Gökçer Tahincioğlu

Gökçer Tahincioğlu
Gökçer Tahincioğlu
Tüm Yazıları
Demokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek?
23.08.2025
147
TBMM’de kurulan komisyonda Cumartesi Anneleri'nden Besna Tosun sözlerini, yıllardır olduğu gibi inatla söyledi; aynı sabah TBMM önünde Beyaz Toros marka bir araç ateşe verildi ve Galatasaray Meydanı yargı kararlarına rağmen hâlâ yasak... Kürt meselesini konuşmak için kurulan komisyonda, tutanağa Kürtçe, bir bilinmeyen olarak geçiyor... AKP “eve dönüş” yasasıyla çalışmaları bitirmek istiyor, bir de infaz yasası eklenecek belli ki yanına… Kadınlarla ilgili düzenlemeler, çocuklarla ilgili düzenlem

Türkiye, hakikaten dışarıdan anlaşılması zor bir ülke.

Daha birkaç gün önce TBMM’de kurulan komisyonda Cumartesi Anneleri’nden Besna Tosun, babasının plakası bilinen Beyaz Toros bir araçla nasıl kaçırıldığını, neden bulunamadığını anlatıyordu.

Aynı sabah TBMM’nin önünde Beyaz Toros marka bir araç ateşe verilmişti ve emniyetten yapılan açıklamada, gündeme gölge düşmemesi için, aracını ateşe veren kişinin psikiyatrik tedavi gördüğü belirtiliyordu.

Antidepresan ilaçları şeker gibi kullanılıyorken, insanlar ihtiyaç duymadıklarından değil parasızlıktan psikolojik destekten mahrum kalıyorken…

Aynı Besna Tosun, çok değil, kısa bir süre önce Galatarasay Meydanı, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, kaymakamlar tarafından yasaklanırken 10 ayrı kelepçeyle kelepçelenmiş, saatlerce bu şekilde bekletilmişti.

Cumartesi Anneleri, komisyonda sözlerini, yıllardır olduğu gibi, inatla söyleyip, tekrar meydana çıkmak için Ankara’dan ayrıldılar.

Galatasaray Meydanı yine polis araçlarıyla, bariyerlerle çevrili ve anlamsız biçimde, yargı kararlarına rağmen yasak…

Bir Türkiye manzarası…

* * *

Manzara bununla sınırlı değil elbette.

Günlerdir konuşulan, komisyonda “Kürtçe” konuşturulmaması absürtlüğü de ortada duruyor.

Kürt meselesini konuşmak için kurulan komisyonda, tutanağa Kürtçe, bir bilinmeyen olarak geçiyor.

Daha trajikomik olamazdı…

* * *

Ve elbette komisyonun ne yapacağı, ne kadar yapacağı meselesi var.

Umutsuzluk aşılamak iyi değil ancak özellikle AKP’nin diğer uygulamaları gösteriyor ki bir “eve dönüş” yasasıyla çalışmalar bitirilmek isteniyor.

Cezaevleri boşalsın diye bir de infaz yasası eklenecek belli ki yanına…

* * *

Ama bir yandan da AKP’nin yasa çalışmaları devam ediyor.

Mesela “kanun devleti” olduğumuza nasıl inanacağız, çıkartılan kanunların uygulanacağına?

Önce uygulandığını görmek gerekir değil mi?

Mesela anayasanın uygulandığını, anayasa gereğince Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın serbest bırakıldığını… Bu bahsi sevmiyorlar ama hakikat bu…

Mesela, başkanlık sistemine geçildiğinde söylendiği gibi yasa çalışmalarını bizzat vekillerin yürütmesi, yapması…

Oysa hangi yasanın çıkacağını Adalet Bakanı açıklıyor.

Ardından vekiller kendileri çalışmış gibi gelen teklifin altına imzalarını atıyor. Sorsanız hangi düzenlemenin yapıldığını bile söyleyemeyecek durumdalar.

Ama burası Türkiye, olur öyle…

* * *

Bir yandan cezaevleri boşaltılırken, Adalet Bakanı, çocuk çeteleri ile baş etmenin yolunun cezaları arttırmaktan geçtiğini düşünmüş olacak ki, bu konuda çalışma yapılacağını açıklıyor.

Bu çeteler nereden çıktı, hangi mahalleler nasıl dönüştü de bu hale geldi, bu çete kültürü topluma nasıl yerleşti, neden herkes kolay yoldan zenginleşme peşinde, nasıl oluyor da bu kadar çete bir anda ülkede örgütlenebiliyor?

Bütün bu soruların yanıtları merak edilmiyor.

Öldürülen bir çocuğun ve ailesinin üzerinden ceza artırımları yapılacağı söyleniyor.

Mesela o aileye, yapılacak yasal değişikliklerin kendi davalarında uygulanmayacağı söylendi mi?

Binlerce çocuk cinayetinde söz konusu olmayan tehdit mesajlarının nasıl olup da şimdi ortaya saçıldığı araştırıldı mı?

Ve ceza artırımları gerçekten sabıkayla övünür hale gelen çocukların çetelerin oyuncağı olmasını engelleyecek mi?

Yoksa onların değil de hak aramak için demokratik tepki gösteren liseli çocukların yetişkin gibi yargılanmalarına, yetişkin gibi ceza almalarına mı yol açacak?

* * *

Adalet Bakanı, yine vekiller adına konuşup, boşanma davalarında arabuluculuk sisteminin de getirileceğini söylüyor.

Neyi çözecek arabulucu?

Bir yandan boşanma kararı verilecek, diğer yandan çocukla, mal paylaşımı ile ilgili sorunlar arabulucuya gidecek, olmazsa ayrı bir dava açılacak. Bu dava da muhtemel ki yıllarca sürecek.

Şiddete uğradığını gizlemek zorunda hisseden, hayatta hiçbir geliri olmayan, çalışmasına, okumasına izin verilmeyen, uzaklaştırma kararına rağmen kimseyi uzak tutamayan, savunmasız, çaresiz hisseden kadınlar ne olacak misal?

Üç beş kötü örnekten yola çıkıp, bütün kadınların temel hakları tartışılmaya açıldığında, hangi kapı, nereye açılacak?

* * *

İktidarın kısa süre önce Meclis’e sunduğu Maden Kanunu değişikliği temmuz ayında yoğun tartışmalar arasında kabul edilmişti. Bu kez yönetmelikte yapılan değişiklikle deniz kıyılarından yerleşim yeri yakınları ve otoyol kenarlarına kadar ormanlık alanlarda madencilik yapılmasına yönelik kısıtlamalar iptal edildi.

Kadınlarla ilgili düzenlemeler, çocuklarla ilgili düzenlemeler tartışılmadan, uzun uzadıya ele alınmadan bir bir gündeme gelecek.

Komisyon çalışıyor!

İktidar da öyle… Programı neyse tek tek uyguluyor.

O komisyon, bir noktada bu yol haritasının önünü kesmeyecekse, belli ki barıştan murat edilen neyse, çok da mümkün olmayacak…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar