Mücahit BİLİCİ

Mücahit BİLİCİ
Mücahit BİLİCİ
Tüm Yazıları
Kürdlerin hakkı olan nedir?
18.02.2016
2794

 Kürdlerin hakkı başkasının tahakkümünden çıkmak ve başkasını tahakkümü altına almamaktır. Bu statüye özgür ve egemen olmak diyebiliriz. Bu kendi kendini yönetme hak ve iradesi tek başına da tecrübe edilebilir, çift başına da. Esas olan budur. Yoksa politik literatürdeki üniterlik, özerklik, federasyon vesaire kavramların hepsi bu ilkeyi sağladıktan sonra önemsiz birer vesile ve detaydır.

İnsanın hürriyeti ve kendinden sorumlu olması (bunların toplamına hilafet diyoruz) müspet değerler olduğu için bu sadece bir grup insan için değil tüm insanlar için arzu edilir fıtri ve etik değerlerdir.

Başkasının özgürlüğünden ve sorumlu oluşundan rahatsız olunmaz. Sadece köle sahibi eşitlikten hoşlanmaz. Hâkim olan, mahkûm kılınanla eşit olmak istemez. Hâlbuki Allah’a hakiki kul olmanın gereği ne başkasına köle ne de başkasına efendi olmaktır. Başkasına kul muamelesi yapanların yaptığı zulümdür ve bunun izalesi hem bireysel hem de kolektif bir sorumluluktur.

Her ferdin ve insan cemaatinin kendini esaretten azad etme hakkı ve mesuliyeti vardır. Zalimin kimliği ve mazlumun kimliği adaletin evrenselliği açısından önemsiz iken adaletin tecellisi açısından önemlidir. Kurallar kitaplarda, uygulamalar ise yerdedir.

Taraflardan birinin veya ikisinin dindar olması yahut tarafların akrabalığı veya Müslümanlığı adalet ihtiyacını ve muhakeme lüzumunu ortadan kaldırmaz.

Peki, bu evrensel değer olarak tarif edebileceğimiz değerlerin hamili olarak neden Kürdler’den bahsediyoruz? Tüm insanlar için bunu istemek dururken bunu Kürdler üzerinden konuşmak milliyetçilik olmaz mı?

Allah’a karşı bende açılmış yara benim aczim ve fakrimdir ki beni kul yapar. Abdullah olurum. Bir başka kulun benim üzerimdeki tahakküm veya saldırısı karşısında ise kendimi müdafaa ile sorumluyum. Allah’a karşı Abdullah iken zulme karşı müşteri, işçi, memur, vatandaş, kadın veya Müslüman olunur. Hangi kimlikten dolayı haksızlığa maruz kalınmışsa, o kimlik üzerinden mücadele etmek adaletin lazımıdır.

İman ettiği için saldırıya uğrayan imanına sahip çıkmakla sorumludur. Boşnak olduğu için saldırıya uğrayan kendini Boşnak olarak savunur. Kadın olduğu için haksızlığa maruz kalan kendini kadın olarak savunmalıdır. Müşteri olarak mağdur olan, satıcıdan müşteri olarak hakkını alır. Bunun adı adalettir. Önemli olan başkasının bana ne dediği değil, beni kimliğimin hangi cephesinden vurmaya çalıştığıdır. Karna gelen hamleye karşı karnı, yüze gelen hamleye karşı ise yüzü korursun.

Kürd kimliğinden dolayı adaletsizliğe muhatap olan insanların, o adaletsizliği ortadan kaldırmak için Kürdlüğe atıfta bulunmaları (olmasa da olur bir şey değil) bir gerekliliktir. Adalet evrensel bir kavram olmakla birlikte hüküm vakıanın rengini alır. Hükmün muhatabı vardır. İsmi ve kimliği mahkemede taayyün etmek zorundadır. Kürdlerin eşitsizliğine dair bir adalet talebi, Kürdlere eşitlik talebi olarak tecelli eder. Kırılan yerin tamiri, inkâr edilen şeyin tanınması hep bu yerindeliğin gereğidir.

Bazıları, Kürdlerin eşitsizliğinin yol açtığı hesabı ödememek için Kürdlüğün karşısına insanlığı veya Abdullah ‘lığı koymaya çalışıyorlar. Akıllarınca Kürdleri Abdullah veya Adem’likte eritip Kürdlüğe uğratmayarak hile ile ucuza getirecekler. Kimliğin Kürd kısmı yara iken Müslüman kısmını tedavi mahalli saymak, yaralıya yardım değildir. Ya doktorun cehaletine ya da kötü niyetine işaret eder.

Bu insanlar Kürd oldular ama yine de Abdullah’tırlar. Kürdlüğün karşısına İslamiyet’i, eşitliğin karşısına kardeşliği dikenler ikisine de sadece zarar veriyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar