Roni MARGULIES
Gözüme uyku girmiyor iki gündür. Yemeden içmeden kesildim.
Ah, nasıl üzülüyorum!
Nasıl içim parçalanıyor!
Pırıl pırıl gençler, ülkemizin ufkunda güneş gibi parlayan ihtiyar delikanlılar, vatan sevgisiyle çıra gibi yanan, yanarken hepimizi aydınlatan kahraman subaylar hapiste çürüyecek.
Yapılır mı bu ya? Türkiye’nin geleceğiyle oynanır mı böyle?
Nasıl hain bir komplo bu!
Kim koruyacak şimdi bizi?
Mustafa Kemal düşmanlarına karşı kim koruyacak?
Ortaçağ karanlıklarından kim koruyacak?
Kaba saba, bidon kafalı, kıllı heriflerle başörtülü kadınlara karşı kim koruyacak?
Bu heriflerle bu kadınların ellerini kollarını sallayarak oy vermesini ve bizim beğenmediğimiz hükümetler seçmesini kim engelleyecek?
Çoğunluk oldukları için bizim beğenmediğimiz şeyler yapabileceklerini zannediyorlar! Kim verecek bunlara derslerini?
Kim bunları Atatürk aydınlığına çıkaracak?
Daha dün evime temizliğe gelirken bugün benimle aynı mağazalarda alışveriş etmelerine kim mani olacak?
Kim anlatacak bunlara: “Önce Atatürk ilkelerini özümseyin, doğru dürüst giyinmeyi ve konuşmayı öğrenin, Arabesk değil opera dinlemeye alışın, sonra oy verirsiniz.”
Eyvâh!.. Ne yer, ne yâr kaldı. Gönlüm dolu âh u zâr kaldı.
Çetin Doğan’ın olmadığı bir dünyada ben ne yapacağım şimdi?
Beni ve vatanımı Amerikan emperyalizmine karşı kim koruyacak?
Vatan mahzun, ben mahzun.
Zımba gibi, filinta gibi, Ayhan Işık gibi subayları bu vatan boş yere mi büyüttü, Amerikalara gönderdi, eğitti? Boş yere mi yediğimizden içtiğimizden kesip aydın ve aydınlık subaylarımız için tanklar, toplar, uçaklar aldık. Tüm darbelerini, muhtıralarını, güzel demeçlerini alkışladık. Cumhuriyet mitinglerimizde kendilerini göreve çağırdık.
Ah ulan, ah! Şeriatçı, takıyeci, sakallı ve karanlık insanların ketenperesine geldiler, bir darbe bile yapamadan hapislere düştüler.
Korkarım diğer davaların, Ergenekon davası gibi uyduruk davaların sanıkları da ceza yer şimdi.
Yerlerse yandık.
Şener Eruygur’suz, Veli Küçük’süz, Levent Ersöz’süz, JİTEM’siz bir Türkiye’de nasıl yaşayacağız?
Faili meçhul cinayetleri kim işleyecek, Kürtlere ağızlarının payını kim verecek, Ermenilerin şımarmasını kim engelleyecek, misyoner faaliyetlerinin önüne kim geçecek? Kim fişleyecek bunların hepsini?
Öyle mahzunum, öyle korkuyorum ki, derdimi kelimelere dökemiyorum.
Allah razı olsun, sevgili Ertuğrul Özkök’ün kendi güzel elleriyle Radikal gazetesine yerleştirdiği Ezgi Başaran kardeşim benim yukarıda bir türlü anlatamadığım düşünceleri çok güzel, derli toplu ifade etmiş. En iyisi, sözü ona bırakayım:
“Böyle olmak zorundaydı. Çetin Doğan , İbrahim Fırtına, Özden Örnek darbeye teşebbüsten ceza alacaktı. Aslında tutuklu yargılanan herkes ceza alacaktı. Belliydi.
Neden derseniz... Davanın başından beri ortada ne gerçek bir savcı, ne de gerçek bir mahkeme vardı.
Bir karar verilmişti. Uygulanacaktı. Çetin Doğan ve yakın silah arkadaşlarından Ankara’nın davetlerinde ‘İrtica geliyor’ diye ileri geri konuşmanın, 28 Şubat dönemindeki girişimlerinin ve tabii görüş ve düşüncelerinin rövanşı alınacaktı. Hem rövanş almanın zevki için. Hem de tutuklanmamayı başaran ordunun geri kalan muvazzaflarına ibret olsun diye.
Bir karar verilmişti. Uygulanacaktı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en yüksek öğrenim görmüş, en parlak subaylar serisi, türlü mercilerdeki güçlerin zihniyetine göre makbul bulunmadığı için tasviye edilecekti.
Balyoz ‘yargılaması’ budur..
Bunda manipülatif haberler yapan gazetelerin, gazeteci benzeri muhtelif kişilerin, söz konusu asker olduğu için ilkeyi, hukuku, prensibi unutan kalantor gazeteci-yazar abilerin sessizliğinin, tembelliğinin, korkaklığının payı çoktur.
Hâlbuki Balyoz davasının ne olduğu, delillerin ve iddianamenin nasıl bir ‘modus operandi’ ile hazırlandığı ilk etapta görülseydi, sonrasında gelen Oda TV , KCK , Devrimci Karargâh ve Fenerbahçedavaları başka türlü yürürdü. Hem de çok başka yürürdü. Ama olmadı. Artık Bor-Niğde denklemi. Geçiniz.
Balyoz davasının sonucu beni hiç şaşırtmadı. Fakat Silivri Cezaevi’nin önünde elleri titreyerek ağlayan eşler ve çocuklar mideme oturdu.”
Mide ağrısından ve gözyaşlarımdan sayfayı göremez oldum.
Özür dilerim, daha fazla yazamayacağım.
Yazarlar
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023