Mücahit BİLİCİ

Malum Kürtlerin bir mezar sorunu var: Şeyh Said Efendi, Seyyid Rıza, Bediüzzaman Said Nursi. Bu tarihsel simalar, “tarihe doğum”ları engellenemediği için “ölümlerine izin verilmeyen” Kürt büyükleri. Mezarları gaspedilmiş bu zatların içinden geldikleri insanlara ve huzuruna çıktıkları dünyaya söyledikleri bir söz, bıraktıkları bir miras var. Bu mirasın bilhassa Kürtler açısından somutlaşması, lokalize olması, kurumsal bir referansa dönüşmesi istenmiyor. Anıtlaşmasın diye mezarları hala kayıp tutuluyor.
Davalarının içeriği ayrı bir konu ve daha az önemli. Temsil ettikleri bir duruş var. Kürt haysiyetini temsil ediyorlar. Güçlü veya güçsüz, tek başına veya topluca. İmanını, kimliğini, namusunu korumak için olabilme ve ölebilme cesareti. İman ve haysiyet sahibi Türklerin de sevip takdir edebileceği özellikleri temsil ettiler ve ediyorlar. Çünkü onlar Kürtler ile Türkler arasındaki toplumsal sözleşmeye yeni rejimin yaptığı ihanete evet demedikleri için hain damgası yediler. Post-Osmanlı başlangıcı temsil eden zımnî bir konsensüs, bir tür Müslümanlık mukavelesi var idi. Bu Kürt büyüklerini meşruiyetten düşüren şey, Kürtlerin taraf olduğu bu Türk-Kürt ortaklığına sadece Türkler adına hareket iddiasındaki rejimin yaptığı ihanet idi. Bugün kıytırık medya provokatörleri Kürtlerin bu değerlerine pervasızca hakaret edebiliyor. Ortada akim kalmış bir sözleşme var. Kürtlerin siyasi ve entelektüel mirasının inşası gibi bir problem de var. Ancak bu makro konulara burada girmeyeceğim.
Bugün üzerinde durmak istediğim konu başka. Malum olduğu üzere dindar Türkler ve Türkiye’nin miliyetçi siyasetçileri Müslümanlığı, Kürtlerin Kürtlüğünü bir suç gibi göstermek için kullanmakta bir beis görmüyor. Buna tepki olarak bir kısım Kürd’ün de Müslümanlıktan utanır olmayı Kürt olmak için gerekli gördüğünü gözlemliyoruz. Türk İslamcılığı ve milliyetçiliği İslamı araçsallaştırdıkça, Kürtler Kürt olabilmek için İslamdan uzaklaşmak zorundaymış gibi hissediyor. Bu şüphesiz bir yenilgidir. İslam ve Müslümanlık sadece Kürtlerin bir benlik parçası ve kimliği değil aynı zamanda Kürtlerin haysiyetlerini vikaye ettikleri nadir egemenlik alanlarından biridir. Kürt medrese geleneği ve Türkiye’de hürmete layık dini otoritelerin neredeyse hepsinin Kürdi bir kaynağa yaslanması bile buna şahittir. Ama asıl kayıp Kürtlerin tarihle yüzleşmelerinde ortaya çıkıyor.
Bugün retrospektif olarak Selahaddin-i Eyyubi’yi Said Nursi’yi, Şeyh Said’i yeterince Kürt olmamakla suçlayan veya Kürt oldukları için Müslümanlıklarını suçlayan bir sathîlik var. Kimisi Kürt milliyetçiliği adına buna girişebiliyor, kimisi sekülerlik adına yapabiliyor bunu. Defansif ve apolojetik bir konuma düşmek zorunda değil Kürtler. Kürd’ün bir Müslüman olarak portresi onu eksiltmiyor, onu kendi kılıyor. Kuşkusuz, her Kürt dindar değil ve Müslüman olmak zorunda değil. Türklük ile Müslümanlık arasında kurulan cebri ilişki Kürtlük ile Müslümanlık arasında yok ve olmamalı. Müslüman olmamak bir insanın Kürtlüğüne halel getirmez. Fakat Kürtlüğü İslamdan utanır kılmak bir patolojidir. İslam Türklerin malı değil. Kürtlerin de. Ama biri onu kullanıyor diye, Kürtlerin İslamı bir kimlik sorunu olarak görmeleri kendi kendilerini inkar olur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025