Perihan MAĞDEN
“O Ses Türkiye” diye bir yarışma var Show ekranlarında. Katılan yarışmacılar –ki, öyle şahane şarkıcılar var ki aralarında; inanamıyor insan harbiden– kendilerini seçmiş olan ünlüler arasında birini tercih ediyorlar onları (bu yarışmayı kazanmak için) eğitsinler diye.
İşte, kızımla seyrederken her seferinde soluk soluğa/ nerdeyse çığlık çığlığa kalıyoruz bazı yarışmacılar Hülya Avşar’ı seçtikçe.
Kimi “pseudo” entellerin “O bir sinema hayvanıdır” vesaire üfürmelerinin aksine, dönerci çırağı gibi rol kestiği filmlerinin sonu gelince, ya da ününün/ güzelliğinin doruğundayken de sahnelerde para kesmeye, pardon şarkı söylemeye, başladı H. Avşar.
Hakikaten çok “limited” bir sesi ve “zero” eğitimi olduğu halde güzel ve cilveli bir kadın olduğu için, popo sallayıp kollarını havaya kaldırarak koltukaltlarını habire gösterdiği için (subliminal mesaj gönderme), matrak şarkılar seçip bunu kendine has enerjisiyle söylediği için–
Ama esas fevkaladenin fevkinde bir “gündem işgalcisi”/ “alâka arsızı” olduğu için, epeyce sahneledi kendini bir “şarkıcı” olarak.
Miyadı doldu: epey zamandır ne sahne, ne dizi teklifi alıyor herhalde, televizyon programları ardı ardına duvara tosluyor; ama Acun bey kiloyla aldı galiba ekran personasını, onun “porgramlarında” jüri: Yerini de dolduruyor. Zira aşırı şımarık ve hareketli bir kadın. Dikkatleri üstüne çekmekte –sinir tanımıyor.
Para kazanmaya ihtiyacı varsa, kazansın ayrıca: Alan razı, satan razı. Allah bereketini arttırsın. Neden olmasın?
Ve fakat bu yarışmada Mustafa Sandal gibi kurt bir besteci-prodüktör, Hadise gibi Avrupa çapında birkaç hit yaratmış çok çok tatlı bir kadın ve Murat Boz gibi konservatuar mezunu, iyi bir şarkıcı ve inanılmaz esprili bir genç adam dururken BAZI (hatırı sayılır fazlalıkta) yarışmacının onu “tercih etmeleri” son derece esrarengiz ve açıklamalara muhtaç bir mantık- izan yoksunluğu örneği olarak buzlu sularımızda beliriyor.
H. Avşar ikide birde yalan yanlış kullandığı “meyan” kelimesi dışında hiçbir müziksel terimi bilmiyor, (M. Boz inanılmaz hâkim mesela literatüre) diğer jüri üyelerinin düğmeye bastığı anda resmen onlardan kopya çekiyor, “Ben sana repertuvar yaparım. Repertuvar! Repertuvar!” diye müthiş sahne tecrübesini öttürüyor, “Anladım, bu şarkıyla özdeştin sen” gibi (“leş” kısmını belki de anti-militarist olduğu için atarak) ufak “eğitim” kayığıyla azıcık uzaklara açıldığında kayboluyor –Vesaire, vesaire.
Bu arada Hadise (daha önce hiç farkında değildik) o denli sıcak, iyi kalpli, ışıltılı bir kadın; Murat Boz o kadar espritüel, flörtöz, neşeli, bilgili, eğlenceli bir genç adam; Mustafa Sandal o kadar ikna edici, farkındalığı yüksek, hinoğlu hin bir işş adamı ki –kalkıp “Avşar Kızı”nı seçenlerin alnına insanın elini dayayası geliyor. Derecelerini ölçmek için.
Aslında “eğitim”le “öğretim”le alâkası olmayan, barlarda bahçelerde çıkan ve onun aşırı şöhretiyle, gündem hırsızlığıyla, bağlantılarından nasiplenebileceklerini sanan daha “halk tipi” kadın ve adamlar seçiyor H. Avşar’ı. Orası muhakkak.
Ve bu tuhaf takasta “Repertuvar” ve “Tecrübe” kelimeleriyle (program başı ortalama 70-80 kez telaffuz ettiği) öyle bir bilinçaltı mesaj yolluyor olabilir H. Avşar. “En meşhur, en yırtık, en dikkât ucubesi benim. Sen de yırtarsın sayemde. Herkesin gündeminin ortasına sıçrarsın,” mühim mesajını yolluyor herhalde.
Zira “repertuvarı” nedir, ne olabilir ki H. Avşar’ın? Sahnelerde hep sesinin izin verebileceği hopadi-zipadi 15-20 şarkıyı okumamış mıdır? Fazlasına zaten gerek var mıdır? Kimse ondan “Evlerinin önü mersin” ya da “Makber”i dinlemek istemez herhalde.
Ama yine de bu “tercihi” yapanlar diyelim bana Ayşe Arman’a röportaj verenleri hatırlatıyor. Yine “subliminally”.
Ayşe Arman’a röportaj verdiğiniz anda yalnızca rezil-i rüsva olursunuz; kurda kuşa yem. Dikkâtleri üstünüze çeker misiniz? Muhakkak çekersiniz! Hani boşanırken Eren Talu’nun A. Arman’a verdiği röportajla çektiği gibi: Zira hiçbir şey (bu post-mortem zamanlarda) rezil olmak kadar insanların ilgisini/ alâkasını celp edemez.
Sonuç olarak: A. Arman’a röportaj vermek yalnızca A. Arman’a yarar. Zira A. Arman kaybedecek hiçbir şeyinin olmadığını düzenli aralıklarla çektirdiği aşırı müstehcen fotoğraflarıyla filan kanıtlamıştır/ kanıtlayacaktır. Torbasından her çeşit sıçanı önümüze (F. Altaylı kapağı vs.) çıkartacaktır.
Esasında birbirine (gündem arsızlığı şampiyonluğunda) benzeyen bu iki kadını kıyaslarsak, ben yine de ve her zaman H. Avşar’ı tercih ederim: Kanımca/ hissimce yine de onun çatlamamış bir (ya da birkaç) ar (ve ticaret) damarı, “portakal/ burda kal!” dediği birkaç mevzusu vardır.
Bu iki medya figürünün yanına üçüncü bir dişi figür katmamız gerekirse, benim aklıma A. Arman’a annesi kadar benzeyen Sevil Atasoy geliyor.
Al, o (sözümona) “adlî tıpçı”yı (Tıp Fakültesi mezunu değil bu arada; babasından mirasçı) bir dizide A. Arman’ın annesi rolünü oynat. Ya da Atasoy’un hayat hikâyesinden mürekkep “Korkunç Karanlıkların İzinde” adlı dizide, gençliğini Ayşe Arman’a oynat!
İkisi de acayip benziyor birbirine. İkisi de acayip “güzeller”: E. Özkök güzeli.
Ki, E. Özkök gazzlamaya doyamamıştı Esracengiz Sevil Atasoy’u (A. Arman’ın imparatoriçesi olduğu)Hürriyet Pazar’da.
Psikolojik numaraları hesaplayıp Ergenekon İdeolojisi’ne göre Hürriyet’in manşetlerini, ilk sayfa düzenini, fotoğrafların yerini ve büyüklüğünü tanzim ettiği dahi rivayetlendi Sevil Atasoy’un. Girin, okuyun. –Alman Ekolü’nü.
İşkenceden ölenler için “İşkence görmemiştir”, patlayan tüpgazlar için “Bomba patlaması” tarzı inanılmaz şaibeli “adlî tıp” raporlarıyla kültleşmiş bu ağır antipatik kadın Hürriyet Pazar’dan kaldırılınca mecburen, Kanal D’de “Kanıt” mıdır “Yanıt” mı –o tarz bir programla dahi gazzlanmaya çalışılmadı mı? Masum kitlelere?
Aynen A. Arman gibi ekran personası “evlerden uzak” bu bağyan, yakın zamanda (hani CHP’nin Ata’dan miras büyük hissedarı olduğu) İŞ BANKASI REKLAMLARInda karşımıza çıkartılmadı mı peki? “Adlî” “tıp” figürü ya? Parmak izci –hani.
Yeni bir “itibarlılaştırma” ve “şirineleştirme” girişimi mi? Kaçıncı girişim bu hanım için? VE NEDEN BU ISRAR? Tutmuyor işte!
Üçlemek adına ortak noktaları bulunan bu 3 KADINI (unholy trinity) çırpıştırıverdim.
Ama Sezar’ın hakkı Hülya Avşar’a: Bu ikisinin bırrrrlığı/ ideolojik taşıyıcılığı yanında çok daha nasılsa öyle, temiz, güzel ve insanî bir medya figürü kalıyor, yeminle.
Varolmaya çalışıyor; ve varolsun.
Helâl (de) olsun! Bak, diğer ikisini düşününce, içim sevgiyle doluverdi ona.
Belki halkta DA bu etkiyi yaratıyordur. Öyle “figürler” dayıyorlar ki oramıza buramıza. İnsan, Hülya Avşar ısırtmasına razı oluyordur.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSon konuşan Korgeneral! 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAç-Kapa: İmralı-Saray 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“İmralı Kapısını Kapatmak, Süreci Sabote Etmektir” 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİlber Hoca'nın sulandırdığı su krizi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMesele AK Partili belediyelere soruşturma izninin verilmesi değil… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016