bir tavır olduğunu düşünmediğimi belirteyim.
İkincisi, Nabi Bey’in şiddeti “eşitlemek olarak” tanımladığı “basit, tutarsız, adil olamayan” tavrın, Gandi’den tutun da şiddet içermeyen “doğrudan eylem” metotlarında ısrarcı olan radikal anarşistlere kadar geniş bir yelpazede “pasifizm” olarak değerlendirildiği notuna da düşeyim.
Yağcı’nın, girişte verdiğim makullüğünden sual olunmaz önermesini eleştiren bir yazarın Taraf’ta yazmasına şaşırmasını ise, ulusolcu politbüro tarafından kayıtlara geçirilecek takdire şayan bir “ihbar” olarak değerlendirileceğine eminim.
Sayın Yağcı’nın polemik olarak algıladığı eleştirilerimin içeriğine geçmeden önce, izninizle kendisinin su götürmez şekilde polemik kokan ve asıl benim esefle karşıladığım birkaç ithamına daha değineceğim.
Nabi Bey kendisi gibi, “adil ve zor olanı” seçemememin nedeninin “Başbakan’ın AK Parti ve medya üzerindeki vesayetini” görmezden gelmem olduğunu iddia ediyor.
Doğrudur, Nabi Bey’i “Taraf’ın dönemeyen enbikatı solcusu” payesiyle onure eden solcumsular gibi, “Aman Ak Partili sanmasınlar” kaygısıyla, siyasal iktidarın her icraatından “sivil vesayet” paranoyaları damıtmıyorum. Ama zahmet edip hafızasını bir yoklasın ya da arşive baksın. Solcumsuların, müzmin muhalifliğin güvenli kucağının verdiği esriklikle atladığı “asıl” mevzulara, siyasal iktidarın karşı durulmaya muhtaç edimlerine kimin muhalefet ettiğini açıkça görecektir.
Ha, yerim dar, hepimizin yakındığı Siyasal Partiler Kanunu’nun bir arızası olan lider sultasını, silahlı bir yapının vesayetiyle eşitlemesinin nasıl bir kolaycılık ve adaletsizlik olduğu mevzuuna girmiyorum bile.
Yağcı’nın AK Parti’nin BDP’nin boykotu bitirip Meclis’e geri dönmesi için bir bakanını görevlendirdiği bilgisine, ardı ardına yapılan müzakerelere ve partinin kurmaylarının çağrılarına dair haberlere de Google vasıtasıyla kolayca ulaşabilir. Böylece, kendisini asıl şaşırtan “çırpınışlar” konusunda sanırım aydınlanacaktır.
Gelelim mazrufa. Nabi Bey, “KCK operasyonlarına verilecek destek bilinmelidir ki BDP’nin kapatılmasına verilmiş destektir” önermesinin hikmetine, defalarca söylediği halde KCK ve operasyonlarının ayrı tutulması “ilkesini” anlayamadığım için, varamadığını söylüyor.
Demek “adil olmak zor” diyeni mantıktan muaf tutuyorlar? Söyler misiniz, Yağcı ve onun gibi düşünenler, KCK operasyonlarını neye dayanarak eleştiriyorlar? “KCK, BDP’nin siyaset yapmasının koşulu olduğu için ona yapılacak operasyon siyasetin önünü tıkar, hatta tasfiyesinin yolunu açar” demiyorlar mı? Bu durumda KCK’yı operasyonlardan ayırmayan kim oluyor?
İnkâr etmiyorum, ben ayırmıyorum. Egemen Kürt siyasal hareketinin en tepesinde yer alan, çocukların, genç kızların, hamile kadınların katledildiği eylemlerin emirlerini veren, kentlerde sivillerin orta yerine bomba koyan, meşru müdafaa diye karakollarda uyuyan askerleri öldüren, siyasileri tehdit eden, adam kaçıran, haraç alan bir yapıyla ona yapılan operasyonu ayrı tutmuyorum.
Ama bir şeyi ayrı tutuyorum. Son AB İlerleme Raporu’nda da yer alan kovuşturma ve soruşturma sürecindeki ihlalleri, terör örgütü üyesi olmadan örgütün propagandasını yapmak gibi saçmalıkları, KCK’nın niteliğine dair eleştirilerimden azade yerden yere vuruyorum.
Bitirirken hakkını teslim edeyim. Aslında Nabi Bey tavrının zor olduğunu söylemekte haklı olabilir. Bunca cinayet, katliam orta yerde dururken, Roni’nin “PKK tavşan, devlet de ayı” fabllarını, elleri kolları bağlı boksörün çiğnenen onuru diye tefrika etmek hakikaten zor olmalı. Hele hele bu angaje perspektifin kaynaklandığı siyaseten körlüğü “adil olmak” diye satmak daha zordur mutlaka.
Evet. Steril duruş eleştirisinin asıl muhatabı, “cemaatinin” şiddet kutsallıklarına kastedip günaha girmeyi göze alanlar değil, “sofulukta” ısrar edenlerdir.
***
NOT: Sevgili Rahmi Saltuk’un oğlu Baran’ı pazar günü 21 yaşında kaybettik. Allah kimseye böyle acı vermesin. Saltuk Ailesi’ne sabır dilerim.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019